-8 'Kendime Not'

288 38 18
                                    

Sinir bozucu yolculuğun üzerine,basın toplantısının yapıldığı alana ulaşmıştık.Sinir bozucu demem; kimsenin konuşmayıp,ayrıca sorularımı dahi cevaplamaya tenezül etmediği bir yolculuk üzerine kurulmuştu.

Oysaki benim davrandığım sıcak davranmayı karşılayan tris olmuştu.

O bile zar zor gülümseyebilmişti.

Tanrı aşkına tris'ten bahsediyoruz hala kulağımda video'lardaki içten ve çocuksu kahkahası var!

Benim öğrenmemı istemedikleri 'büyük' bir problem vardı.Ve iç güdülerim bunu öğrenmek için resmen 'horon' tepiyordu. Ah horon mu? April'ın dedesi anlatırdı.Güzel 'terim'

Arabadan inerken bindiğimizin araba ötesi olduğunu fark edip 'hayat zenginlere güzel ulan' düşüncelerimi şuanlık kendime saklamalıydım.Böyle gergin ortamda böyle bir laf,beni diri diri gömerlerdi sanırsam.

Topuklarım kaldırıma çarptığında normalmiş,gibi çarpıtarak yürüdüm.Artık sesi beni korkutmuyordu ; hata hoşuma dahi gitmişti.

Yüzüme çarpan kamera efektleri,ile bir kaç saniye şaşkınca etrafa bakıp gülümsedim.Kimse onlarca kamerayla beni böyle ünlü yapmamıştı.Oysa ki;April'la yaptığımız defilelerdeki flash seslerine benzemişti.Sanırım tek farkları bunların gerçek olması..

Çocuklarda kameralara gülümseyerek yürüdüler.Bende peşlerinden onları takip ettim,sanki yapıcağım çok şey varmış gibi.Kesinlikle kendime not 'Bir daha kameramanla horon çek! Hiç değilse birisinin peşinden sürüklenen 'silik kız' olmazsın.'

Her attığım adımda,sakin olmaya çalışıyordum.Hayatımda ilk defa televizyona çıkacaktım ve bunun normal ve güzel olmasını istiyordum.

Ha ilk defa çıkmıyorum televizyona galba!

Ben 2.sınıfa giderken okulda yangın çıkmıştı ve ben bağınırak etrafta koşuyordum.Yaklaşık 20 küsür kamera beni çekmiş bir hafta boyunca haberlerde ve okulda konuşulmuştum.İyi zamanlardı..

Hatırladığım şey,o zaman utanç dolu bir şey olsa bile,şuan gülüyordum.Kim yangın olurken etrafta badi badi dolaşıp bağıran küçük kıza gülmezkii.

Annem,gülmemişti.O zaman sözde yanımdaydı,çok severdim onu.. Sever-dim.Dim,geçmiş zaman..

Hatta haber kanallarından kaldırılması için yüklü bir miktar para verdiğini,hayal meyal hatırlıyorum.

O zaman kurcalamamıştım;ama bir kadın hiç çalışmadan milyonlara nasıl sahip olabilirdi?

Kredi kartını istila edebilecek bir kocası yoktu,ve çalışmıyordu.

Anneme göre bize 'piyango' çıkma ihtimali babamın  geri dönme ihtimali gibi bir şeymiş..

Bu zamana kadar,ne piyango gördüm,ne de babamı.Çifte şansızlık.

Mermerden oluşan 'yapı' ya girdiğimizde şakınca gözlerimi etrafta gezdirdim.Yapı dememin sebebi 'yapı' olması.Beni komikli kız beni..

Bina olamıyacak kadar kocamandı.Ne yaparlar ki burda?

"Seni kapana sıkıştırmaya çalışırlar" dedi arkamdaki tanıdık ses.Soruyu sesli sorduğumu fark edip arkama döndüğümde jamesle karşı karşıya geldim.

Ela gözlerim onun muhtşem gözleri arasında giderken saniyelik bir refleksle dudaklarına kaymıştı.

Sonra tekrardan gözlerine,gitti bakışlarım.Uslu kız beni ssh.

Ağızımdan çıkan kelimeye bir an bende inanamadım.Sadece "korkuyorum" diyebilmiştim james'e bakarak.

Gözlerini olumlu anlamda salarken yanıma geldi ve onla yürümemi işaret etti.Çocukların gittiği yerin tersine giderken "Ama onlar oraya gitti" diye mırıldanmam üzerine sadece gülümsemişti.

Bir koridora geldiğimizde yere çöktü.Çöktü diyorum;basbaya ağa oturuşu yapmış olabilir.Kendime not 'April'ın dedesiyle fazla takılma'

Ben ise sadece karşısındaki duvardan destek alarak onu süzüyordum.

Yanıma gelip oturmamı istediğinde,onu dinleyerek yanına oturdum.Bana baktıktan sonra eliyle koridoru gösterip konuştu.

"Buraya,ilk defa yaklaşık 1-1.5 sene öncesi geldim jess.Çok korkuyordum,nefes dahi alamıyordum.

İnsanlar beni korkutuyordu,onların yanına gittiğimde bana mesafeli davranacaklardı.Sen ünlü oldun değiştin diyeceklerdi.Sorun bende değildi,ama benim ünlü olmam bahane edilecekti.Çünkü kendini suçlamaktansa,başkasını suçlamak daha kolay olur.

İnsanlar bakar kendi 'sözde mükemmelliklerine' derler ben mükemmelim,sen değilsin.Hata sende! Oysaki hata onlardaydı,ben ünlü olup değişmedim,onlar değiştirdi kendilerini bana yıktılar.

Yoruldum jess..Dünyanın farklı topraklarında bana 'ihtiyaç' duyan insanlar var.Onları kurtarmalıyım,işte dayanmamı sağlayan unsur bu.

Onlar kendilerine 'fan.' adı veriyorlar bu yalnış bir şey.

Onlar fan değil,benim arkadaşım.Her zaman değişmediğimi bir kaç saniye içinde anlarlar.İşte kendime dayanak bulacak bir şey seçtim.Ve artık bu salona adımımı attığım an korkularım dışarıda kalıyor.İlk geldiğimde buraya oturup yaklaşık yarım saat ağlamıştım.

Saçmaymış ama ağlamak,böyle bir durumda..

Benim arkadaşlarım var 'gerçek' bu cümle yaşatır seni jess. "

Bu cümleleri söyleyen james'e hayran olmuş bir biçimde bakıyordum.O haklıydı,kendime bir mantra* seçmeliydim.

James'in elinden tutup ayağa kaldırdığımda ona teşekkür ettim ve yürüdük,teşekkür etmenin yanı sıra ona minnetardım.

Kendime not :En sert görünen ve sana uzak olan insan seni anlıyandır.

Ve yine kendime Not :Hepiniz james mcvey'in arkadaşısınız,yüzünü kara çıkarmayın!

----------------------------------------------------------------------------------------------

Bölüm kısa oldu ama telafi ediceğim,Bu geçiş bölümü gibi bir şeydi ve unutmayın james hepimizi seviyor.

Bu arada mantra'nın anlamı "Yani mantra bir araçtır,insanı düşünmeye ve düşünmeye yönlendiren bir şey."

New Life (Düzenleniyor!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin