Çanakkale boğazına saldıranlar aslında Osmanlı Devleti'nin boğazına saldırdıklarının farkındaydılar; Çanakkale boğazının geçilmesi Osmanlı Devleti'nin boğazının sıkılması demekti. Devlet-i Aliyye'yi en zayıf anında yakaladıklarını da biliyorlardı. Osmanlı ordusunun Yavuz, Kanuni devrinde olmadığını da. Gerçi Yavuz, Kanuni devrinde olsa Osmanlı'ya saldırmaya cesaret edemezmler hep birlikte toplanıp gelirlerdi. Şimdide toplanıp gelmişlerdi.
Zaman geçiyordu ve geçen zaman yıprattığı tükettiği en insafsız saldırılarla boğulmak istenen devlet Çanakkale'de son çırpınışlarını veriyordu. Onlar için Çanakkale'nin düşmesi an meselesiydi, rahatlıkla İstanbula girecekler, zafer ayinini Ayasofya'da yapacaklar ve Osmanlı başkentini işgal ettikleri için Osmanlı Devleti'ne son vereceklerdi. David Lloyd Goerge "Türk milleti sadece birinci sınıf dövüşen bir kalabalıktır" alay ede dursun, yarım saatte boğazı geçip gideceğini sanan donanma boğazın ilerisine değil dibine doğru yol alıyordu. İstanbul'da beş çayı içmek için sözleşenler İstanbul'da lazım olacak paralarını da hazırlamışlardı. Yan tarafta fotoğrafını koyduğum para İngiliz askerlerinin İstanbul'da kullanması için, 10 şilinlik banknotların üzeirne Osmanlıca rakamla ve yazıyla "60 gümüş kuruş" yazılarak hazırlanmıştır.
İngiliz'in kibri ve küstahlığı bir yana bir devletin ekonomik olarak ne kadar güçlü olması gerektiğini , paranın değerinin bir ülkenin gücü olduğunu gösteren bir misal ile karşı karşıyayyız.
Bu yazı "Çanakkale'deki Anadolu (sf:42)" isimli dergiden alınmıştır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çanakkale Mahşeri ve Unutulanlar
Non-FictionBir tarafta her türlü vesaitle pusatlanmış soğuk kanlı İngilizler, cesur İrlandalılar, yaygaracı Fransızlar, çevik Avustralyalılar, sporcu Yeni Zelandalılar; korkunç Senegalliler, diğer tarafta da sessiz ve gösterişsiz Türkler vardı. /Hüseyin Nihal...