Arkadaşlar Çanakkale hakkında yazılarıma bir süre ara verdim. Daha kapsamlı araştırmalar yaparak bu bilgileri düzenli bir şekilde sizlere aktaracağım ve yaşanmış gerçek hikayeleri benim kalemimden okumaya devam edeceksiniz. Ara ara bu şekilde Türklere çağrı başlığıyla bazı toplumsal olaylara, sorunlara değinmek istiyorum. Bunu yaparken mümkün olduğunca siyasetten uzak durmaya çalışacağım, zaten milli şuur ve ruh ayakta olduktan sonra yüce Türk milleti doğru kararı kendisi verecektir.
Bu gün yazmak istediğim konu: ÇANAKKALE ZİYARETLERİ
Şu kısacık insan ömrümüzü o kadar boş şeylere ayırıyoruz ki, öyle boş şeyler için büyük mücadeleler veriyoruz ki... ama iş şehitliği ziyarete gelince bir sürü bahane buluyoruz. Size bir olay anlatmak istiyorum;
Sene 1932 her yıl olduğu gibi Çanakkale anmaları yapılacak. O gün orada kalleşçe savaşmış ve ölmüş olan İngiliz askerlerini anmak için gelenler de var. İngiliz donanması karaya çıkarak kendi mezarlarını ve abidelerini ziyaret ederken, bizimkiler yalnızca denizden şehitliğe bakarak ah vahlar çektiler ve övündüler.
Türk milletinin çoğunluğu Çanakkaleyi ziyaret etmemiştir, orayı bilmez, o cihan harbinin ruhunu anlamaz. Sadece oturduğu yerden şehitleriyle övünür. Dünyanın dört bir yanından bile insanlar şehitliği gezmek için gelirler... Ey Türk gençliği kendine gel !
Fabrika, okul, yol yapılmasını devletten bekleyebilirsin. Ancak bu gibi anmalarda devlet senin gerinde kalmalıdır. Daima en önde sen olmalısın, başkası yapar diye bir şey yok. Sen yapacaksın, varsa çocuklarını aileni götüreceksin.
Bu senin boynunun borcudur, bu senin görevindir, Çanakkale, Dumlupınar, Sakarya şehitler seni bekler !
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çanakkale Mahşeri ve Unutulanlar
No FicciónBir tarafta her türlü vesaitle pusatlanmış soğuk kanlı İngilizler, cesur İrlandalılar, yaygaracı Fransızlar, çevik Avustralyalılar, sporcu Yeni Zelandalılar; korkunç Senegalliler, diğer tarafta da sessiz ve gösterişsiz Türkler vardı. /Hüseyin Nihal...