Kardeşlik

220 31 119
                                    

İyi okumalar ♡♡

Medya: Naz Keskin

*Naz'ın gözleri

Hayatta her zaman, herhangi bir durumda, o durum ne kadar zor olursa olsun bir çıkış yolu olduğuna inanırdım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hayatta her zaman, herhangi bir durumda, o durum ne kadar zor olursa olsun bir çıkış yolu olduğuna inanırdım. Annemden görmüştüm bunu, sürekli bana kimseye gücünden fazla yük verilmediğini söylerdi ve annesinin her dediğine inanan bir çocuk olarak onun bu dediğini benimsemiştim.

İnanmasına inanıyordum çıkış yollarına ama bazen anı yaşarken nefes alamıyor gibi hissetmekte, düşüncelerimin sesini kısmada olduğum kadar başarılı olabiliyordum. Annem her zaman benim biraz garip bir çocuk olduğumu bildiği için ve tek kız olduğum için üzerime düşmüştü ve Deniz'le bu yüzden aramızda bazen hâlâ hissedebildiğim duvarlar oluşmasına neden olmuştu.

Aslında ona hak veriyordum ama benim gibi bir zihne sahip olmadığı için onu kıskanması gerekenin ben olduğuma yemin edebilirdim. Annem onlarla çok ilgilenemedi diye beni suçluyordu ama bunu ben de istememiştim. Psikolojik bir rahatsızlığım yoktu ama psikolojim benden oldukça rahatsızdı. Hayatta en berbat olduğum konu da konuşmak olunca ikisi birleşip çocukluğumu, ergenliğimi ve yavaş yavaş da gençliğimi etkiliyordu.

Bir olay hakkında milyonlarca kere düşünürdüm, bir olay hakkında söyleyecek milyonlarca şey bulurdum.

Sonra susardım.

Gerçekten de berbat bir şeydi bu, susmanın laneti dünyada birinin başına gelecek en kötü şeylerden biriydi. Haklı olsan da, söyleyecek çok şeyin olsa da öylece susuyordun işte. Konuşmayı beceremediğinden değil de... karşındakini kırmaya kıyamadığından.

Kendini kırıyordun işte. Annem bunu ben daha minicik bir çocukken abilerime ne zaman kırılsam onlara bir şey demeyip odama girip saatlerce resim çizdiğimde anlamıştı. Bana bunu yapmamamı söyler dururdu ama o zaman inatçı bir çocuktum.

Şimdi de öyleydim.

Ne zaman biri beni kırsa incitse ona aynı hissi yaşatmamak için susuyordum, gözlerimi yumuyordum ve kaçıyordum. Kaçmada gerçekten iyiydim işte. Ne zaman boğuluyor gibi hissetsem koşardım. Kahvaltı tabağını didiklerken, üzerimde olan bakışları umursamadan salamıma baktım.

Ortamdaki gerginlik öyle elle tutulurdu ki neredeyse havada elektrikler uçuşuyordu. Bu sabah kahvaltıya gelmeseydim mesela hayat benim için çok daha kolay olurdu.

Mesela bu tatile gelmeseydim ağlamak için boğazımı tırmalayan hissi yaşamak zorunda kalmazdım. Aslında her şey buraya geldiğimin ikinci haftasına kadar gayet iyi ilerliyordu ama işte Mert benden anca bu kadar uzak kalmayı uygun görmüş olacak ki masaya oturup konuşulanları dinlerken pat diye sormuştu: "Naz, bir saniye konuşabilir miyiz?"

Bundan nefret ediyordum. Ertelemek doğru değildi ama onunla konuşmak istemiyordum. Her sabah yaptığımız gibi kahvaltı yaptığımız bu parkta yine aynı rutine devam etsek ne olurdu?

RENK CÜMBÜŞÜ [Askıda]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin