Mert

236 42 71
                                    

İyi okumalar 

*Mert Keskin

Ayaklarımın yere basıp basmadığını hissedemiyordum ya da nefes alıp verebildiğimden emin değildim sadece ve sadece bana saatler süren saniyeler boyunca öylece durduğumu biliyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ayaklarımın yere basıp basmadığını hissedemiyordum ya da nefes alıp verebildiğimden emin değildim sadece ve sadece bana saatler süren saniyeler boyunca öylece durduğumu biliyordum. Hayat'ın yavaşça çatılan kaşları bana zaten rüya görmediğimi kanıtlıyordu ama ortamdaki sessizlik her şeyi ortaya döken şeydi. Deniz'in gözleri kocaman açıldığında ona kırgın bir bakış atmaktan ileri gitmedim. 

Gözlerim dolmasın diye kendimi deli gibi sıkıyordum ve boynumdaki kasların acı dolu çığlıklar attığını da biliyordum. Keşke ben de çığlık atsaydım, diye geçirdim içimden. Keşke ben de cidden böyle geçseydim herkesin karşısına deli gibi çığlık atsaydım. "Naz!" dedi aynı ses benimle benzer hisleri taşıyormuş gibi aklıma gelen gözler canımı yakarken ağlamamak için elimi yumruk yaptım. 

'Komik biliyor musun etrafındaki herkes senin yanında sırf seni sorumlulukları olarak gördükleri için kalırken senin sana karşı dürüst davranıyorum diye beni suçlaman.'

Deniz'e olabildiğince sert bakıp tüm duygularımı kontrolüm altına aldım ve yavaşça arkama dönüp abimin kahverengi gözlerine baktım. Kahverengi kırmızılığın ortasında resmen yüzüyordu ama umurumda değildi, en azından öyle olmadığına kendimi ikna edebiliyordum. Şuan okuldaki odamda eşyalarımı topluyor olabilirdim. 

Buradaki bu andansa onu tercih ederdim. 

Daha fazla bu bakışmaya dayanamayacağımı anladığım için kahverengi gözlerinden gözlerimi çektim. Kapıya odaklanmadan önce onun arkasında neler olacağını bekliyormuş gibi duran bir oğlanla göz göze gelmiştim. Sonra da zaten durmadım. Adımlarım birbirini izlerken onun yanından geçip gittim. 

Dudaklarımı kıpırdatmamam, gözlerimin dolmasına izin vermemem gerekiyordu. Acımı ortaya dökeceksem bunu bu anda değil yalnızken yapacaktım. Bir an için sadece bir an için düşündüklerimi gerçekleştirebilecek kadar ondan uzaklaştığıma inandım. Sonra da beni kolumdan yakalayan el aniden geriye çekip önüme bakıp yürümeye çalıştığım engele çevirdi. 

Yani abime. 

Aslında onu deli gibi özlemiştim. Özlememem mümkün de değildi ben küçükken daha çok Deniz'le tartışırdım. Mert'se biraz daha derin bir meseleydi benim için. Her zaman yanımda olan o olurdu, genelde canım sıkıldığında yanında ilk soluğu aldığım o olurdu ve bir şey için babamdan ya da annemden izin isteyeceksem yardım için ilk uğradığım o olurdu. 

Bir sürü anımız vardı ve bu anılar içinde Deniz'in olup olmadığı diye ikiye de ayrılabilecek kadar çoktu. Hepsi aklımdan geçmeye başlasa herhalde yere çöker hıçkıra hıçkıra ağlardım. Ağlardım çünkü kaybettiğim şeylerin yüzüme vurulması beni en çok yıkan şeydi ve bunu her zaman zihnim acımadan bana yapardı. Onun da aynılarını düşündüğünü az çok tahmin edebiliyordum yavaşça dolan kahverengi gözleri üzerime kenetlenirken. Kolumu tutan eline ifadesiz bir bakış atmak için kendimi zorladım. 

RENK CÜMBÜŞÜ [Askıda]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin