Otobüs

608 40 195
                                    

İyi okumalarr <33

Başladığınız tarih ve saati yazarsanız sevinirim :D

Ayaklarımı iyice sıkan ayakkabılarımı topuklarına basarak çıkardıktan sonra arkama yaslanıp birkaç dakika önce bitmiş olan filmin oyuncu kadrosunun adını veren şeride bakam gereği duymadan önümdeki koltuğun üzerindeki minik ekranı kapadım. Gözlerim film üzerine film izlediğim için çok acıyordu ve uyumak için zihnimde her ses bana haykırıyordu. 

Sinir bozucu bir şeydi bu, uyuyamayacağım halde uyumak istemem kendime eziyet ettiğimin tek kanıtıydı. Yolculuklarda uyuyamazdım, özellikle uzun otobüs yolculuklarında hiç uyuyamazdım. Bu da benim lanetlerimden biriydi sanırım. Yanımda oturan arkadaşım Hayat'ın uyku konusunda hiçbir sıkıntısı olmadığı gayet ortadaydı. 

Aslında gece yolculuğunun benim için uygun seçim olmadığı bariz ortadaydı. Hayat'da gündüz yolculuklarında hiç çekilmezdi. Ne ara olmuştu anlamamıştım ama bir şekilde, sanırım bana büyü falan yapmıştı, gece saatlerinde bir otobüs bileti almamız gerektiğine beni ikna etmişti.

Hayat'la dört yıldır tanışan biri olarak birini ikna etmede ne kadar yetenekli olduğunu ben bile bir an sorgulamıştım. Dediği aslında kendi açısından oldukça mantıklıydı ta Ankara'dan Aydın'a gidiyorduk ve gündüz bu yolculuğu yapacak olsak muhtemelen ne kadar klima olursa olsun haşlanırdık. Gece yolculuklarında uyuma ihtimali de vardı ayrıca. 

Kendime karşı hissettiğim öfkeyle başımı ağrıtan tokamı minik atkuyruğumdan bir sürü saçı peşinde sürükleyerek çektim aldım. Saçlarımı elimle dağıtıp cama dönmüştüm. Cidden neden bunu yapmak zorundaydım ki? Oraya gitmek bile istemiyorken resmen zorla oraya gidiyordum ve Hayat da benimle gelmek zorunda kalıyordu. Teknik olarak beni o buna zorlamıştı ama asıl olay benimle ilgili olduğu için sürüklenen o oluyordu. 

Abisinin düğününe gitmek istemeyen şımarık bir çocuk olarak durduğumu biliyorum. Abimin en mutlu gününde onu yalnız bırakmak istiyordum ve bu kulağa pek de 'en iyi kardeşlerin' yapacağı türden bir şey gibi gelmiyordu. Kendimce oldukça geçerli nedenlerim olmasa herkesin böyle düşünmesi ağrıma gitmezdi. 

Bir kere yıllarca onu görmemiştim bile. Dört yıl hatta daha fazla süredir onunla konuşmamış görüşmemiştim. Yanımdan yürüyerek geçse eminim ki tanımazdım bile. Ben onun ne yaptığını bilmezdim ve o da benim ne yaptığımı bilmezdi. 

Hatta o benim yıllarca nerede olduğumu bile bilmemişti. 

Abi-Kardeş ilişkiniz harika der dediğinizi duyar gibiyim. 

Siz bir de küçük abimle olanları bilseniz.

Yanlış düşündüğümü düşünmüyordum. Büyük abimle aramız kötü değildi ya da iyi değildi. O kendi zamanında lise ikideyken evden ayrılmış ve İzmir'den İstanbul'a bir yatılı okula gitmişti. Beni ve küçük abimi aramamıştı, ne halde olduğumuzu sormamıştı. 

Aslında ben evden kaçana kadar cidden umurunda olduğumu bile sanmıyordum.

Yolların kenarındaki tabelalarda gezinen gözlerim buraya doğru gelen görevliye kaydığında önünde sürüklediği minik arabadan istediklerimi o buraya gelene kadar seçtim.

Hayat şansına küsmeliydi.

"Nescafe." Adam kahveyi karton bardağa doldurduktan sonra bana uzattığında uzanıp bardağı kavradım ve önümdeki açık tahtanın bardaklığına koydum. Bir de biskrem aldıktan sonra tamamdım. Artık dertlerime ortak olacak bir kahvem ve minik boy abur cuburum vardı. 

En son nerede kalmıştık... Ha benim harika aile ilişkilerimde. Evet en iyi kardeş olmadığımdan bahsediyordum size. Değildim ama abilerimde en iyi abiler sayılmazdı. Ve babam da en iyi baba değildi.

RENK CÜMBÜŞÜ [Askıda]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin