•5•

1.1K 106 20
                                    

Doyoung kitap okurken kapısı çalındı. Gelen tabii ki Taeil'di.
"Efendim Taeil?"
"Biz dışarı çıkacağız Doyoung. Ve itiraz istemiyorum sen de geliyorsun."
"Ya tatilde bari yapma."
"Bak, okulun açılmasına az kaldı. Ve biz bu son 2 günü iyi değerlendirmek istiyoruz. Buraya boş boş oturmak için ailelerimizden erken ayrılıp gelmedik Doyoung. İşte o yüzden kalkıyorsun ve biz dışarıya gidiyoruz."
"Tamam omma. Geliyorum. Ama şimdi çık ki üstümü değiştireyim."
"Ben senin omman değilim Doyoung. Çabuk hazırlan. Johnnyle ben önden gideceğiz. Bizim birkaç işimiz var da. Siz de Yuta'yla geleceksiniz. Çok fazla bekletmeyin ! "
"Tamam, Taeil."
Taeil gülümseyerek odadan çıktıktan sonra Doyoung dolabını açtı ve kıyafetlerine bir göz gezdirdi. En sevdiği sweatshirtünü ve kot pantolonunu giydi ve montunu, telefonunu alıp çıktı.
Tatilin bitmesine yaklaşık 3-4 gün vardı, ancak hep birlikte olmak istediklerinden -daha doğrusu çiftler birbirlerini görmek istediklerinden- erkenden tatilden dönmüşlerdi. Her neyse, bunun Doyoung için bir önemi yoktu çünkü ev buradan da sıkıcıydı. Annesi ve babası sürekli okulu soruyor, grurlandıklarını söylüyorlardı. Tek güzel şey ise annesinin yemekleriydi. Ancak Taeil de güzel yemek yaptığından bunu dert etmeyip, erkenden dönmeye ikna olmuştu.
Doyoung odasından çıkıp salona indiğinde hiç kimsenin gelmediğini görünce erken hazırlandığını fark etti. Televizyonu açıp güzel şeyler var mı diye bakındı. Ancak televizyonda olan tek güzel şey 'Goblin' dizisinin tekrarıydı. Doyoung dizi izlemeyi pek sevmese de Goblin dizisi güzeldi ve final bölümünde çok ağladığını hatırlıyordu. İlk kez final bölümünü izlediğinde aklına gelen şey tekrar geldi, niye kız ölüp tekrar dirildi ki sanki?, diye düşündü.
Daha sonra, tarihe bakmak için telefonunu eline aldığında merdivenlerden inen YuWin ve NoMin çiftini fark etti. Tarihe bakmayı unutup telefonunu geri koyduktan sonra onların yanına doğru ilerledi.
"Hadi gidelim." dedi bıkkınlıkla Doyoung.
"Çok hevesli görünüyorsun Doyoung. Değil mi hayatım?"
"Aynen öyle Yuta."
"Ne kadar da komiksiniz! Uzatmayın da gidelim işte."
Herkes -Doyoung haricinde - gülerek kapıdan çıktı ve Yuta'nın arabasına bindi. Yuta'nın ailesi çok zengin olmasa da durumları iyiydi ve bu yüzden doğum gününde ona bu arabayı almışlardı. İyi ki de almışlardı, çünkü Yuta ve arabası olmasa sabahları lisedeki gibi otobüslere geri dönecekti. Şimdi, Yuta ile Winwin'in vıcık vıcık ilişkilerini çekmek zorunda kalsa da, sabah sabah kayınvalidelerinden dert yanan teyzelerin muhabbetinden iyiydi.
Yuta arabayı sürmeye başladı. Doyoung,
"Bir şey diyeceğim. Nereye gidiyoruz?"
Jaemin yanıtladı,
"Güzel bir yere. Gidince görürsün."
"Peki."
Doyoung yol boyunca dışarıyı izledi. Klasik bir şehir hayatıydı. Koşuşturan insanlar, gülen insanlar, telefonlarına gömülmüş ve bu yüzden etrafındaki güzellikleri kaçıran insanlar... Bir an herkes durup etrafına baksa ve rahatlasa nasıl olurdu hayat? Daha iyi olmaz mıydı? Herkes dürüst olsa, herkes birbirine yalancıktan değil de gerçekten iyi davransa,kimse kendini kimseden üstün görmese, daha güvenilir, daha yaşanılabilir olmaz mıydı bizim için yaratılan mükemmelliklerle donatılmış bu dünya? Olurdu. Ancak bunu seçmeyen yine biz insanlardık.
Doyoung derince düşünürken, Jeno'nun onu dürtmesiyle kendine geldi. Varacakları yere gelmişlerdi ve burası bir kafeydi? Bunca yolu bunun için mi gelmişlerdi yani? Her neyse diyerek kapıdan girdi. Ve kapıdan girmesiyle birlikte kafasından aşağıya konfetiler döküldü. Bütün arkadaşları hep bir ağızdan,
"İyi ki doğdun Doyoung-ie!" diye bağırdı ve daha sonra Taeil Doyoung'ın yanına gelip eline hediyesini verdi.
"Nice mutlu yıllara Doyoung bu Johnnyle benim hediyem! Diğerlerine hediye almadılar diye kızma, ki zaten sen böyle bir şey yapmazsın, bu organizasyonu ,pastaları falan, onlar aldı. Umarım seversin."
"Hepinize çok teşekkür ederim. Açıkcası benim için hediye değil, hatırlamanız bile çok güzeldi. Bir itirafta bulunmak gerekirse, bugünün doğum günüm olduğunu dahi unutmuştum."
Doyoung Taeil'den başlayarak herkese sarıldı. Ve Johnnyle Taeil'in hediyesini açtı. Bu uzun zamandır istediği ama pahalı olduğu için alamadı 'Asla Vazgeçme' adlı Rainbow Rowell'ın kitabıydı. (Yazar burada en çok istediği kitabı anlatıyor. Ben alamadım sen oku mutlu ol be Doyoung jsnsjsn)
"Johnny söylemeli miyiz?"
"Bence evet."
"Neyi bana söyleyeceksiniz? Yoksa çocuğunuz falan mı oluyor? Hyung mu oluyorum?"
"Doyoung, kendine gel. Biz ikimiz de erkeğiz. Ve sen bizim çocuğumuz değilsin."
"Of tamam ya. İki dakika hayal de kurdurtmadın."
"Neyse, telefonuna bak bence bir Doyoung. Jaehyun mesaj atmış olabilir."
Doyoung telefonuna baktığında gerçekten de Jaehyun'dan mesaj geldiğini gördü. Bu bir videoydu.

Video :
(Bunu videoda Jaehyun.
söylüyormuş gibi hayal edin )
"Sevgili Doyoung,
Öncelikle doğum günün kutlu olsun. Aslında Taeillerle birlikte orada olmak çok isterdim. Ancak şuan da ailemin yanındayım ne yazık ki. Um... Bilirsin böyle konuşmalar yapmada iyi değilim. Ne desem bilemedim şu an. Her neyse. İyi ki doğdun minik tavşan Doyoung! Nice senelere!"
------------------------ ∞ ---------------------
Yazar Notu :
Selaam!
Bugün minik tavşancık Doyoung'ın doğum günü 💜 İyi ki doğdun Doyoung! (Doğum günü şerefine Jaehyunla bir selca gelse fena da olmaz hani sidjsnjsnjd) Yazacak bir şey bulamadım ya. Her neyse kendinize iyi bakın! Benim de doğum günüme 1 hafta kaldı sjsnsnsnsn.
Yeni bölümlerde, yeni hikayelerde görüşmek üzere,
DoJae sevin, DoJae'yle kalın, hoşça kalın!

truth or dare//dojaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin