Aslında gülün kendisinden çok dikenini sevmeliyiz. Çünkü o dikenlerde daha çok yaşanmışlık var.
Örneğin bir çocuğun annesine o gülü vermek için gülü koparırken eline o dikenin batması ve o parmak izinin ,o kanının,o duygularının o dikene geçmesi gibi daha bir sürü şey.
O dikeni sırf sizin canınızı yaktı diye hiç sevmezken. Keşke gülün dikeni olmasaydı derken aslında siz gülden vazgeçiyorsunuz.
Eğer o diken olmasa kimse gülü sevmez. Neden diyeceksiniz? Çünkü biz insanlar nerede zor varsa, nerede acı varsa, nerede ben senin için bunu göze alabildim diyecek şey varsa orda oluruz.
Bir kedinin yavrusunu korurken sizi tırmalamasını ,bir köpeğin yavrusunu korurken sizi ısırmasını normal karşılarken neden bir dikeni gülü korurken size battığın da sinirleniyorsunuz. O da belki gülü sizden korumaya çalışıyor.
İşte bu yüzden gülden çok dikeni sevmeliyız.