Müstakbel Sebastian

4.9K 114 12
                                    

Selim'in kucağına düştüğüm gibi ikimizde birbirimize baktık. En azından gülmesini durdurabilmiştim. Sanki dünya durmuş gibiydi. Herkesin meraklı fısıdamalarını duymuyorduk. Ki aramıza giren o ele kadar. "Selim, dışarı gel! Konuşalım!" geçen gün kapıda gördüğümüz adam Selim'e bağırıyordu. Ayağa kalktım. "Pardon da, sen kimsin ya! Öyle istediğin gibi bağıramazsın!" Beni süzdükten sonra kolumdan sertçe çekti ve dudaklarımızı birleştirdi. Burda Selim'in beni kurtarması lazımdı! Beni öpen çocuğun yere düşmesiyle tamda tahmin ettiğim gibi çocuğun üstünde Selim vardı. Artık öldüreceğini anladığımda koluna girip durmasını söyledim. Diğerleride gelip Selim'i kolundan çektiğinde Selim "Öldüreceğim seni, adi p*ç!" diye bağırdı. Çocuk sinirle giderken akmaması için kendimi sıktığım gözyaşlarım sonunda akmaya başladığında Selim, Özgür ve Can'ın elinden kurtulup yanıma geldi ve sarıldı. "Geçti, ağlama." diye fısıldadığında beni sandalyeye oturttu. Benim önüme diz çökerken Kainat elindeki suyu bana verdi. Almilla Rüya'nın gözünün önünde tuttuğu elini çekti. Rüya beni görünce koşarak yanıma gelip bana sarıldı. Kollarımı küçük bedenine dolayıp yanıma oturtturdum. Selim'in nefeside düzgünleştiğinde yanıma bir sandalye çekip oturdu. İzafet ve Memo yanımıza gelince ofladım. İzafet Selim'in yanına, Memo'da benim yanıma geldi. "Şebnem Hanım, Arda Bey'in sizi öptüğü doğru mu?" "Selim Bey Arda Bey'i dövdüğünüz doğru mu?" dediklerinde Müfit Abi geldi. "Şebnem Hanım'ın ve Selim Bey'in menajerleri size açıklama yapacak. Hadi gidin!" dediğinde güldük. Selim gözlerini açarak "Hep böyleler midir?" dediğinde başımı salladım. "Kız ağzımın içine düşecekti!" diye devam etti. Dudaklarım birden aşağı indiğinde kimseye belli etmemeye çalıştım. Ve sanırım başarılı oldum. Biraz daha oturduktan sonra erkekler bizi eve kadar bırakıp, gittiler. Bu sefer oturmaları için sırtlarına atlayamazdım. O zaman beni Kıskanç Gürsoy yönetiyordu. Niye kıskanmıştım onu bile bilmiyorum! Biraz televizyon izledikten sonra tüm camları, kapıları kilitleyip (bugünkü olaydan sonra heryer açık uyuyacağımı düşünmüyorsunuz, değil mi?) yattık.

# # # # # # # # # # # # # # # # # # # # # # # # # # # # # # # # #

"Şebnem, Şebnem, ŞEBNEM!" mırıldandım. "Ben senin beni uyandırmama ihtimalini sevdim Almilla." Ofladı. "Selim kapıda, seni bekliyor." Uyku bandımı çıkarıp perdenin arkasından dışarıya baktım. Valla beni bekliyor. İzafet'i bekleyecek deği- YOK CANIM İZAFET NE ARA DAMLADIN SEN ORAYA! Bahçe kapısını açıp oraya koştum. "Aaa Selim ne arıyorsun burda?" dedim tatlı bir şekilde sonra İzafet'e çemkirdim. "İzafet sen ne arıyorsun burada!" dediğimde İzafet dudaklarını büzüp eve kaçarken Selim beni süzerek kahkaha attı. Mırıldandım. "Lütfen altımda pembe ayıcıklı pijamalarım olmasın." Korkarak altıma baktığımda üzerinde kollarını açmış altında 'Hug Me!' yazan ayıcık, altımdada kısacık pembe ayıcıklı şortumu gördüğümde Selim'in uzun kahkahasına başlamadan eve girip kapıyı kilitledim. Ben giyinirken eve dalar falan bide. Kolları omzumda çoğunlukla lacivert tişörtümü giydim. Altıma siyah eteğimi giyip lacivert topuklularımı ayağma geçirdim. Saçlarımı önlerden iki tokayla topladım. Siyah, kalın kemerimi taktım. Parfümümü sıkıp lacivert çantamı alıp dışarı çıktım. "Hani senin bir lafın vardır ya "Güvendiğim dağlar kayak merkezi oldu." diye. Valla dağ gibi adamdım ben. Seni bekleye bekleye kayak merkezi oldum. Bir insan bir buçuk saatte ikinciye bile hazırlanmış olur. " derken arabaya doğru ilerledik camdan bizi Seniha Sultan'ın izlediğini gördüğümde gülümsedim. Selim sürücü koltuğuna yönelirken öksürdüm. Baktım değişmiyor. "Nezaketi evde bıraktık değil mi Selim? Hadi." dediğimde oflayarak kapımı açtı. "İyi de bugün cumartesi, iş yok. Nereye gidiyoruz?" Güldü. "Aklıma ufak bir fikir geldi. Bilardo oynamaya gidelim. Ama iddiaya gireceğiz. Kaybeden, yarın kazananın Sebastian'ı olacak. Kabul mü?" dediğinde "Kabul, müstakbel Sebastian." dedim gülerek. "Ama tek bir sorun var. Ben bilardo oynamakta berbatım." dedim. Güldü ve yoluna devam etti.

Elime birşey tutuşturunca "Aa bune işe yarıyor?" dedim. "Kırışıklıklara iyi geliyor. Cildi tazeliyor. Hatta inanır mısın? Ruj olarak bile kullanılıyor." dedi dalga geçerek. Sopayı elime verip vurmamı bekledi. Beş dakika boyunca sopayı ileri geri yapınca "Bugün atacak mısın?" deyip yanıma geldi. Sopanın üzerindeki ellerimi tutup anlatmaya başladı. Bir an gözüm ona kayınca onun gözüde bana kaydı. Hemen önüme döndüm. O birkaç saniye daha bakıp anlatmasına devam etti.

Bu atışıda yaparsam ben kazanacaktım. Selim merakla beni izlerken atışımı yaptım. Top öbür topun üzerine çarptı vee- BEN KAZANDIM! Sevinçle gülümserken Selim ağzı açık bana bakıyordu. "Yapılacaklar listesini gönderirim." deyip çıkışa yöneldim. O da arkamdan gelirken arabanın kapısını açmasını bekleyip bindim. Bekle beni yarın, ben geliyorum!

Hoplaya zıplaya Selim'e el sallayıp eve girdim. Telefonumu şarj aletine takıp not kısmına girdim. Uzun bir liste yazıp kopyala yapıştırla Selim'e gönderecektim. En çok neyi yapmak istemez? Imm şirin konuşmaları sevmez. Bunu ekliyim.

1- Sabah 8.00'de evden alınmış olacağım.

Günü sonuna kadar değerlendirmeliydim. Uykumdan olacağım ama Selim'in sinirli ifadesini görmek çok güzel olacak.

2- Hayatım, canım gibi sevgi sözcükleri ile hitap edilecek.

3- İddiaya girdiğimiz kimseye söylenmeyecek.

4- Çiçek alınarak evimden lüks bir arabayla gelip alınacağım.

5- Seniha Sultan'a ultra kibar davranılacak.

Nerden baksan elli madde daha yazıp Selim'e gönderdim. Kızlara sarılıp iyi geceler diledim ve Selim'in yarınki yüz ifadesini düşünerek uykuya daldım.

# # # # # # # # # # # # # # # # # # # # # # # # # ## # # # # # # # # # # # # # # # # #

Selim'i düşündüğümden olmaıydı ki birsürü Selim'li rüya gördüm. Hemde bol Selim'li. Ben rüyamda kendimi görürüm. Selim nasıl rüyalarıma girmeye cürret eder! Acaba "Neden rüyama giriyorsun aptal Sebastian?!" diye ona kızsam benimle dalga geçer mi? Kesin geçer. Ama yarın. Çünkü bir maddede dalga geçmek, aşağılanmak yok yazıyor. Hemen üstüme beyaz bluzümü ve siyah şortumu giyip beyaz platform topuklularımı giydim. Makyajımı yapıp çanta seçtikten sonra Seniha Sultan'ı kolundan tutup dışarıya sürükledim. Selim üstü açık siyah bir arabayla tam önümüzde durdu. Seniha Sultan'a elindeki çiçekleri verip nazik bir şekilde elini tutup öptü. Ama başına koymadı. Sakin olun. Seniha Sultan parçalar valla çocuğu. Yanıma yaklştığında elimle yanağımı gösterdim. Öpüp "Sevgilim, nasılsın?" dediğinde gülmemek için kendimi zor tuttum. Kapıyı açıp binmem için bekledi. Ve söylenmye başladı.

Devamı bir dahaki bölümdee! Bu bölümde kötü şeyler olacağını hiç tahmin etmediniz değil mi? Ama hep güzel gidemezdi. Arada Arda bulaşacak falan bunlara. Hazırlıklı olun. Bu bölüm biraz kısa oldu kusura bakmayın. Ama tam burda bitirmek istediğim için böyle oldu. Ayrıca geçen paylaştığım bölüme bir sürü yorum gelmiş! Sizin yorumlarınızı okudukça yazma isteğim geliyor. Sizi çok seviyorum! Ve son duyuru. Hesabımdan yeni bölüm geldikçe duyuru yapacağım. İsterseniz takip edebilirsiniz!

İzmir'in Kızları (ŞebSel)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin