Beyazıtlı Prens

2.7K 84 5
                                    

Selim'in teknesine doğru gergin bir şekilde yürüdüm. Beni görünce gülümsedi. "Selim'cim, aşkım, birtanem, canımın ta en iç köşesi, sevdiceğim, hayatım, yakışıklım, beyazıtlı pr-" Kaşlarımı çattım. Beyaz atlı prens değil miydi o ya? "Beyaz atlı prensim, denizlerin tanrısı -Eh, sen tanrıysan bende tanrıça oluyorum. Aphrodite* (Afrodit) oluyorum yani.- dünyanın en yakışıklı erk-"
"Sadede gel Şebnem." Başımı salladım. "Kötüden mi iyiden mi başlayayım?"
"İyiden başla." Başımı salladım. "Artık seninle çalışmak istemiyorum." Kaşlarını çattı. "NE?! Ne yaptım ki şimdi. Allaaah, iki yıl önce yaşadığım olayı mı şey yaptı ki? " Kaşlarımı çattım. "Devam et Lord of The Öküz!"
"Neyse, konuya gelelim. Babam bir ay boyunca şirkette kaldığım için İstanbul'daki şubelerden birini bana devretti!" Heyecanla ellerimi çırptım. Gülümsedi. "Tabi şimdi kötüye gelelim. Bak şimdi Selim'cim, dur sen bir otur şöyle, heh, bayılma ihtimaline karşı." Gözlerini devirdi. "Şebnem, ne yaptın yine?" Kafamı sağa sola salladım. "Bir şey yapmadım, yani henüz." Boğazımı temizledim. "Hani ben Gürsoylar'danım ya. O yüzden hani babamın kızıyım ya-"
"Yok benim kızımsın Şebnem, hey Allah'ım! Tabi babanın kızı olacaksın." Kaşlarımı çattım. "Şimdiden sinirlendiysen... Hadi bakalım hayırlısı. Bir dergi varmış şimdi, bu ayki röportajı benimle ve -tabi sende Selim İnan olduğundan- seninle yapmak istiyorlar." Gülümsedi. "Olmaz, hayatta olmaz, dünya dursa, yer yarılsa yine olmaz."
# # # # #
"Çok afedersiniz ama niye Şebnem başka adamlarla sarmaş dolaş oluyor? Ben varım burda!" Avcumun içiyle alnıma vurdum. Tam ağzımı açtığımda Can sağ işaret parmağını Selim'e salladı. "Siz, ikiniz. Selim ve Ahmet, yer değiştirin. Selim var burda abi, ayıp ediyorsunuz." Can'a teklif gelen yer burasıymış. Yani beraber çalışıyoruz, çalışmaya çalışıyoruz. Selim'in kıskançlıkları bir bitmedi ki! "Şebnem, çimlere uzan. Hah, al elinede çiçek buketini, masallarda yaşıyorsunuz siz." Dediklerini uyguladım. "Selim, sende beyazıtlı pre-" Kaşlarımı çattım. "TAKTIM BENDE BEYAZITLI PRENS BEYAZITLI PRENS!" Herkes kıkırdadı. Herkes sustuğunda Can büyük bir kahkaha attı. "Şuan sizi istesem palyaçoya çevirebileceğimi biliyorsunuz, değil mi? Ama neyseki insaflı bir arkadaşım." Gözümü devirdim. "Şebnem, sen derin bir uykudasın. Klasik masal mantığı işte, anlatmama gerek var mı? Ama Selim, kardeşim yavaş ol tamam mı? Bir iki santim kala dur." Başımızı salladık. Selim bana yaklaştı ve gözlerimizi kapattık. Fotoğraf makinesinin sesi geldiğinde hızla yerimden zıpladım. "Eyvaaah, eyvahhh! Selim, babam ve annem bizim çıktığımızı bilmiyor!" Telefonumu aldım ve babamı arayıp hoparlöre aldım. "Alo babişşş, nasılsın? Şimdi sana birşey söyleyeceğim, ama kızmak yok, olur mu? BİZSELİM'LESEVGİLİYİZ!" Dedim hızlıca. Babam "Harun söyledi kızım, korkmana gerek yok."
"Hı tamam o zaman öptüm. Bayss."
"Benim babam bildiğin dedikoducu çıktı ya?"
*: Yunan mitolojisinde güzellik tanrıçası anlamına gelir.

İzmir'in Kızları (ŞebSel)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin