his gallery

260 48 4
                                    


Sahi, kaç ay olmuştu?

Bu gönül kırgınlığıyla kaç ayını geçirmişti Jimin?

Ne kadar seversen o kadar acıtıyordu. Gerçi, Jimin pişman değildi ki. O içinde yarattığı adamı seviyordu en başından beri. Gözünü tuvalinden ayırmayan, ağzını bıçak açmadan kendi dünyasında gezintiye çıkan adama aşıktı. Tanıştığı kişinin Taehyung olmadığına emindi. 

Gerçek Taehyung konuşmazdı ki. Ona bakmazdı bile, bütün yoğunluğu zihninde ve boyalarındaydı. Bu kırgın oğlan günlerce özür diledi kendi Taehyung'undan. 

Özür dilerim sevgilim,dedi. Gözüm o kadar kör olmuştu ki fark edemedim onun sen olmadığını.

Üzerinden aylar geçmiş olmasına rağmen, ona hep destek veren arkadaşı Hoseok ile bir kafede kahvesini yudumlarken yine düştü aklına. Onu sarmalayan güçlü kolları, boynuna gömüldüğünde zihnini güzelliğiyle bulandıran kokusu...

Dur,Jimin. Bu kalbi kırık oğlan, kendi zihniyle karmaşaya girmekten kendini hiçbir zaman alamamıştı. Salak olmayı bırak artık. 

Geceler boyu onu uyutmayan o görüntüyü düşürdü aklına. Bir virüs gibiydi sanki, geldi mi gitmiyordu. Hiçbir tedavisi yoktu, üstelik aşık olduğu güzeller güzeli ressamın bütün güzelliklerini kapatmaya ant içmiş gibiydi.

"Hala benden aylardır gizlediğin şu çocuğu düşünüyorsun değil mi Jimin-shi?"

Dalgın gözlerini Hoseok'a doğru çevirdi yavaşça. Arkadaşı kör değildi elbet, bu neşesi gözlerinden akan çocuğu kim, nasıl üzmüştü de bu kadar dalgınlaşmıştı?

"Unutmaya çalışıyorum Hyung. Bu dönemlerin zor geçtiğini sen de çok iyi biliyorsun. Biraz süreye ihtiyacım var o kadar."

Bunu söylerken bile gözleri kafeyi tarıyordu. Birini arıyordu. Gün ışığı saçan bir ressamı mesela. 

"Süre mi? Aylar oldu Jimin. Hepimizi endişelendiriyorsun. Yoongi Hyung'un bile bugün tembihledi beni sor öğren neyi varmış diye. Birbirimize destek olmayacaksak biz neden arkadaşız?"

Jimin, arkadaşlarının onun için bu kadar endişelenmelerine elbette mutlu olmuştu. Ama bu öyle farklı bir duyguydu ki kimse paylaşamaz, eksiltemez veya çoğaltamazdı.

Arkadaşının endişelenmemesi için ona sıcak bir gülümseme sundu. "Deneyeceğim Hyung, teşekkür ederim." Ardından bitmiş kahve bardaklarına baktı ve Hoseok'a döndü. "İstersen kalkalım Hyung, akşam yemeğine geç kalırsak Yoongi Hyung bizi öldürür."

Küçük olanın dediklerinden sonra ikisi de kahkahalara boğuldu. Jimin, onları seviyordu. Ev arkadaşları ailesi olmuştu artık, evin çocuğuymuş gibi davranmalarından mıdır bilinmez, yıllardır görmediği ebeveynlerinin yerine koymuştu onları.


Hoseok ile durağa yürürken bir şey çarptı gözüne küçüğün. Gördüğü şeyden emin olmak için gözlerini sertçe açıp kapattı birkaç kez. Bir sanat galerisi. 

Hayır, hayır. Bir sanat galerisi değildi. Kim Taehyung'un sanat galerisiydi bu

Kalbi düzensiz bir ritme geçti aniden. Tüyleri kalktı, göz bebekleri genişledi. Karnındaki kelebekler ağzından dışarı çıkmak için büyük uğraşlar gösterdi, neydi bu his? 

Korku kapladı küçüğü, istemsizce durdu kaldı yerinde bir silahla tam kalbinden vurulmuş gibi.

Hoseok ona anlamsızca bakıyor, ne olduğunu çözmeye çalışıyordu. Bu sırada Jimin, camların ardından onu gördü. 

Gözleri birbirlerine değdi aylar sonra, ikisi de kavruldu. Jimin dolan gözlerinden utandı, kendinden utandı o an. Bir zamanlar kendi omuzlarında olan paltoyla tüm ihtişamıyla ona bakan bu günahkar ressamdan delicesine utandı. Uzun zaman önce yapması gereken ama yapamadığı şeyi yaptı. Kafasını eğdi ve Hoseok'un kolundan tutarak oradan uzaklaştı.


Gözyaşları nazikçe yanaklarından süzülürken bu kırgın oğlanın, arkadaşı sonunda anlayabilmişti. Yarasına dokunmuştu birisi. O yarayı yapandan başkası olamazdı bu.

  

Arkasından gelen gür sesle ayakları kaldırıma zımbalanmıştı Jimin'in.  Kaçsana,dedi kendine. 

Korkak.


"Jimin! Bekle." 


Bütün dünyası alt üst olmuştu sesini duyduğu anda. Ne kadar özlemişti onu.   


Gözyaşları ayakkabılarına damlıyordu artık küçüğün. Bu güzel ressamın kucağına sığınıp çığlık atarak ağlamak, yüzünün her zerresini öpmek istiyordu bir kez de olsa.

 "Jimin..."  

Tekrar duyduğu sesle hıçkırıklarını zar zor tutmayı başardı.  


Derin bir nefes aldı ve hızla durağa yürümeye devam etti. 

v i e wHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin