Azat, genç kızın şiddete uğradığı o anları aldığı laptobun kamera kayıtlarından izlemişti. Vuran adamı tanıyordu, kapıda bekleyen yalaka adamlardan biriydi. Ona elbet gününü gösterecekti, ondan önce düşünmesi gereken şeyler vardı. Kızın orada kalması, tehlikeliydi. İstemeden zorla tutulduğu aşikardı. Onu o evden kurtarıp kendi hayatını kurmasını isterdi, ona bir süre destek olabilirdi. Hatta isterse hep olabilirdi Azat için bu hiç sorun değildi.
Azat bunu neden yapıyordu? Kendine sormuştu defalarca.
O gün.. O kıza ilk dokunduğu gece..
İçinde bir pişmanlık belirdi, derin bir nefes aldı. Bu kız masumdu, oradan kurtulması gerekiyordu. Azat belki de ilk defa iyilik yapma hevesiyle dolmuştu, normalde umursamazdı ama şuan bunu istiyordu. Derin bir iç çekti. Çıktı odasından. Büyük şirkette büyük adımlarını atarken birkaç kadın sekreter dönüp dönüp ona bakıyordu, upuzun boyuyla, sert bakışlarıyla, geniş omuzlarıyla kaslı kollarıyla birçok kadının bakınca iç çektiği türden bir adamdı.
"Azat.. Azat bey?"
Seri bir şekilde arkasını döndüğünde tek kaşını kaldırarak karşısındaki kızıl saçlı kadına baktı. Kadın adama yetişti.
"Dinliyorum."
"Birkaç aydır görüştüğümüz yabancı şirketten bir dönüş aldım, birkaç hafta..."
Azad kaşlarını çattı "Adın neydi?"
Kadın gülümseyerek "Ceyda." dedi.
Azat bu kadının adını sürekli unutuyordu ve kadının bu durumdan pek memnun olduğu söylenemezdi. Kadına doğru bir adım daha attı ve güzel bir tonda "Gördüğün gibi şuan bir yere gidiyorum, sence Ceyda, bu konu ayaküstü konuşulacak bir konu mu?"
Ceyda omuzlarını dikleştirdi "Peki Azat bey."
Azat hızlı bir şekilde asansöre binip çıktığında şöförü istemeyerek arabasına yerleşti. Yolunu o iğrenç yere ayarladı. Uzun bir yoldan sonra o yere geldiğinde inip oraya girdi. Direkt Feyyaz'ın odasına doğru ilerledi ve kapıyı tıklamadan içeri girdi.
Feyyaz dikleşti ve ardından ayağa kalktı, bu adamdan delicesine korkuyordu.
"Kızı istiyorum bu günlüğüne."
"Bu-buketi mi?"
Azat ofladı "Başka gereksiz soru sormayacaksan kızı alıp gidiyorum."
Feyyaz afallayarak elini saçına götürüp kaşıdı "Ama öyle olmaz ki A-"
Azat alaycıl bir şekilde Feyyaz a baktı "Komik olmaya başladın bak, sana soru sorduğumu hatırlamıyorum?"
"Ağabey buranın da kendi kuralları var, hadi benim yerim olsa al götür. Adnan ağabey duyarsa başıma bela alırım, karıları izinsiz dışarı salmak yasaktır."
Azat için hiç farketmezdi ama önüne yine de bir engel çıkmıştı "Sen söylemezsen Adnan abin nereden bilecek?"
"Karılar söylerler birbirlerini çektikleri yok zaten. Adnan ağabey gelir arada, onlar anlatırsa biterim."
Azat odadan çıkmadan önce "O zaman orasını sen düşüneceksin, o iğrenç kadınların ağızlarını bağlaman gerekecek."
Arkadan Feyyaz ın bir şeyler dediğini duydu ama zaman kaybetmeden ilerledi, kızın odasına girdi çalmadan. Koridorda Azat'ın Buket'in odasına girdiğini gören kadınlar kendi aralarında gülerek dalga geçtiler.
Buket'ten
Aynada yüzüme iğrenerek baktım her zamanki gibi, yüzüme tonlarca makyaj yapmışlardı yine. Bu iğrençti. Artık kendimi tanımakta güçlük çekiyordum.
Günlerdir odadan çıkmama da izin verilmiyordu, yemekler de odama getiriliyordu. Elbette işime geliyordu ama bu durum niyeydi ki? Sonra gözüm tekrar aynadaki yansımama kaydı. Daha birkaç ay önce evimde huzurluyken...
O kadar donuklaşmıştım ki gözlerimden akan yaşları yeni farkediyordum. Ellerimle gözlerimi silerken odanın kapısı anıden açıldı ve buğulu gözlerimle kim olduğunu anlayamadan kapı kapandı ve o kişi bana yaklaştı. Sonradan farkettim o adam olduğunu. Adı neydi bu adamın, sanki ismini duymuştu ama şuan hatırlamıyordu.
"Bir sorun mu var?" diye sordu adam yaklaşarak. Oturduğum yerde geriye doğru ilerledim, "hayır." diye fısıldadım. Kafamı eğip çenemdeki yaşı sildim.
"Üzerine bir şey al, çıkıyoruz."
Ne?
Ben ne olduğunu kavrayamamışken dolabı açıp kıyafetleri karıştırdı "Mont falan yok burada."
"Yok zaten." ayağa kalkıp yanına gidip dolaba baktım, sonra ona.
"Evden dışarı çıkartmadıkları için ona gerek kalmıyor."
Anladığını belirtircesine baktıktan sonra dolaptan diğerlerine göre daha kapalı olan uzun kollu bir buluzla siyah bir pantolon çıkarıp yatağa fırlattı.
"Şunları giy, hemen çıkalım."
Ben giyerken arkasını dönüp telefonla konuştu. Odadan hızlı bir şekilde çıktığımızda birkaç kadının fısıltılarını duydum, etrafıma bakmadan ilerledim. Dışarı çıktığımızda ileride kocaman bir jip gördüm. Onun olduğunu anlamam zor olmadı, kapısını açarak bindi. Ben de binip kemerimi bağladım. Araba hareket ettiğinde aklımda bir soru vardı.
Biz bu adamla ne yapıyorduk?