10. Bölüm ~Gitme...~

99 13 51
                                    

Selamün aleykümmm 💕

Merhabalar! Hepiniz yine en çok Yiğit'i özlediniz biliyorum 😌 Bu yüzden sizi çok fazla bekletmek istemedim. Kurgu unutuluyor sonra 😂 Fragman gibi oldu uzunluğu diğer bölümlere göre ama olsun 😏 Lütfen bol bol yorum yapın ki listede yükselelim 😍 daha fazla kişi Yiğit'e gıcık olsun istemez misiniz 😂 Oy vermeden geçmeyelim lütfen 😊 Keyifi okumalar 💐

Hüma kendini toparladı. Yiğit'in gözlerinin içine bakarak konuştu.

"Ben ayrılmak istiyorum..."

Yiğit, Hüma'nın sözlerini duyduğunda yıkıldığını hissetti. Anlamakta zorlanıyordu. Duyduğu şey gerçek miydi? Heyecandan olmalı, diye düşünürken Hüma'nın gözlerine baktığında yanıldığını anladı. Bir yandan konuşmak istiyordu ama bir yandan ne diyeceğini bilemiyordu? Ne demeliydi bu durumda? Sanki kalbine bıçak saplanmıştı bir anda. Bugüne kadar biriktirdikleri mi canını acıtıyordu şimdi? Hüma'nın sesiyle irkildi.

"Bir şey demeyecek misin?" Hüma'nın ağlamaklı sesi, Yiğit'in kanayan kalbinden geliyordu sanki. Yiğit gözyaşlarını saklamak için arkasını döndü. Ses çıkarmamak için kendini zorlayınca daha fazla acı hissetti. Hüma için aldığı gülün dikeni elini kanatmıştı.

Yiğit arkasını dönünce Hüma ne yapacağını bilemedi. Yaklaştı ona. Dokunmak istedi fakat sonra nedendir vazgeçti. O da arkasını dönünce Yiğit'in sesini duydu.

"Bitti mi yani?"

"Bitti. Başlamadan..."

Hüma gidince Yiğit biriktirdiği gözyaşlarını bıraktı. Dikenin elini değil de yüreğini kanattığını hissetti. İçinden, gidip Hüma'ya sarılmak, onu sevdiğini söylemek istiyordu ama yerinden kalkacak gücü bulamıyordu kendinde.

Koşarak dışarıya çıktı. Evden biraz uzaklaşınca içinden geldiği gibi bağırdı. Elinden sadece bağırmak geliyordu. Bu onun daha da canını yakıyordu. Ne yapacağını bilemeden sahil boyu koştu. Telefonunun titremesiyle Hayat'ın onu aradığını anladı. Telefonu açtı ve yutkunarak konuştu.

"Bitti... Bitti! Bitti! Her şey bitti. Söyleyemedim. Ona sevdiğimi söyleyemedim Hayat. Hüma'ya hiçbir şey söyleyemedim!"

"Yiğit, sakin ol lütfen. Ne oldu? Neden ağlıyorsun söyle bana. Bu akşam söyleyemediysen yarın söylersin."

"Bitti Hayat, bitti. Hüma gitti benden. Ellerimin arasından kayıp gitti ve ben hiçbir şey yapamadım. Yine kaybettim, onun yüzünden yine yenildim..."

"Neredesin sen, yanına geleceğim."dediyse de Yiğit telefonu çoktan kapatmıştı. Hayat öylece olduğu yerde kaldı. Yiğit'in sesi ona kendini kötü hissettirmişti. Sözleri kulaklarında yankılandı.

"Yine kaybettim, onun yüzünden yine yenildim..."

Hayat elleriyle kulaklarını kapattı. Yiğit'in yankılanan sesini duymak istemiyordu. Yiğit'in acısını kendi yüreğinde hissetti. Bugün kendisine aşkını dillendiren kardeşinin ağlayarak söyledikleri ona yıllar öncesini hatırlattı. Küçük Yiğit gözlerinin önüne geldi.

"O bir daha geri gelmeyecek mi Abla?"

Hayat hıçkırıklarının sesini engellemek için elleriyle ağzına bastırdı. Yatağına uzanıp kafasını yastığa gömdü. O sırada Melda Hanım içeri girip Hayat'ı o halde görünce hemen yanına oturdu.

"Hayat? Ne oldu? Neden ağlıyorsun?"

Hayat yatağında doğrulup gözyaşlarını sildi.

"Sana her zaman olacağını söylediğim şey oldu Anne."

"Ne? Neden bahsediyorsun sen?"

"Hüma, Yiğit'ten ayrılmak istediğini söylemiş. Yiğit şimdi ne halde biliyor musun Anne, paramparça olmuş. Yıkılmış Anne, benim kardeşim yıkılmış!"

"Ama, Yiğit Hüma'yı sevmiyordu..."

"Hayır Anne, seviyordu. Bu akşam ona sevdiğini söyleyecekti."

"Unutacaktır. Unutması gerek..."

"Sen unuttun mu Anne? Kaç yıl oldu, sen unuttun mu? Yiğit bana ne dedi biliyor musun, yine kaybettim dedi, onun yüzünden yine yenildim, dedi. Yiğit bir kez daha aynı yerden darbe aldı Anne. Onun kalbinin yarasını sarmak yerine Hüma ile evlendirerek bunu biz yaptık Anne. O günü hatırlıyor musun, Yiğit'in ne kadar ağladığını... Kaç gün konuşmamıştı kimseyle. Onu beklemişti ama gelmedi. Hüma'nın daha fazla dayanamayacağını söylemiştim. Şimdi ne olacak? Yiğit nasıl kendine gelecek?"

"Ben nasıl kendime geldiysem Yiğit de bir gün düzelecektir. Canı yanacak ama bir gün mutlaka alışacak buna."

"Anne, Yiğit Hüma'yı seviyor. Bu akşam her şey bitti. Kavuşamadan ayrılacaklar. Eğer Hüma gerçekleri öğrenirse vazgeçebilir. Her şey düzelebilir."deyip heyecanla yerinden kalktı ama Melda Hanım onu engelledi.

"Hayır, ne sen ne de ben Hüma'ya hiçbir şey söylemeyeceğiz. Bir kişinin daha bu sırrı bilmesini istemiyorum. Hüma kararını verdi. Yiğit de buna alışacak."

"Anne nasıl bu kadar katı yürekli olabiliyorsun! Yiğit, oğlun kahroluyor. Sevdiği kadını kaybedecek."

"Kimse, hiçbir şeyi bilmeyecek!"dedi ve çıktı odadan.

Hayat, annesinin bu kadar katı davranmasına bir mana verememişti. Hiçbir şey söyleyemeden olduğu yerde kaldı. Tek düşündüğü Yiğit'ti.

...

Yiğit gece vakti eve geldiğinde her yer bıraktığı gibi karanlıktı. Girişteki aynaya baktığında kızarmış gözlerini gördü. Hüma'nın odasına girip yatağının yanına, yere oturdu. Cebinden kolyesini çıkardı.

"Belki şu an beni duymayacaksın ama sana söylemek istediğim şeyler var. Sana hiç sarılmamış olabilirim, o gün dışında elini tutmamış olabilirim ama ben seni seviyorum Hüma. Kaba olabilirim, bencil olabilirim, belki sana göre kibirli de olabilirim ama benim de bir kalbim var Hüma. Kalbimde hiç kimseye yer yoktu, sen o boşluğu doldurdun. Bugüne kadar kimseyi sevmedim, senin kalbini hissedene kadar. Hayatıma sen gelince ben, ben oldum. Karanlık dünyamı sen renklendirdin Hüma. Bana kimse senin gibi bakmadı Hüma, bana kimse senin gibi yaklaşmadı. Senin kalbin öyle bir dokundu ki kalbime, kalbim yeniden attığını hissetti. Gitme Hüma, gitme benden. Sen gidersen ben yine kaybolacağım. Ben buradayım Hüma, senin yanında..."deyip Hüma'nın elini tuttu. Elindeki yarayı görünce gülümsedi ve mırıldandı.

"İkimiz de yaralıyız. Gidersen bu yara hiç kapanmayacak..."

...

10. Bölüm Sonu

YALANCI BAHARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin