İyi okumalar... Sizleri seviyoruz ve beklediğimiz için özür diliyoruz! :)
-Sevilay Engin
-Sude Taşkan
Derin'in Ağzından
O gecenin ardından onu pek görmemiştim. Düzenli olarak okula gidiyordum ve evde kalan vaktim genelde kitap okumakla geçiyordu. Halâ bir yanım annesinin neden öldüğünü, babasıyla neden anlaşamadıklarını merak ediyordu ama o yanımı başarıyla susturabiliyordum.Sonra bir düşündüm annem ölseydi ne yapardım diye. Bu düşünce beni iliklerime kadar dondurdu. Her ne kadar da anlaşamasak da o benim annemdi ve değeri büyüktü benim için. Aileme düşkün biriydim ve ailemden birinin ölmesi beni derinden yaralardı. Yavaşça yatağımda doğruldum ve başımı sağa sola sallayarak aklındaki düşüncelerden kurtulmaya çalıştım. Bugün babamın öğleden sonrası boştu ve buluşacağımız yeni aklıma gelmişti. Hemen lavaboma hızlı adımlarla ilerledim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra saçlarımla uğraştım. Lavabodan çıktıktan sonra büyük dolabımın karşısına geçip giyeceğim kıyafeti seçmeye çalıştım. Havalar sıcak sayılırdı. Üç tane etek ve birkaç tişörtü seçip yatağın üstüne bıraktım. Aralarından dizimin üstünde siyah düz eteğimi seçtim. Eteğin üstüne de beyaz baskısız askılı badiyi seçtim ve ikisini de hızlıca giyindim. Kalan eşyaları düzgünce katlayıp dolaba koyduktan sonra da yavaşça kapağını kapattım. Rahat olmak istediğim için bugün hiç topuklu ayakkabı giymek istemiyordum bu yüzden hemen kapımın arkadasında kalan ayakkabılığımdan siyah spor ayakkabılarımı seçip ayağıma geçirdim. Kapıyı açarken anneme yakalanmamaya dikkat ediyordum.
Yoksa her an bir kavga çıkabilir ve pişman olacağım şeyler söyleyebilirdim fakat böyle birşey istemiyordum.
Tam kapıya ulaşmış çıkacakken annemin sesini duydum.
"Derin!"
Evet! Şom ağzım yine beni zor durumda bırakacaktı. Artık her şey için çok geç ne olacaksa olsun dedim içimden ve derin bir nefesten sonra bıkkınlıkla cevap verdim.
"Efendim" sesime yüzünü buruşturdu ve birkaç saniye yüzüme baktıktan sonra "Haber vermeden nereye gidiyorsun küçük hanım sonra merak ediyoruz." Çok iyi oynuyorsun annelik duygun bugün tavan yapmış galiba!
"Söylesene anne, merak ettiğine emin misin. Ben hiç öyle düşünmüyorum da!"
"Haddini aşma Derin! Karşında annen var ve sen şu an şansını zorluyorsun." Dedi.Sesinde ki öfkeyi hissedebilmiştim
"Annem? Ah, doğru ya ara sıra annelik duygusu kabaran ve beni yönetmeye çalışıp, benim kararlarımı kendisi veren annem. Ama ben seni annem olarak göremiyorum, üzgünüm."
Artık deli gibi bağırıyordum belki de aklımda olmayan hiç istemediğim şeyler söyleyecektim, ilk defa canını yakmak istiyordum. Hemen konuşmaya devam ettim.
''Benim hiçbir zaman dertleştiğim bir annem olmadı, hiçbir zaman beraber vakit geçirdiğim bir annem olmadı. Ben hayatı yarım yaşıyorum. Anne sevgisi görmedim ben, anladın mı? Görmedim."
Sesimin kısılacağına artık emindim ama konuşmak istiyordum bu sefer susmayacaktım.
"Ben yoruldum artık sana kendimi sevdirmeye çalışmaktan"
kendimi adeta bir deli gibi hissediyordum.
"Sen benim annem olamazsın! Sen benim annem olmayı haketmiyorsun!"
Yüzüme inen sert darbeyle yüzüm yana savruldu. Ev sessizliğe büründü.Yavaşça elimi yanağıma götürdüm, sızlıyordu. Başımı ağır ağır kaldırdığımda endişeli ve üzgün gözlerle karşılaştım. Kendimi sıkıyordum ağlamamak için. Ağzını açıp konuşmaya başlayacaktı ki elimi havaya kaldırdım, yalanlarını daha fazla dinlemek istemiyordum.
''Sen benim annem olamazsın!"diye tısladım nefretle gözlerinin içine baktım. Odama koştuktan sonra kapıyı kapattığım gibi yere yığıldım. Gücüm kalmamıştı artık. "Bana tokat attı"diye sayıklamaya başladım. Susmuyordum. Birden çığlıklar içinde saçımı dağıtmaya aynı zamanda hıçkırıklarla ağlamaya başladım. Gördüğüm her şeyi kırdım. Sakinleşmeye başladığımda koltuğa oturdum ve perdeleri açıp dışarı izlemeye başladım. Kendimi boşluğun içine düşmüş gibi hissediyordum.
Kapı aniden açıldı "Çık dışarı"diye bağırdım. Onu görmek istemiyordum, görmeye hazir değildim.
"Benim."diye tanıdık sesle arkama döndüm. Rüzgar'a bakarak "Yalnız kalmak istiyorum"dedim sakince.
"Ergenler gibi davranmayı bırak artık."dedi soğuk bir sesle. İşte o an anneme ne kadar çok benzediğini yeni fark ettim.
"Anneme neden bu kadar çok benziyorsun? Neden kimseyi sevmiyorsunuz ya da sizi sevenlere kötü davranıyorsunuz. Onlar bunların hiçbirini haketmiyor" dedim dediği şeyi dikkate almayarak.
"Beni tanımıyorsun tamam mı? Siktiğimin dünyasında kime değer versem bir bir kaybediyorum. Beni sevme ya da değer verme. Ben hakeden biri de değilim zaten. Benim kimsem yoktu bu yaşıma kadar yanımda olan, bana destek veren. Hep yalnızdım. Her başıma gelen ufak şeylerde senin gibi yıkılsaydım şu an bu konumda olamazdım. Biraz güçlü olmaya çalış, yoksa hep kaybedersin."
Sanırım bu onun yaptığı en uzun konuşmaydı. Beni etkiliyordu. Onda ne vardı bilmiyordum ama onu düşünmeden olmuyordu.
Susup karşılıklı birbirimizle bakışırken bir anda konuştu.
"Farkında mısın?" Diye sordu bana bir anda.Anlamayarak bir süre baktım yüzüne ve konuştum.
"Neyin?"
"Beni ne kadar çok etkilediğinin.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şans
Roman pour Adolescents''Burası için fazla küçük değil misin ufaklık?''dedi bana ukala bir tavır sergileyerek bana karşı hala gevşekçe sırıtarak yüzüme bakıyordu. ''Sende pek büyük sayılmazsın,şimdi önümden çekil babamın yanına gitmem lazım.''dedim kenara kaymasını bekl...