1.Bölüm:"Kayıp"

53.5K 93 26
                                    



Hayatımızın yönünü iki şey değiştirebilir;

Sustuklarımız ve vazgeçtiklerimiz.Eğer ki hayatın altın bir tepside bize sunduğu olaylar karşısında bu iki eylemden herhangi birini gerçekleştiriyorsak bilmeliyiz ki hayatımıza yön veren biz değil başkalarıdır.Onların sundukları imkanlar arasında tercih yapmak zorunda bırakılırız başka bir deyişle onların çizdiği yolda ilerleriz.

Ve en kötüsü de bunu bilmemize rağmen baş kaldıramadığımız için kalbimizde oluşan baskınlık hissidir.Bu duruma geldiğimizde düşüncelerimiz kısıtlanmış ve özgürlüğümüz bir kafese kilitlenmiş olur.

Hayatım boyunca bulunduğum her konumda kurallara itaat etmeyen biri oldum.Her seferinde karşıma konulan kurallara karşı koymaya,çizilen sınırları geçmeye ve zincirlerimi kırmaya çalıştım.Haliyle bu da beni kendi kafasına göre hareket eden biri haline getirmişti.Kendi öz babamın koyduğu kuralları bile takmazken okulda sıradan bir öğretmenin koyduğu kuralları takmam benden çok da beklenecek bir şey değildi.

Edebiyat dersini beraber işlediğimiz ya da işlemeye çalıştığımız Muhuse hoca yaklaşık yarım saat önce yanıma gelerek şu sözleri sarf etmişti.

"Hera dikkatini neden derse vermiyorsun? Ayrıca o elindeki şey ne? Eğer telefonsa bu sefer kolay kurtulamayacaksın bilesin."

hemen arkamda duran ve endişeli bakışlarla beni izleyen Almina'ya baktım ardından.Elimdeki şeyin telefon olmadığını gayet iyi biliyordu,fakat onun korktuğu şey çok bambaşka bir şeydi.

"Sınıfta o kadar gevezelik yapan öğrenci varken gözlerinizin sadece beni görmesine bir anlam veremiyorum.Ayrıca elimdeki de telefon değil."

"O halde ne?"

"Bu sizi hiç alakadar etmez."

"Hera! Karşından bir büyüğün ve öğretmenin var.Kelimelerine dikkat et ve o elindeki şey her neyse bana ver."

Sonrasında aramızda geçen konuşma tam anlamıyla böyle olmuştu.Çabuk sinirlenen bir insandım.Kelimeler. Bana göre kelimeler insanların bana yönelttiği en büyük silahtı.Daha sonra Muhuse Hoca elimdeki fotoğrafı kapmış ve evirip çevirerek incelemişti.

"Bu kadın kim?"

Ayağa fırlamıştım.

"Onu hemen bana verin."

"Sana bu kadın kim diye sordum."

"Sizi alakadar etmez.O fotoğrafı hemen bana verin."

"Pekala.Demek söylemiyorsun,o halde bunu sen hak ettin."

Ve gözlerimin içine iğrenç bir ifade ile bakarak fotoğrafı ortadan ikiye ayırmıştı. İşte bu hareket az sonra kopacak olan fırtınanın başlangıcıydı.Sanki gizem-gerilim filmi izliyormuş gibi bizi izleyen sınıf arkadaşlarımı,arkamda tedirginlikle beni izleyen Almina'yı ve daha sonra olacakları düşünmeden Muhuse hocanın yanağına tokadı geçirmiştim.

etrafımdaki herkesin son derece bir şaşkınlık içinde olduğuna emindim.Ben ise büyük bir soğukkanlılıkla parçalara ayrılmış resmi yerden alarak sınıfı terk etmiştim.Daha sonra ise beklediğim gibi kendimi müdürün odasında bulmuş bir ton azar işitmiş,disiplin cezasına çarptırılmıştım.Ayrıca babama bu olayı haber veren bir belge yollamışlardı.

Beni en korkutan şeyin işin babamla ilgili kısmı olduğunu söyleyebilirdim fakat yine de bir yanım bunu umursamıyordu.Haftalardır eve uğramıyordu, geri döndüğünde de her zaman olduğu gibi azarlar,benden nefret ettiğiyle ilgili cümleler sarf eder,etrafı dağıtır ve kendini içkiye vererek sızardı.

ATEŞE TUTSAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin