Medya hakkında bişey söyleyemiyorum...tek söylemek istediğim.. ÖYLE ÖLMEYİZ NÜKLEER BOMBA AT.
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Heyecan.Şu an hissettiğim tek duygu heyecandı.
Dudakları dudaklarıma o kadar yakındı ki... nefesini hissedebiliyordum.
Bir anlık gelen istekle dudaklarına doğru nefesimi üflemiştim. Bu yaptığım kendinden geçmesine sebep olmuş gibiydi.
Açıkçası etkilenmesi beni mutlu etmişti. Kalbim göğüs kafesimi delmek ister gibi atarken, artık kendime engel olamıyordum.Gözlerimi kapattım.
Kafamı sadece bir kaç milim ilerletirsem...
"Bay Zhang içeride misiniz efendim?"
Tam dudaklarımızı birleştirecekken çalan kapıyla irkilmiş ve kendini aniden geriye atmıştı.
Gelen kişi kapıyı çalmaya devam ederken, kapıya her vuruşunda sinir kat sayılarım artıyordu. Burnumdan soluyarak "GİR!" Diye bağırdım. Şu an kızgın bir boğa gibiydim ve bu hem içeri giren kadını hemde Junmyeon'u korkutuyordu.
Ayağı kalkıp "NE VAR?!" Diye bağırınca ikisi de sıçramıştı. Junmyeon her korktuğunda ve sıçradığında dahada çok sinirleniyordum. Amacım onu korkutmak değildi ki?!
"B-böldüğüm için özür d-dilerim efendim fakat Bay Wu ile görüşmeniz bugün, b-bana dün hatırlatmamı söylemiştiniz"
Ah! Doğruya! dün Junmyeon gittikten sonra kafam dağılmıştı ve arkasından bakmaktan hiçbirşeyi dinleyememiştim!
Kadına, "Tamam, çık dışarı" dedikten sonra Junmyeon'a döndüm. Korkmuş ve saf bakışlarla bana bakıyordu.
Bakışlarında kaybolmak istedim.
Fakat ortam zaten tuhaftı, dahada tuhaf olmaması için boğazımı temizledim ve konuşmaya başladım.
"Hazırlan, benimle geliyorsun"
Hızla başını sallamış ve dışarı çıkmıştı.
O çıktıktan sonra arkamdaki masaya yaslandım ve derin bir iç çektim. Çıldırmak üzerdeydim. Hiç tanımadığım bir adamdan delicesine etkileniyordum ve bu beni çıldırtıyordu.
'Sen bana ne yapıyorsun böyle Kim Junmyeon?'
Düşüncelerim başımı ağrıtmaya başladığında kafamı sallayıp bir süreliğine onları uzaklaştırdım. Bir görüşmem vardı ve aklımda şirket olmalıydı, yeni işe aldığım asistanım değil.
Ceketimi alarak odadan çıktım.
Koridorda ilerlerken, herkesin gözünün benim üzerimde olduğunu biliyordum ama umrumda değildi.
Asansöre geldiğimde kenarda beni bekleyen Junmyeon'u gördüm. Takip etmesini söyleyerek asansöre bindim. Kapılar kapanırken yutkunduğunu gördüm.
Benden korkuyor muydu?
Bu düşünce zaten bozuk olan moralimi daha çok bozarken "Korkma" demiştim. Sonra kendimi açıklama gereği duyarak devam ettim.
"Benden korkmana gerek Yok, az önceki sinirim sana değildi, sadece rahatsız edilmekten hoşlanmam"
Düz bir ifadeyle söylememe rağmen bana döndü ve içten olduğu her halinden belli olan hafif bir tebessümle kafa salladı. O tebessümle içim kıpır kıpır olurken, kafama dank eden şeyle şoka girdim.
Ben Zhang Yixing, Asya'nın en büyük şirketinin CEO'su birine açıklama mı yapmıştım? Hemde beni yanlış anlamaması için?! Neler oluyordu böyle?
-------—————--------------——––––------------------——----------------———--------------
Hi! Nabersiniz ökfnfkljf
Evet pisliklik yaptım ljılfjl ama daha 4. Bölümden öpüştüremezdim ya? Fjlnflknvkl olaya Kris'i de dahil ettiğimize göre devam edebiliriz👍 tabiki olmazsa olmaz ufak bir şerefsizlik yapacak yani😏😉Evet bölüm biraz kısaydı farkındayım🙁zaten bu bir geçiş bölümüydü😜 Diğer bölümü uzun tutarak telafi edicem söz💜 lütfen yorum atın😋 ❤Byeeeee~Çok hoşuma gitti şu😍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Smile on my face | layho
Fanfiction"Junmyeon" dedi. Nefesi yüzümü yalıyordu. Kısık sesli bir "Efendim" çıktı ağzımdan. Kalbim varla yok arasında atıyordu ve ben resmen alev alev yanıyordum... ~~~~~~ "Junmyeon" dedim. Yüzlerimizin arasında santimler vardı. Kısık sesle "Efendim" dedi...