Çok acemice farkındayım^-^ ama bunu yazmaktan keyif alıyorum *-*
----------------------------------------------------------------------------------
Wu şirketlerine olan yolculuğumuz sessiz geçmişti. Arabada hiç konuşmamış hatta göz göze bile gelmemiştik. Şirkete vardığımızda Junmyeon'u beklemeden arabadan indim ve tempolu şekilde yürümeye başladım. İçeri girdiğimde bir kadın yanıma geldi."Hoşgeldiniz Bay Zhang, Bay Wu sizi odasında bekliyor efendim, buyrun"
Her zamanki düz ve soğuk ifademle kafamı sallayarak asansörlere ilerledim.
Asansöre bindiğimizde Junmyeon koşarak gelmiş ve kadınla benim arama geçmişti. Açıkçası o kadına 10 santimden daha yakın olması sinirimi bozmuştu. Kendimi tutamayıp kafamı biraz çevirmiştim, çevirmemle birlikte gözüme ilk çarpan şey kadının Jun'a yiyecekmiş gibi bakması olmuştu.
Bu beni iyice çıldırtırken, Junmyeon'u kolundan tutup kendime doğru çektim. Bunu neden yaptığımı bilmiyordum ama kadının bakışları hoşuma gitmemişti ve ona yakın olsun istemiyordum.
Bu yaptığıma şaşırmış olacak ki şaşkın gözlerle masum masum bana bakıyordu.
O kadar tatlı bakıyordu ki..
Ben onun tatlılığını düşünürken kapılar açılmıştı. Az önce hiçbirşey olamamış gibi hızla asansörden inip Kris'in ofisine yürümeye başladım.
Bizimle gelen ve Kris'in asistanı olduğunu tahmin ettiğim kadın, o odaya benden önce ulaşmazsa kovulacakmış gibi koşuyordu. En sonunda kapıya vardığımızda kadın kapıyı tıklattı.
İçerden bir "Girebilirsin" sesi gelince, kadın kapıyı aralayarak içeri girdi. Bende arkasından ilerlerken Junmyeon hala şaşkın şaşkın bana bakıyordu.
"Bay Wu, Bay Zhang geldiler efendim"
"Teşekkürler, bizi yalnız bırak lütfen" (Y/N:Gördün mü xing? Az insan ol-,-)
Kadın hafifçe eğilip çıkarken, Junmyeon kapıdan girmeyi daha yeni akıl edebilmişti. İçeri geçtiğinde içerisi hoşuna gitmiş olacak ki bu seferde saf saf etrafı süzüyordu.
Kris'in konuşmasıyla Junmyeon'u izlemeyi kesmiştim.
"Hoşgeldin Yixing, seni tekrar görmek ne güzel, otursana"
Boş bir ifadeyle "seni de öyle Kris" dedikten sonra karşımda duran siyah deri koltuklara yöneldim fakat Kris'in tekrar konuşmasıyla olduğum yere çakıldım.
"Merhaba Bay..."
"Ah Kim Junmyeon efendim, Bay Zhang'ın asistanıyım"
"Bay Kim tanıştığıma memnun oldum"
"Bende efendim, siz Bay Wu olmalısınız değil mi?"
Kris sexy ve anlamını bildiğim bir gülümsemeyle "Evet, fakat Lütfen bana Kris de" diyince, Junmyeon da utangaç bir gülümseme bırakmıştı. Şok olmuş gibi ikisini izliyordum. Kris az önce benim asistanıma mı yavşamıştı?
"Çok şanslısın Yixing, böyle güzel ve tatlı bir asistana sahipsin"
Kris'in bana dönüp söylediği şeyle sınanıyormuş gibi hissettim. Junmyeon kızarırken, ben içimden saymaya başlamıştım bile.
"İş için buradayız Kris, sen benim asistanımı eleştir diye değil"
İçimdeki büyük Sinirle dişlerimi sıkarak söylediğim şeyle Kris bozulmuş olmasına rağmen göstermemeye çalışıyordu.
Gülümseyerek "Haklısın" dedi ve masasına oturdu. Gözleriyle hala Junmyeon'u süzerken, ben az sonra onun üstüne atlayıp yumruğumu suratına geçirmemek için kendimi zor tutuyordum.
.................
Bir saat olmuştu ve onlar hala iş konuşuyorlardı. İlk günümdü bu yüzden anlamasamda çoğu şeyi not almaya çalışıyordum ama az sonra sıkıntıdan patlayacaktım.
Aklıma takılan şeyle not almayı bırakıp düşünmeye başladım.
'Acaba asansörde neden öyle yaptı?'
'Kıskandı mı? Yok daha neler Junmyeon iyice saçmaladın'
'Adam seni daha iki gündür tanıyor ne kıskanmasından bahsediyorsun?'
Ben kendi kendime düşünürken, Yixing ayağa kalkmıştı. Onun kalkmasıyla bende düşüncelerimi savuşturup ayaklandım.
"Yarın akşamki davete geliyorsun değil mi Yixing?"
Yixing "orada olucam" dedikten sonra yürümeye başlamıştı, ama sonra birşey unutmuş gibi durup arkasını döndü.
Bana gözüyle işaret verince hızlıca yürümeye başlayıp önüne geçtim. Sonunda benim de varolduğumu hatırlayıp beklemişti!
Biz koridorda hızlıca ilerlerken, Yixing resmen gözlerinden ateş saçıyordu ve bu beni ister istemez korkutuyordu.
Asansöre vardığımızda şansımıza(!)hiç beklememize gerek kalmadan binmiştik. Yixing sıfırıncı kata basıp beklemeye başlamıştı, bende olabildiğince ondan uzak durmaya çalışıyordum.
Bu adam beni hem kendine çekiyor hemde korkutuyordu.
Ben dalmış düşünürken, bir anda kolumda hissettiğim elle kendime gelmiştim. Ben daha ne olduğunu anlayamadan dudaklarımda hissettiğim sıcaklıkla gözlerim fal taşı gibi açılmıştı.
Ben şokla beraber kaskatı kesilmişken, Yixing dudaklarımı koparmak istercesine öpüyordu!
-----—-—-----—-–––—————---------------------------------------------——-------------------
Heyyyy^^ gene lanet bir bölüm daha fmkckdkcf
Çok pislik biryerde mi bitirdim acaba? Aman neyse fjmfkfmckdk bu sefer çok uzatmıycam spoi kaçırırım yoksa kfckdclp neyse umarım bölümü beğenmişsinizdir😋 lütfen yorum atın❤❤ herkese iyi gecelerrrr~ bu sırada kontrol etmeden atıyorum bilginize föflödlcYerim ben bunu Benimle yiyecekler var mı?😍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Smile on my face | layho
Fanfiction"Junmyeon" dedi. Nefesi yüzümü yalıyordu. Kısık sesli bir "Efendim" çıktı ağzımdan. Kalbim varla yok arasında atıyordu ve ben resmen alev alev yanıyordum... ~~~~~~ "Junmyeon" dedim. Yüzlerimizin arasında santimler vardı. Kısık sesle "Efendim" dedi...