Dün neredeyse hiç uyumamamın yanı sıra sabah da geç kalkmıştım ve sonuş olarak şu an uçarcasına merdivenlerden iniyordum. Ayrıca Flash'ın beni kıskanacağına yüzde yüz emindim çünkü resmen ışınlanıyordum.
7'de şirkette olmam gerekirken, ben 7:30 olmasına rağmen hala evdeydim ve tanrım! Yixing beni öldürecekti!
Sehun evde kopardığım patırtıya uyanmış, ben ordan oraya koşturup eşyalarımı ararken, sakin olmamı zırvalayıp duruyordu.
"Hyung sakin ol alt üstü yarım saat geç kaldın"
"Sehun! Ağzından ne çıktığının farkında mısın?! Yarım sa-"
Yüksek sesle ve endişeli bir şekilde başladığım cümle gelen telefon sesiyle acımasızca kesilmişti. Ayrıca mesajın da kimden geldiğini tahmin etmek zor değildi 'Yixing'. Ben Yixing'in hakaret dolu ve hatta kovulduğumu söyleyen mesajlarını beklerken hiçte tahmin ettiğim gibi olmamıştı.
Kuzu görünümlü öküz: İşe geç gel.
Tavşancık: Ne?
Kuzu görünümlü öküz: Junmyeon anlama kıtlığın mı var? Geç gel!
Tavşancık: Ama neden efendim?
Kuzu görünümlü öküz: Söylediğim herhangi bir şeyi sorgulama hakkına sahip değilsin. Geç gel.
Tavşancık: Peki efendim.
Yaptığımız tuhaf mesajlaşmada Yixing işe geç gelmemi söylemişti ve daha dün erken gelmemi söylerken sabah nE değişmişti gerçekten merak ediyordum açıkçası.
Ve sanırım birazda kalbim kırılmıştı.
Yüzüm hafifçe düşerken Sehun'un soran gözlerle bana baktığını görebiliyordum. Yavaşça telefonu koltuğa bırakıp mutfağa girdim. Kendime bir bardak kahve koymuş ve salona geri dönmüştüm. Sehun hala ayakta ne olduğunu anlamaya çalışırken, merakını dindirmek adına düz bir ifadeyle konuşmaya başladım.
"Az önce Yixing mesaj attı, geç gelmemi söyledi"
Sesimdeki kırgınlık her bir kelimede dahada belli olurken, Sehun yanıma oturmuş ve televizyonu açmıştı.
"O zaman bunu birlikte geçirdiğimiz nadir zamanlardan sayalım ve güzel bir kahvaltı yapalım!"
"Aç değilim Sehun sana afiyet olsun"
Resmen yüzümden düşen bin parçaydı. Ben onu bu kadar görmek isterken gerçekten onun umrunda değil miydim?
"Hyung saçmalama belki bir işi vardır yada senin daha fazla dinlenmeni istiyordur?"
Sehun neden mutsuz olduğumu kısa zamanda anlamış bir şekilde imalı imalı konuşup koluma vurduğunda neşem hafifte olsa yerine gelmişti. 'Sonuçta beni öpmüştü değil mi? Az da olsa bana değer veriyor ve düşünüyor olmalı sadece bunu kişiliğinden dolayı daha sert şekilde gösteriyor' diye düşünmüştüm ve gülümseyerek kafa sallamıştım. Bir kez daha Sehun'a inanmıştım.
Yada inanmak istemiştim.
Mutlu olduğumu gören Sehun, ellerimden tutmuş ve beni ayağa kaldırmıştı. Hafifçe dans ederek geri geri gidiyor ve mutfağın içine girmeye çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Smile on my face | layho
Fanfiction"Junmyeon" dedi. Nefesi yüzümü yalıyordu. Kısık sesli bir "Efendim" çıktı ağzımdan. Kalbim varla yok arasında atıyordu ve ben resmen alev alev yanıyordum... ~~~~~~ "Junmyeon" dedim. Yüzlerimizin arasında santimler vardı. Kısık sesle "Efendim" dedi...