Annemi kaybedeli 1 ay olmuştu.Cinayete kurban gittiği için cenazesi yarın yapılacaktı.Kaldırabilir miydim ? Bilmiyorum.Babam gittikten sonra bize hep kol kanat germiş olan o kadın şuan buz gibi morgda bir demir parçası üzerinde uzanıyordu.Rahat değilsin değil mi anne ? Seni çok özledim keşke bir kez görebilsem diye içimden geçirirken bir gölge geçti yanımdan.'Travis,Lana teyze sen misin ?' Neyse abartılacak bir olay yoktu.
Acım hafifledikten sonra ilk düşündüğüm şey annemi kimin ve neden öldürdüğü oldu.Kimseyle bir sorunu yoktu.İş yeri arkadaşlarından Oliva'yı aradım.Annem 36 yaşındaydı Olivia ise 20 ben 17 yaşında olduğum için ona abla deme gereksinimi duymuyordum.Annemle aralarında baya yaş farkı olmasına rağmen baya iyi anlaşıyorlardı.Bazen ben bile kıskanıyordum arkadaşlıklarını.Annem öldüğünde ilk yardıma gelen Lana teyze dışında Oliva olmuştu tabi bizim çocuklarıda unutmamak gerek.Telefon çaldı fakat Olivia meşgule atmıştı.Paranoyak kafam onunda başına bir şey mi geldi düşüncesiyle yankılanırken.10 dk sonra beni aradı :
-Alo,Alycia nasılsın ?
-Iyiyim Olivia,sen nasılsın
-Bende iyiyim canım,kusura bakma işim vardı meşgule atmak zorunda kaldım.
-Sorun değil Olivia.
-Neden aramıştın beni tatlım ?
-Annemin ölümü üzerinde birinden şüphelendiğim biri var mı ? İş yerinden veya günlük hayatında bir fikrin var mı ?
-Bilmiyorum ki canım.Annen herkes ile çok güzel geçinirdi.Onu birinin öldüreceği aklımın ucundan bile geçmezdi....
-Peki Olivia teşekkür ederim kendine iyi bak !
-Sende tatlım.
Evet düşündüğüm gibi Annemi kim niye öldürsündü elde var sıfır derken yine o gölge arkamda belirdi.Tam döndüm ve yine kayboldu.Sanırım delirmeye başlamıştım derken annemin gölgesi karşımda belirdi....
Karşımda annem olduğuna yemin edebilirdim.Fakat sonra kayboldu neydi bu ? Halüsülasyon falan mı görüyordum ? Sakinleştirici alıp uyamayı denedim fakat gölge yine karşımda belirdi.Kendimi tokatladım fakat karşımdaydı ve bana fısıldıyordu :
-Alycia ,Alycia burdayım beni görebiliyor musun ?
-Anne,anneee sen misin ?
Ona tam dokunacakken görüntü sanki kumdan kale gibi dokunur dokunmaz yok oldu.Annem gitmişti.Ağlayarak yalvarıyordum :
-Anne eğer sen isen lütfen geri dön ! O sırada kapı vuruldu.Matthew kapıda gözleriyle moralimi ölçer bakışlarla beni süzüyordu.Acaba ona anlatmalı mıydım ?
Peki ya gördüklerim bir hayal ise ne olacaktı ? Kafayı yediğimi düşünecekti.En iyisi söylememekti 'Bir şey mi oldu Matthew ?'-Iyi misin diye bakmaya gelmiştim.
-Tamam gördüğün üzere iyiyim gidebilirsin.
-Alycia neler oluyor ? Beni içeriye almayacak mısın ?
-Matthew bunun şuan hiç sırası değil lütfen.
-Peki,Alycia.... diyerek uzaklaştı.Kendimi yanlış yapmış gibi hissediyordum ama annemin benimle iletişim kurduğundan emin olmalıydım ki içimden bir seste bunu yalnız yapmamı söylüyordu.Anne ? Burada mısın ?
-Yarın burada olmayacağım yarın ki görevini tamamla Alycia,dedi, bir ses.Çok kısıktı fakat anlaşılabilirdi.Annemin sesiydi bu.Ve yarın ki görevden kastı neydi ? Bir dakika yarın onun cenazesi vardı.Ama bunun görev ve onu göremememle ne ilgisi vardı ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güçler Ülkesi
Fantasi4 genç..... Nereden geldiğini ve nasıl kullanacaklarını bilmedikleri,birbirinden farklı özel güce sahiptirler.....Ve normal bir hayat sürerlerken hayatlarındaki dengenin altüst olduğu,gerçekler ve yalanların ortaya çıktığı bir zamana ortak olacağız...