Çatalhöyük kentinin çocukları neşe içinde cıvıldaşıyordu. Oyunlar oynuyorlardı. Birbirilerinin sırtına binip şakalaşıyorlardı. Oğlan çocukların oyunu sertti. Onların doğalarında bu vardı. Babaları avlanıyor, onlar ağaç çubuklarını mızrakmış gibi birbirilerine batırmaya çalışıyorlardı. Babaları avda kement atıyor, onlar da kendi yaptıkları kementleri birbirilerine atıyor, Geyiklerin kavgalarını örnek alıp, iki çocuk uzaklaşıp sonra birbirilerine doğru koşarak, göğüslerini çarpıştırıyorlardı.
Kız çocuklar ise ağaç sarmaşığından yaptıkları uzun iple ip atlama oyunu oynuyor, daha küçük kız çocukları ise küçük taşlar ile evinlerinde kullandıkları eşyaları taklit edip evcilik oynuyorlardı.
Kışın soğuğunda evlerinin önünde oynayan çocukların neşesine diyecek yoktu. Oğlan çocuklardan biri uzaklara doğru dikkat kesildi. Ardından arkadaşlarına "Bakın uzaklardan duman görünüyor." Dedi. Çocuklar uzaklardaki dumana baktı.
Menda "Bence bu bir yangın." Deyip hemen evine koştu. Ağaç merdivenlerini hızla tırmandı. Damdan içeri girdi.
"Baba biz uzaklardan duman gördük. Gel bir bak." Dedi
Baba oğul dama çıktı. Abraka elini alnına götürüp uzakları süzdü. "Bu duman işaretleşme dumanı değil. Ormanda yangın çıkmış olmalı."
Diğer çocuklarda boş durmadı ailelerine haber verdiler. Onlarda kendi damlarına çıkıp uzakları seyre koyuldular.
Kent ağaçların uzağında, açık alanda olduğu için yangının gelip evlere zarar vermesi mümkün değildi. Dumanların görüntüsü öğlen başlamış akşama kadar sürmüştü. Akşam olunca duman yerini ateşlerin ışığı almıştı. Kent halkı ateşlerin ışığını büyük korku içinde seyre koyuldu. Alevler gök yüzüne doğru yükselişe geçmişti adeta.
Abraka yerinden hiç ayrılmamıştı. Diğerleri gibi merak ve korku içindeydi. Gün boyu ve akşam kentin önünden yangından kaçan hayvan sürülerini gördü. Bir grup aslan sürüsü göründü. Kentin önünde pusuya yattılar. Yangından kaçan hayvanları avlamaya çalıştılar. Aslanlar kargaşa da iki geyik avladı. Birini yemeye koyuldular. Karınları doyunca diğer avın başında beklediler.
Abraka aslanların bekleyişine canı sıkıldı. Onları uzaklaştırmalıydı. Bunu tek başına yapamazdı. Kendi damından diğer avcılara seslendi. "Hey mızraklarınızı alın ve aslanları buradan uzaklaştıralım."
Aslanları o avcılarda görüyordu.. Abraka'nın teşviki ile aslanları seyretmeyi bırakıp ellerinde mızraklarla damdan aşağıya indiler. Korkusuz ve cesaretliydiler. Çünkü ellerinde mızraklar vardı. Avcılar bir aradaydı. Birbirilerinden ayrılmayı asla düşünmüyorlardı. Bu tehlikeliydi. Değilse aslanların saldırısına açık hale gelirlerdi.
Yaklaştıklarında "Ho ho ho." Diye mızraklarını aslanlara doğru uzattılar. Aslanlar kükrüyor, mızrakları pençeleri ile savuşturuyordu. Onları diğer geyikten uzaklaştırdıklarında Abraka Bir kaçınız geyiği alın, benim damıma çıkartın." Dedi. Dört avcı geyiği aldılar sürüdüler. Dama çıkardılar. Aslanlar avlarını istiyordu. Daha da saldırgan oldular. Mızraklara direnmeye çalışıyorlardı. Avcılar ne yapsalar onları korkutamıyordu.
Abraka "Beraberce yavaş yavaş geriye çekiliyoruz. Hepiniz benim dama çıkacaksınız." Diye bağırdı. Öne atılan bir aslana hızla mızrağını saplayıp çekti. Aslan bir müddet saldırdı. Sonra yalpalamaya başladı. Avcılar geri geri giderek Abraka'nın evinin önüne geldiler. Merdiveni teker teker kullanıp dama çıktılar.
En son merdivene Abraka adımını atmıştı ki aslanlardan biri pençesini savurup merdiveni yıktı. Abraka mızrağı ile tek başına savunmaya geçti. Merdiveni dikip dama çıkamazdı. Şu an mücadele halindeydi. Hemen yandaki kardeşi Akilan'ın evine yöneldi. Damda onu izleyen Cenbali bir merdiven uzattı. Akilan acele ile merdiveni kullanıp dama çıktı.