bölüm 9: eğer gerçekse...

113 11 2
                                    

slm gençlerrr yine yeni bir bölümle sizinleyim... ilk bölümleri okuyan çok olduğu halde bu, son bölümleri okuyan neden bu kadar az??? bu konuda çok üzgünüm gerçekten... arkadaşlar bu bölümü 30 kişi okumadan yeni bölüm yayınlamayı düşünmüyorum.... neyse yeni bölüm gelsin...

 Aniden bir ses konuşmaya başladı: “Demek uyandın.”sesi duyunca etrafına pür dikkatle baktı Aura. “Kimsin?”  “ Ben Zelos. Senin bundan sonraki nioben.” “Fakat ben, ölmemiş miydim?” diye sesli bir şekilde düşündü Aura. “Hayır, henüz değil.” Dedi niobesi olduğunu iddia eden ses. Kafasını Aura ya doğru çevirdi. Aura: “ Ama ben uçurumdan düşüyordum, sen nasıl oldu da!..” “Sen düşmeden önce hissetmiştim ben. Uçurumdan aşağı hızla uçtum ve seni baygın halde yere çakılmaktan son anda kurtardım. Bu arada ismini hala bilmiyorum.” “İsmim Aura. Beni kurtardığın için çok teşekkür ederim. Eğer sen beni kurtaramamış olsaydın, verdiğim sözü tutamayacaktım.” Zelos meraklandı: “Ne sözü bu?” “İlk önce büyülü çölü geçtik mi onu söyle, sana daha sonra anlatırım. Şu an yerine getirmem gereken bir görevim var.” “Şu an Büyülü Çöl ün üzerindeyiz. Ancak aşağı inerken bana durumu mutlaka anlat. Bu iniş ikimiz için de tehlike teşkil ediyor olabilir.” Diyen Zelos un aldığı cevap, “Tamam!” oldu. Ve iniş yaparken hikayeyi özet bir şekilde anlattı ve birkaç arkadaşının yaşıyor olduğu ihtimalini de eklemeyi unutmadı. Birkaç dakika sonra çölün hararetli kumlarına hafif bir iniş yaptılar. Aura derhal Zelos un sırtından indi. Niobesine sarıldı, öptü. Tekrar teşekkürlerini sıraladıktan sonra birlikte güneşin batmakta olduğu, çölün yavaşça serinleyen kumlarında yürümeye başladılar. Çok geçmeden ufukta kocaman, ölü bir yaratık göründü. Aura yı aniden ter bastı. Zira bu yaratığın Anatarete olduğunu gayet iyi biliyordu. Yaklaştı, yaklaştı. Sonunda Anatarete nin yanına ulaştı. Arkadaşını bırakmış olduğu yöne doğru ağır adımlarla yürüdü. Ancak, o da ne?  Canavarın altında, yeller esiyordu. Yoksa, Arion ölmemiş miydi? Aura nın kalbinde minicik de olsa bir parça umut yeşermeye başlamıştı. Umut dolu gözlerle niobesine döndü. Annesi her yaşanan kötü olayın mutlaka iyi bir olayın habercisi olduğunu söylerdi. Demek bu doğruydu. Aniden yüzünde yanan umut güneşi, yerini gece gibi bir karanlığa bıraktı. Niobesine atladı ve “lütfen gidelim!” dedi. Zira şu ana dek aklının ucundan dahi geçmemiş bir ihtimal gelmişti aklına: “Ya onu çöldeki yaratıklar yediyse? Pekala onu yiyebilirler.”dedi gözlerinde biriken yaşlar adeta bir inci tanesi gibi yanaklarından aşağı doğru yuvarlanırken. Niobesi cevap dahi veremedi. Çünkü böyle bir ihtimal gerçekten vardı. Ve bu güçlü ihtimale Aura yı hazırlamalıydı. Ardından Aura yı alıp hızla yukarıdaki sonsuz maviliğe doğru havalandı. Aura, bir süre Zelos un sırtında uyuya kaldı. Ruhu da bedeni de oldukça yorgundu. Ne kadar uyuduğunu bilmiyordu. Ama uykudan uyanmıştı. Yada öyle olduğunu sanıyordu. Etrafına baktı, “Olamaz yine rüyadayım” dedi. Ve başını tekrar Zelos un üzerine adeta bıraktı. Arion, Syrena, Adonis ve Albunea tam yanında niobeleri ile birlikteydiler işte. “Ne o, bayan dayanıklı? Bir zamanlar ki en iyi arkadaşlarını çıkaramadın mı?” diye şakayla karışık soran Adonis idi. Hayır, bu bir rüya değildi. “Bunu anlamanın tek bir yolu var.” Dedi Aura ve yaklaşık 3000 fit yükseklikten kendini boşluğa bıraktı. Nede olsa eğer ölmezse rüyadan uyanacaktı, eğer gerçekse de kaybedecek neyi vardı ki?

arkadaşlar son bölüm nasıldı beğendiniz mi?? lütfen yorum yazın arkadaşlar öyle sadece okumayla olmaz. lütfen düşüncelerinizi belirtin. hem bir yorum yazmak ne kadar zor olabilir ki??? lütfen yorum ve oylarınızı eksik etmeyin. az önce dediğim gibi en az 30 kişi okumadan yeni bölüm yayınlamıycam. neyse, lovelarımla....

macera yoluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin