Kapıyı ayağımla hunharca tekmeliyordum. Yoongiden hesap sormak için hemen yurda gelmiştim. Araç ben şirketteysen onları getirmişti.
"YOONGİ! SEN NE BOK YİYORSUN?!"
Kapı sonuna kadar açıldığında açan kişiye bakmadan salonun ortasına kadar ilerledim. Koltuklarda uzanmış Min Yoongi hiç de oralı olmamış gibi uyuyordu. Üzerindeki montun çeplerini açtım.
"OH, ŞUNA BAKIN. SİGARA!"
Elime gelen sigara paketini yere fırlatırken Yoongi uyanmıştı.
"Napıyorsun sen?!"
Beni bileğimden tutup geriye doğru ittirmişti.
"Asıl sen ne yapıyorsun lan? Magazindesin, üstelik bu sefer hayırsever olarak değil, alkolik olarak!"
Yattığı koltuktan kalkıp önüme geçti.
"Bana. Bağırmayı. Kes."
Bu adam beni çıldırtmak istiyordu herhalde.
"SENDE BANA BİR AÇIKLAMA YAP O ZAMAN!"
Omuzlarımdan itmesiyle sırtımı duvara çarpmıştım. Acıdan gözlerimi sımsıkı kaparken nefesini dibimde hissettim.
"Ben yıllardır böyleyim. İçmeye de devam edeceğim. Bang PD bir şekilde susturur onları."
Arkasını dönüp yerine gidiyordu şimdide. Konu kapandı mı demek istiyordu? Hayır, bence kapanmamıştı ve kapanmayacaktı da.
"Hah, içmeyeceksin."
"Anlayamadım?"
Üzerime doğru kararmış gözleri ile yürürken korkmalıydım ama aptal cesaretim ağır bastı.
"Bir daha alkol de sigara da içmeyeceksin!"
Kaldırdığı sağ eli ile tokat atacağını anlamıştım. İşte bu beni korkuturdu. Aramıza geçen birinin Yoongi'nin kolunu hala havada iken tutmasıyla rahatladım. SeokJindi.
"Yoongi, sakin ol. O da senin iyiliğini istiyor. Aynı bizim gibi."
Yoongi bileğini ondan kurtardı. Küfür ede ede dışarı çıktı. Kapıyı çarpmasıyla yerimde sıçramıştım.
"Noona, iyisin değil mi?"
Omuzlarımdan tutup göz teması için eğilen Taehyunga başımı sallayıp Yoongi'nin peşinden koşturdum.
"Noona bırak biz gideriz. Daha fazla tartışmayın."
"Benim işim bu. Kimse bu saatte dışarı çıkmasın."