2.Bölüm - Hayat Bulmuş Yunan Heykeli

86 11 1
                                    

Yaklaşık 5 dakikadır, merdivenlerden inip yanımdan geçerek giden çocuğun arkasından bakıyorum. Bir iç geçiriş ile bavulumu peşimden sürükleyerek apartmana giriyorum. Asansöre binip 3'e basıyorum. Asansörden indikten sonra sol taraftaki dairede bir tuhaflık fark ediyorum. Soldaki daireye dönmemle yaklaşık 3 aydır boş olan dairenin kapısına paspas konulduğunu görüyorum. Demek ben uzatmalı sömestır tatilimi yaparken birileri komşumuz olmaya hak kazanmış.

Daha fazla dayanamayacağımı hissedip sağ tarafıma hızlı bir dönüş yaparak zile basıyorum. Evet anahtarım var ama evinizin kapısını sevdiğiniz insanların açması gibisi yok.

Zile bastıktan 10 saniye sonra kapı Zeynep tarafından açılıyor. Sanki 5 yıldır görüşmüyormuşuz gibi sarılıyoruz birbirimize. Birbirimize o kadar sıkı sarılmışız ki ayrıldığımızda ikimizde kollarımız ovuşturuyoruz. Ardından göz göze gelip koca birer kahkaha patlatıyoruz. O an içerden, yeni uyandığı her halinden belli olan ve anlamayan gözlerle bize bakan Aslı geliyor. Ve şoku atlattığı ilk anda o da tıpkı Zeynep gibi sıkı sıkı sarılıyor bana. Ardından Zeynep'in özenle hazırladığı kahvaltı sofrasına geçiyoruz.

"Dün 'Uçağım sabah 7:30'da' dediğinde şaka yapıyorsun sanmıştım." diyor Aslı çayları doldururken.

"Neden ki?"

"Kızım sen sabah erken kalkmazsın ki."

"İşim olduğunda kalktığımı çok iyi biliyorsun."

"O da doğru ya" diyerek bir öpücük yolluyor bana. Bende ona bir öpücük yollayıp Antalyadayken aklımın burda kalmasına sebep olan şeyi soruyorum "Ee neler yaptınız ben yokken?"

"Her gün gezdik, çok güzel yeni mekanlar keşfettik, ardından-" Aslı kendini kaptırmış beni kıskandıracak ne varsa sıralarken Zeynep sözünü kesiyor "Saçmalama Aslı. Sen ona bakma Ece, hep evdeydik. Evden işe, işten eve. Haftasonları da en fazla Üsküdar'a gittik. Sensiz tadı yoktu zaten."

"Canımsın sen benim." diyerek kalkıp tekrar sarılıyorum Zeynep'e. Amacının beni kıskandırmak olduğunu bildiğim Aslı'ya da dil çıkarıyorum tabii ki. "Biraz Zeynep'ten örnek al oduncuğum."

"Sen çok biliyorsun 'Bayan çok bilmiş'."

"Eee adı üzerinde 'çok bilmiş'." dememle hiç bitmemesini istediğim kahkahalarımız dolduruyor mutfağımızı.

Aslı'nın bu hayatta en çok haz aldığı şey beni gıcık etmek. Beni gıcık ettiğinde yüzümde oluşan ifade çok hoşuna gidiyormuş. Nasıl bir manyakla arkadaşım siz hesap edin.

***

Kahvaltımız bittikten sonra elimizde keyif çaylarımızla en sevdiğimiz odaya, oturma odasına geçiyoruz. Herkes L koltuğun en sevdiği köşesine kuruluyor hemen. Antalya'da neler yaptığımı, Annemin bol selamlarını, onları ve İstanbul'u ne kadar özlediğimi anlatıyorum neşeyle. Sonra birden aklıma sabah gördüğüm çocuk geliyor.

"Kızlar!!!"

Heyecanlı tepkimden Aslı olayı hemen çözüyor ve Zeynep'e dönüp "Bakalım bu sefer nasıl biri?" diyor.

Onu duymazdan gelerek Zeynep'e dönüyorum ve onun da "Kaslı olduğu kesin." demesiyle bu kez dayanamayıp gülüyorum. Zeynep'în bunu bilmesi hiç şaşırtmıyor beni. Nede olsa ilk defa olmuyor bu...

***Flashback***

"Şu masa güzel hadi oraya geçelim." Gösterdiğim masaya doğru ilerleyip oturuyoruz ve garsonun getirdiği menüyü incelemeye başlıyoruz. Siparişlerimizi verdikten sonra içeri girdiğimde dikkatimi çeken çocuğun nerde oturduğunu görmek için şöyle bir etrafa göz atıyorum. Çocuğa çaktırmadan bakış attıktan sonra az önce konuştuğumuz bir konu hakkında bir şey sormak için kızlara dönüyorum. Ve o anda Zeynep konuşmaya başlıyor;

"Elindeki telefonla sürekli mesajlaşıyor ve sürekli kolundaki saatine bakıyor. Ayrıca senin görüş açında olmayan sandalyede bir demet çiçek var. Muhtemelen sevgilisine sürpriz yapıcak. Yani sevgilisi var."

Aslıyla anlamayan gözlerle Zeynep'e bakıyoruz. Gözlerini benden ayırıp az önce çaktırmadan baktığım çocuğu işaret ediyor.

"Oha nasıl anladın? Ben çaktırmadan bakmıştım, baktığımı mı gördün?"

"Hayır tabii ki. Sadece çocuğun kaslarını gördüm."

Ben yarı sırıtarak şok olmuş bir ifadeyle Zeynep'e bakarken Aslı ne olduğunu anlamaya çalışıyor. "Biriniz bana hemen ne olduğunu anlatsın!"

Ve o anda istemedende olsa herkesin bize bakmasını sağlayacak şekilde kahkaha atıyoruz Zeyneple.

***Flasback Son***

"Tamam... Sabah taksiden indim ve karşımda bir.. Bir... Allahım tarif edemiyorum. Erkek desem, o erkekse diğerleri ne? Manken desem çocuğa ayıp olur. Sanırım hayat bulmuş bir Yunan heykeliydi." Ben zihnimde o anları tekrar yaşayarak çocuğu anlatırken Zeynep bu seferde benim sözümü kesiyor;

"Aslı bu Kerem'i görmüş." Kerem mi?

"Hey durun 1 saniye, Kerem de kim?"

Aslı koca bir kahkaha attıktan sonra bana göz kırpıp cevap veriyor;

"Karşı komşumuz tatlım."

Kapı KomşumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin