"Karşı komşumuz tatlım."
Aslının sözleri beynimde yankılanırken birden kahkaha atmaya başlıyorum. Karşı komşuymuş. Bu kız çok yaratıcı.
"Ahahahahaha, çok komiksin Aslı ya."
Kahkahalarımın arasında söylediğim şeyden sonra ikisi de bana boş boş bakıyorlar. Bir anda kahkahalarım kesiliyor ve şok olmuş bir ifadeyle onlara bakıyorum "Şaka yapıyorsunuz değil mi?""
Zeynep gözlerini devirip alaycı bir ifadeyle "Şaka yapar gibi bir halimiz var mı Ece?" diyor.
Suratımı asıp "Yok." diyorum. Ve bu kez katıla katıla gülmeye başlayan Aslı oluyor.
"Zeynep bu kız çok salak! Bilseydim böyle pat diye söylemezdim."
Sağımda duran yastığı kaptığım gibi Aslı'ya fırlatıyorum "Kapa çeneni Aslı!" Ancak Aslı suratına inen yastıkla daha da çok gülmeye başlıyor. Aslı'nın kahkahalarını duymazdan gelip hemen sorularımı sormaya başlıyorum
"Kim bu çocuk? Ne zaman taşındı? Siz nasıl tanıştınız? Kaç yaşında? Ne iş yapıyo? Evli mi, bekar mı, yalnız mı, sevgilisi var mı? Bildiğiniz her şeyi hemen anlatın!"
Zeynep fazla soru sorduğumu belli etmek istercesine derin bir nefes alıp veriyor ve sorularımı bir bir cevaplamaya başlıyor "İsmi Kerem. Sen gittikten 2 hafta sonra taşındı. Sömestır tatilini fırsat bilerek boya-badana yaptırdı. Bizde o sırada tanıştık. Yardım edebileceğimizi, isterse yemek falan yapabileceğimizi söyledik. Kibar çocuk, çok teşekkür etti ama her şeyi hallettiğini söyledi. Yaşını sormadık. İç mimarmış. O yüzden her işle kendisi ilgilendi zaten. Bekar ama sevgilisi var mı bilmiyoruz. Ailesi İstanbul'da yaşıyormuş ama ayrı oturuyorlar. Imm sanırım bu kadar."
Vaay demek iç mimar. Bende üniversite tercihlerimde iç mimarlığı yazmıştım. Zaten üniversiteye giderken boş zamanlarımda çizim kurslarına da gitmiştim. Bu da bir nevi ortak yön sayılır.
"Ece neden sırıtıyorsun?" Aslı'nın sesiyle düşüncelerim bölünüyor. Nasıl yani sırıtıyor muyum ben?
"Sırıtmıyorum!" diye cevaplıyorum Aslı'yı hemen. Tabii ki gözlerini devirip inanamıyormuşçasına kafasını iki yana sallıyor ve cevabı yapıştırıyor
"Git bir aynaya bak da gel canım." Aslı'nın gayet kendinden emin bakışlarından sonra pes ediyorum
"Off uğraşma benimle Aslı."
"Ece biz senin bu erkeklere olan zaafını ne yapıcaz?" Aslı'nın alayla yüzüme bakarak söylediği şeyden sonra gözlerimi kocaman açarak şok içerisinde ona bakıyorum
"Saçmalama, erkeklere zaafım yok Aslı. Sadece kaslı olan erkeklere var. Ayrıca bana her önüne gelenle çıkan kız muamelesi yapma. En son ilişkim lise 11. sınıftaydı hatırlatırım. Ondan da üniversite 1. sınıfın sonunda ayrılmıştım." Ayrılamasına ayrılmıştım ama 1 yılda acısını çekmiştim tabii.
"Ay evet, tanıştırmıştın beni de. Aman tipsizdi o zaten." diyerek yüzünü buruşturuyor Aslı.
"Ahh tanıyamadın mı beni kaç senedir. İş ciddiye bindimi tipine değil içine bakarım tatlım ben."
Zeynep Selim'i, yani eski sevgilimi hiç sevmediği için konuya yorum dahi yapmıyor ancak son söylediğim şey karşısında da sessiz kalamıyor "Ece haklı, hatırlarsan üniversite son sınıfta yakışıklı ama kendini beğenmiş bir çocuğu reddetmişti. Hemde çocuk kaslıydı."