1*

1.1K 65 33
                                    

"Kaybınız için üzgün olduğumu belirtmek isterim Bayan Granger. Şuan bu durumda bunları konuşmak ne kadar doğru bilmiyorum ama.." Karşısındaki orta yaşlı, gözlüklü ve bir hayli bakımlı olan adamın gözlerinin içine baktı genç kız. Devam etmesini bekliyor gibiydi.

" Bay Granger ölmeden önce yüklü bir miktarda borç bırakıp gitti. Ve bu borcu sizin ödemeniz imkansız gibi görünüyor. Bay Granger'ın sahip olduğu her şey satılığa çıkarıldı."

"Ne yani. Evi de mi satıyorsunuz.?" dedi Madam Merinda kocaman olmuş gözleriyle.

Yaşlı adam umutsuzca başını salladı ve tekrar genç kıza döndü. "Babanız size bu mektubu ve yanında da bu kitabı bıraktı efendim." Adamın elindeki parşömene ve bir hayli eski olan kitaba baktı. Hayır. Ağlamamalıydı. Gözlerinin dolmasını anında engelleyip boğazını temizledi ve sabahtan beridir barındırdığı sükunetini koruyarak adamın uzattıklarını aldı. Mektubu yavaş hareketlerle açtı. Sanki anında yırtılacakmış gibisinden narin bir şekilde tutuyordu.

Sevgili Kızım,

Bu mektubu okuduğunda muhtemelen ben hayatta olmuyor olacağım. Seni çok sevdiğimi bilmeni isterim. Ve hala da seveceğimi... Annen gittikten sonra ikimizde çok zor zamanlar geçirdik. Zamanla borca girdim. Elimde avucumda ne varsa her şeyimi ortaya koydum. Sadece senin için. Sen rahat et diye.

Elimde kalan sadece bir kitap vardı. O kitaba gözün gibi bak kızım. O kitap sana benden kalan en önemli şey.

Londra'da durmamalısın. Moonacre'a, amcan William'ın yanına yerleşmeni istiyorum. Benden sonra sana sahip çıkacağına eminim.

Mektubumu burada sonlandırmak zorundayım. Borçlarımdan dolayı kapıma dayanan alacaklılar peşimde biliyorum. Bunu sana söyleyemedim. Çünkü senin bu gencecik yaşında benimle uğraşmanı, kendini harap etmeni istemedim. Bunu bil.

Benden sonra kendine çok iyi bakacağına ve arkamdan yas tutmayacağına söz verdiğini umuyorum.

Seni hep sevecek olan baban...

Az önceki sükunetini bozup artık hıçkırarak ağlamaya başladı genç kız. Mektubu kalbine bastırmış iç çeke çeke ağlıyordu. Küçüklüğünden beri ona hep göz kulak olan dadısı Madam Merinda genç kıza destek olmak adına kolunu okşuyordu. Karşısındaki adamın elinde tuttuğu kitabı alarak bir şey söylemeden çıkıp gitti odadan. Derin bir nefes alıp hızla kendi odasına girdi.

Yatağına oturup biraz sakinleşince elindeki kitaba baktı. "Moonacre Vadisi'nin Eski Günlükleri". Üzerinde dolunay kabartması olan kapağı okşadı narince. Sakince ilk sayfayı çevirip okumaya başladı.

Kusursuz bir zamanda, yüzlerce yıl önce, eski büyünün Moonacre Vadisi'ni sardığı zamanlarda genç bir kadın vardı yüzü yıldızlar kadar parlak ve kalbi ayışığı kadar saf.

Öylesine cesur ve iyi kalpliydi ki, tabiat onu kendi kızı gibi severdi. Kader bu ya bir gece ay, onu vadisinin büyüsünü değiştirebilecek olağanüstü bir yetenekle kutsadı. Sonsuza dek.

Ay incileriyle.

O günden sonra onun adı Ay Prensesi olarak anıldı.

İki köklü aile vadide uyum içinde yaşıyordu. Doğanın cömertliğini paylaşıyorlardı. Malfoy ailesinin kızı Ay Prensesi aşıktı ve evlenecekti Sir Thomas Granger'la.

Kapısının tıklanmasıyla kitabı anında kapattı ve dışarıdaki kişinin içeri girmesini söyledi. Madam Merinda şefkatli gözlerle ona bakıyordu. Genç kız gülümseyip ikinci annesine yer açtı yataktan. Yaşlı kadın oturup genç kızın elini okşadı.

✓ Ay Prensesi | DramioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin