Ne zaman kapımın eşiğinden içeri adım atsam,serseme dönüyorum
Çünkü bu benim rahat bölgemin sınırı
Kirli kalbimin işe yaramaz duyguları,tozla kaplanmış durumda..
Eğer buradan çıkarsam,dışarısı benim için ölüm
Çünkü bilindik üzüntülerden çok,bilinmedik mutluluklardan nefret ettim,adımlarımı daha da ileri attım
Yıpranmış bir çift ayakkabı gibi olmaktan endişeleniyorum
Çünkü bu dünya,zaman,yalancı insanlar beni yıprattı
Unuttum..
Tıpkı kapımın önünde yığılı duran gazeteler ve faturalar gibi,
Önümde duran dünyanın düşüncelerini ve isteklerini terk etme...
Çatallaşmış sesiyle söylerken hala hıçkırıklarımı bırakıyordum.İlk defa böyle ağlıyordum.Ben...ben ses çıkarmayı sevmezdim.Ses baş ağrıtırdı çünkü.Sessizlik en iyisiydi.Ağlamaya devam ettim.Nefes alamayacağımı bile bile sesi çıkmayan hıçkırıklar bırakıyordum.İlk defa ses çıkartmak istedim.İlk defa sesli ağlamak istedim.Olmuyordu işte.Lanet olsun olmuyordu.
---
''Onu görüyor musun?'' piskiyatris söylediğinde Jongin kafa salladı ve oturduğum -yani boş- koltuğu gösterdi.
''Şuan orada.Hatta el bile sallıyor.'' el sallamaya devam ettim ve güldüm.
''Beyefendi şizofreni hastalığına yakalanmış olabilirsiniz.''
''Ah,lanet olsun!Aptal değilim tamammı?Bakın!Onu cidden görüyorum!'' kadın gözlüklerini çıkartıp baktığında Jongin sinirle yerinden fırladı.Onu takip etmeye devam ederken deliye dönmüştü adeta.
***
''Korkuyorum.Ölülerden hep korkmuşumdur.'' söylediğinde dizlerimi kendime çektim ve denizin yıpranmış ruhuma işlemesine izin verdim.
''Yaşayanlar daha korkunç.Emin olabilirsin.'' söylediğimde güldü.
''Senin konuşmalarına hep bayılmışımdır Lu.''
Saçını kaşıdı ve denizi izlemeye devam etti.Turkuvaz ve koyunun karışımı hoş bir mavi ufuk çizgisine kadar ilerlerken dikkatlice baktım. Pembe ve sarını karışmış renkleri bulutların az aşağısında kalırken yorgunca kapattım gözlerimi.Parmağımın ucu çüğrümeye başlamıştı.Endişeliydim.
''Jongin?''
''?''
''Senden birşey isteyebilir miyim?''
''İste.''
''Canını bana verir misin?''
Dediğimi anlamadı başta.Şaşkınlaştığında çatallanmış sesiyle konuştu.
''N-neden bahsediyorsun?''
''İntihar et. '' Şuan iğrençtim.Bunun farkındaydım.Korkunç davrandığımın farkındaydım ama benim yaşamaya ihtiyacım vardı.Henüz hayattan istediklerimi alamamıştım.Ve boşlukta sıkışıp kalmıştım.
''Tamam.'' sigarasını dudakları arasına sıkıştırıp çakmağa uzandı.
''Bütün işlerimi hallettiğimde öleceğim.Senin acınla yaşayamıyorum zaten.''
''Söz ver.'' dedim. Parmağımı ucattım dokunamayacağını bile bile. Güldü. O da parmağını uzattı ve dokunamasakta sözleştik.
''Söz.''
---
Sehun bize doğru ilerlerken içimde garip bir his vardı.Gözlerimi kıstığımda gözlerinin dolduğunu farkettim.O Jongin'e bakmıyor muydu?
''Seni özledim.'' Sehun söylediğinde kaşlarını çattı Jongin.Bakışları garipti.Ve ben şuan hiçbirşey anlayamıyordum.
''Ben özlemedim.'' dedi sert bir şekilde.
''Neden?'' güldü Sehun gözünden bir yaş düştüğünde. ''Neden onu özlüyorsunda beni özlemiyorsun?''
Ne?...