"Bu kadar ödev vermek zorunda mıydı bu hoca?" Diye homurdandı, Lalisa. Topuz yaptığı saçları dağılmıştı. Arkasını dönüp omzunun üstünden bana baktığında kaşlarını çattı.
"Sen niye yatarak ders çalışıyorsun?"
Ayaklarımı orta sehpaya uzatmıştım. Göğsümün üstüne koyduğum ders notlarını ezberliyordum. Bu hafta sınav haftası olduğundan yoğun bir ders çalışma programımız vardı.
"Keyfim bugün de yatarak çalışmak istedi." dedim düz bir sesle. Ağzımın içinden konuşmuştum resmen. Ezber yapıyorken neden beni oyalıyordu ki?
"O keyfine söyle Lalisa'nın gözüne çok batıyor."
Baygın bakışlarımı Lalisa'ya çevirip baktığımda elindeki kalemle kafasını kaşıyordu. Gülmek için kendimi zorladığımda genzime tükürüğüm kaçtı ve bir anda öksürmeye başladım.
Lalisa, ayaga kalkıp yanıma geldiğinde sırtıma vurmaya başladığında ellerinden kurtulmak için değerlenmeye başladım.
"Şimdi ölemezsin. Sınavlar var. Ben okumazsam senin paranla yaşayacağız. Beni okumaya mecbur bırakma."
Öksürüğüm bir süre sonra kesildiğinde Lalisa'nın ellerinden de kurtulmuştum. Boğazım parçalamıyormuş gibi hissediyordum.
"Ölmeyecektim ama ölecektim." derin bir nefes aldım. "Senin yüzünden hemde."
"Ben ne yapacağımı bilemedim ki. Sen bir anda deli gibi öksürmeye başlayınca..."
"Keşke ne yapacağımı bilemediğin için o sandalyene hiç kalkmasaydın. Bari ecelimle ölürdüm."
"Öyle deme." dedi kısık bir sesle. Bir anda yüzü de sesi de düşmüştü. Öyle demek istememiştim halbu ki.
Ağzımın ayarı olamadığını biliyordum ve bundan nefret ediyordum.
"Özür dilerim. Ben öyle söylemek istemedim aslında."
"Sakın!" dedi ciddi bir ses tonuyla. İsaret parmağını bana doğru uzattı. "Benden önce ölmeye kalkma."
"Denerim."
"Deneme. Yap!"
"Tamam."
Bir süre öylece sustuk. Konuşmadık. Bir şeyler düşünüyordu yine. Aklından neler geçtiğini bilmiyordum ama deli gibi merak ediyordum. Çok düşünceli hali beni endişelendiriyordu.
"İyi misin?"
"Öyleyim."
Durdum. Başını kaldırıp bana baktığında gözleri parlıyordu. Gözleri mi dolmuştu?
O an aklıma o gün geldi: Annem, babam beni bir başıma bırakıp gittiklerinde hissettiklerim, yaşadıklarım... Geçmişti ama. Onların yokluğuna alıştırmıştım kendimi. Hep evin o kapı açılacak ve babamın şen sesini duyacağım diye beklerdim. Her gün aynı şey olurdu, duymazdım.
Zamanla insan vücuduna yapışan yaralara alışıyordu. Onunla birlikte yaşıyordu. Yaralarım sayesinde ben her gün uyanıyordum, yemek yiyordum. O yaraları anne ve babam yapmıştı ama bir kere bile ah demiyordum. Çünkü benim biriciklerimden hatıraydı onlar bana.
Ailemin beni terk etmesinden bir hafta sonra da Lalisa'da kayıp vermişti. Canı yanan bir tek ben değildim. Eğer birlikte olsaydık belki acılarımızı paylaşırdık ve bu acı o kadar da keskin olmazdı. Bilemezdik.
"Ee. Anonimle nasıl gidiyor."
"Onu engelledim." Konuyu değiştirmek istiyordu. Buna sevinmiştim. Benim de susturmak istediğim sesler vardı çünkü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Promise ~jenkai
FanfictionBana bakıyorsun, sana gülümsüyorum. |Jongin × Jennie| #kai 70. #fanfiction 50. #jjungkook 1. #chenyeol 1. başlama tarihi: 28.10.2018