4.1

446 34 35
                                    

Üzerime aldığım montumu üzerime geçirip ayakkabımın bağcıklarını içine sıkıştırıp sessiz sedasız evden çıkarken beynim düşünmeyi bir kenara bırakmış gibiydi. Neler yaptığımı kavrayacak kadar aklı başında değildim sanki. Bunun bir önemi yoktu benim için. Doğruyla yanlışı ayırt etmek istemiyordum şimdi, belki de hiç istememiştim.

Parkın oraya varıncaya kadar kesik kesik nefesler alıyordum. Parka vardığımda benden başka kimse yoktu. Sokak lambasının ışığı ve bir kediden başka kimse yoktu hem de.

Gelmemiş miydi yoksa? Kandırıldım mı?

Elimde ki telefonun ekranını kaydırıp anonime mesaj attım hemen.

jennie: ben geldim

jennie: nerdesin?

Cevap gelmedi. Bekledim bende. Bankın köşesine oturup beklemeye başladım. Beş dakika on dakika derken yarım saat olmuştu bile. Soğuktan dolayı parmaklarım kırılacak gibi sızlamaya başladığında umudum tükenmişti. Ne demeye gelmiştim ki? Peki ya şu an ne hissetmem gerekiyordu?

Ne diyecektim ki?

Beklemiştim ama. Neden bu kadar uzun süre beklemiştim aklım almıyordu. Oturduğum yerden kalkıp daha yeni fark ettiğim dolan gözlerimle parkın girişinde nefes nefese kalmış biriyle göz göze geldim. Doğrusu yüzü belli değildi. Gelmişti. Oydu.

Neden gözlerim bu kadara hızlı yaşlar bırakıyordu ki yanağımdan aşağıya ki?

Nefes nefeseydi ve eli kalbindeydi. Bana doğru adımlaya başladığında ağzında ki maskeyi biraz daha yukarıya çekiştirdi ve başıda ki şapkasını da aşağıya doğru çekiştirdi. Ben de başımı yere eğip yanıma gelişini gölgesine bakarak izledim. Dibimde durduğunda hala nefesini düzene koymaya çalışıyordu.

Neden gitmiyordum ki? Neden durmuş bekliyordum?

Telefonum titreyince gelen mesajı açtım.

anonim: özür dilerim

jennie: ne için?

anonim: geç kaldım

jennie: öyle mi?

jennie: sorun değil bende geç geldim zaten

jennie: hem bende yeni geldim sayılır.

anonim: öyle mi?

anonim: hava soğuk ve iyi ki geç geldin o zaman

anonim: ve bu arada da sen neden konuşmuyorsun da bana mesaj atıyorsun?

jennie: konuşmak istemiyorum

anonim: sebep? bir şey mi oldu?

jennie: yok, olmadı

anonim: ama bana oldu?

jennie: ne oldu ki sana?

Bir anda elimi tuttuğunda çığlığı basacaktım ki kendimi tutup ne yapmaya çalıştığını izlemeye karar verdim. Elimin soğuk olduğunu fark etmişti. Elleri nasıl bu kadar sıcak olabiliyordu aklım almıyordu. 

Elimi kalbinin üstüne koyduğunda kalbinin ne kadar da hızlı attığını ve göğüs kafesinin ne kadar da gerildiğini parmak uçlarımda hissediyordum. Onun kalbi avuçlarımın içinde gibiydi. Güzel bir histi.

Biraz önce ki halimden eser kalmamıştı. Bunun nedeni şu an yanımda oluyor oluşu muydu yoksa? Böyle olmaması gerekiyordu, kim olduğunu bilmediğim birinin varlığı bana iyi gelmemliydi. Belki bu yanlış bir şey değildi ama kim yüzünü göremediği birinin onu iyi hissettirmesiyle mutlu olabilirdi ki?

Kafayı sıyırmış olmalıydım?

Bir anda dibine kadar girdiğinde yüzüm göğsüne çarptı ve burnuma güzel konusu doldu. Elim göğsünde duruyordu ve ben hareket edemiyordum. Kolunu bana doladığında hala hareketsiz bekliyordum. Ta ki kollarını bana daha da sıkı sarana kadar. Vücuduma dolan anlık bir yük ve duygu yoğunluğuyla boşta kalan elimi onun ince beline götürüp sarabildigim kadar sardım.

Bir ellerimiz onun göğsünde sabit kalırken diğer ellerimiz birbirimizi sarmalıyordu. Güvendeydim. Evimde gibiydim.

Ben o an onun gitmesinde çok korktum.

Ben onun benden gitmesinden it gibi korktum.

Onun bana gelmemesinden ve oynayıp da kanattığım yaralarımı kapatmam ihtimalinden  it gibi korktum.

Gelmediğini düşündüğüm için ağladığımda anlamalıydım aslında.

"Düştü" diye mırıldandım ona biraz daha sokulurken.

"Hı?" diye ses çıkardığında gülümseyip kafamı hafifçe kaldırıp kapalı gözlerimle onun boynuna yükselip ufak bir buse bıraktım ve yavaşça geri çekilip ondan bir adım uzaklaştım.

Şaşkındı. Ben de öyle ama pekman değildim. Bana bakmıyordu. Başı eğikti ve olduğu yerde dönmüş gibiydi. Tepki bile vermiyordu.

"Bir daha bu kadar geç kalma." Beremi aşağıya doğru çekiştirdim. "İyi geceler."

Arkamı dönüp ardıma bir kez bile bakmadan geldiğim gibi geri döndüm eve. Ev parka yakın olduğundan eve hemen varmıştım. Yatağıma geçip yorganımı bütün bedenimi kapatacak şekilde örttüğümde yanıyordum. Özellikle yanaklarım.

Ben ne yapmıştım öyle?

Yaptığım şeyin daha yeni farkına vardığım saniyelerde olduğum yerde kalıp gözlerimi iri iri açmam bir olmuştu. Ben onun boynunu öpmüştüm.

Boynunu!!

Yatağın için girip kendimi daha sola savurmaya başlamıştım bir anda. Deli danalar gibi daha sola savrulurken sönüm yataktan yere yapışmamla son bulmuştu.

Sen salak mısın Jennie? Bu ne demekti şimdi?

Bir süre yatakta sessizce Lisa'yı uyandırmadan tepindikten sonra yorgun düşüp yatakta sırtüstü uzanırken telefonuma mesaj gelmişti.

Elime alıp ekranı kaldırırken gelen mesajla olduğum yerde kalmıştım.

anonim: biliyorum, avuçlarıma bırakırken ordaydım.

anonim: iyi geceler.

Görüldü(03.04)✔✔

●PROMISE●

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

PROMISE

bölümün kısa olduğunun farkındayım ama anlık içimden gelmişken yazayım dedim. yarın sabah yazmaya devam edeceğimi söylemeden edemem ama.

bu arada da bir reklam yapayım hemen; genç kurgu türünde yazdığım kitabım RUHUNU GİZLE'YE göz atar mısınız lütfen?

bu bölüme ve yukarda ki kitabıma yorumlar istiyorum. bu bölüme sınır falan koymayacağım ama desteklerinizi bekliyorum.

instagram: rose.llxy
instagram: cessaverunt

bana bu hesaplardan ulaşabilirsiniz. taki p etmeyi unutmayın.

seviliyorsunuzzzz.

Promise ~jenkaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin