* * *Sonunda bütün şeyler bitmişti ve herkes eve dağılımıştı.
Ben zihin yoluyla Aderi ye sorup seni nereye koyacağım dedim. Oda bana ben dışarda beklerim deyince içim el vermeyip onuda içeriye almıştım.
Artık bu ev tek benim değil çünkü Aderi de benim oda arkadaşım.Şuan ise onunla beraber kütüphane diye adlandırdığım odada oturuyoruz. Yabi o yerde kıvrılmış yatarken bende çalışma masasında odaya geldiğimizde bana söylediği kitabı okuyup, sihir ve güçler hakkında çalışmayı öğreniyorum.
Mesela ışınlanmayı öğrendim gözünü kapatıp olmak istediğin yeri hayal ediyorsun ve sonra açıyorsun bu kadar basitmiş aslında.
İnsanların zihnini okuyabilmek ise sadece gözlerinin içine bakıp zihnine girdiğini hayal etmek yeterliymiş.
Elde var iki.
Aslında son sayfalara doğru kara büyüler ve ak büyüler var ama ben korktuğum için orayı açmadım. Sonra biraz ilerledikten sonra iksir yapımı felan var ama ben yapabilir miyim bilmiyorum çünkü bir sürü bilmediğim otlar, çiçekler felna lazım sonra Ermas Denizinin suyundan felan çok bilmediğim şeyler var yani.
Ben yine nerelere daldıysam artık kapının çaldığını sonradan fark ettim. Hemen elimde ki kitabı, kitaplığın en arka tarafına koyup Aderi ile kapının yanına varıp kapıyı açtım. Şöyle etrafa bir göz gezdirdiğimde yaklaşık 8 kişi felan elinde hediyelerle gelmişlerdi. Ne alaka ise? Ben daha fazla onları bekletmemek için elimle geçebilirsiniz hareketi yapıp kapının önünde beklemeye başladım ve onların geçmesini izledim.
Herkes geçtikten sonra en arkada yüzünü yere eğmiş esmer, beyaz tenli ve boylu poslu bir çocuk vardı. Tam önüme gelerek kafasını bana göstermeden elinde tuttuğu mor gülleri bana verdi.
Zaten benim en sevdiğim renkte mor du yani. Ne büyük tesadüf.
Bende elindeki çiçekleri nazikçe alıp onun geçmesini bekledim. Geçtikten sonra ise arkasından kapıyı kapatıp beyaz merdivenlerde yürümeye başladım.
Bugün benim M.r Aduya ile konuşup Güçler Kitabı nın yerini öğrenmem lazımdı ama onu yapmayıp yarın olmasını beklemeye karar verdim. Zaten yarın ile işimde M.r Aduya ile konuşup Güçler Kitabı nın yerini öğrenip onu ne olursa olsun alacaktım.
Yukarıya vardığımda herkesin oturma odasında olduğunu görünce adımlarımı o yana götürüp bende sarı koltuktan birisine oturdum. Etrafıma göz gezdirdiğimde Batu hariç hiç birini tanımadığımı fark ettim.
Toplam 5 erkek 3 kızdan oluşan bu gruba baktıktan sonra kahve yapmak için mutfağa ilerledim. Mutfağa geldiğimde tezgahın üzerinde duran kahve makinesine biraz su kattım ve birazda kahve ve şeker ekleyip hazır olmasını bekledim.
O sırada ise en üst rafta olan kahve fincanlarını alıp makinenin yanına koydum.
Kahveleri yapıp fincanlara kattığımda bunları servis etmek için oturma odasına gittim.
En başta olan Batu dan kahveleri dağıtmaya başladım. En sona geldiğimde ise yüzünü hala yere sabitleyip hiç bana bakmayan çocuğada kahveyi verdikten sonra kendi koltuğuma gidip oturdum.
Kendi kahvemi yudumlarken Batu nun bana baktığını görünce Batu ya kaş göz işaretleri yaptım. Oda anlamış olacak ki yanındaki gelen kişilere bakıp,
'Arkadaşlar bildiğiniz üzere ben Batu ve Asya nın yarı hocası yani yardımcısı diyelim. Herkes kendini tanıtmaya başlayabilir.'
Batu nun yanında oturan çocuk kahvesinden derin bir yudum aldı ve yutkunarak,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Büyücü
FantasíaSihirli olduğunu dahi bilmediğim bir çardağa oturduğumda uyku isteğimin üzerine yenik düştüm ve gözlerimi kapadım. Bence gerisini okuyun ve öğrenin...