Final

2.7K 220 101
                                    

Neredeydim? Max’in kafasında taç gibi geniş bir şey vardı. “Max kafandaki şey ne?” diye sordum. “Kafam patladı. Söyledim ya.” Dedi. Kafasını göstermek için eğildiğinde saçlarının olduğu yerde beyin olduğunu gördüm.

Çığlıklarım ve soluklarım birbirine karışmıştı. Gözümü açtığımda kendimi yatakta buldum. Her şeyin bir rüya olmasını çok isterdim. Çok geçmeden ellerimin yukarıdan yatağa bağlı olduğunu fark ettim. Ellerimi kurtarmaya çalıştım. Ancak başaramadım. Max neredeydi? Neden böyle yapıyordu. Beni nasıl hatırlamazdı? Aşkımız bu kadar mı değersizdi? Aklıma üşüşen bu düşünceler gözlerimi yaşartmıştı. Ne olursa olsun ondan ayrılmak istememiştim. İnsan öldürebileceği aklıma gelmemişti. Onu o kadar seviyordum ki çocuklarım olmasa onun için ölmeye hazırdım. Kapı gıcırtısıyla irkildim. Max tepki ve sevgiden yoksun bir şekilde odaya girdi. Arkası dönük masanın üstünde bir şeylerle uğraşıyordu.

“Max! Aşkım beni nasıl hatırlamazsın. Ben Destiny. Karın.”

Bana döndü. Gözleri Max gibi bakmıyordu. Elinde büyük bir bıçak vardı.

Gözlerim yine dolmuştu. Korkuyordum ama korku kadar üzgünlük de vardı içimde.

“Max ne yapacaksın o bıçakla? Aşkım kendini topla. Biz bir aileyiz. Ne olursa olsun ayrılmayacağız. Birbirimize söz verdik. Artık kızların da var.”

Ama bıçakla bana doğru yaklaşmaya devam ediyordu. Dediklerimi anladığına dair hiçbir şekilde tepki vermemişti.

“Max sen hastalanmıştın. Ben sana bakmıştım. Hayatımda kimse çıkarı olmadan bana bu kadar değer vermemişti, kimse beni böyle sevmemişti demiştin.”

Max bıçağı bana yaklaştırdıkça korkum artıyordu. Ellerimi kurtarmak için boşuna çabalıyordum. Sesim korkunun etkisiyle daha da az çıkıyordu.

“Ömrümüzün sonuna kadar beraber olmaya yemin etmiştik. Senin evlatların benim evlatlarım demiştin. Beraber aile kurduk demiştin.”

Hıçkırıklarım cümlelerimi yarıda kesti. Dediklerimi anlamıyordu. Yanağıma değen soğuk bıçakla irkildim. Gözlerimi sımsıkı kapatmıştım. Gözyaşlarım çenemden süzülüp boynumu ıslatıyordu. Bıçak narin bir şekilde yüzümde, boynumda ve omuzlarımda geziniyordu. Hepsi benim suçumdu. Ben olmasaydım kimsenin psikolojisi böyle bozulmayacaktı. Yaptığım şeyler yüzünden ailemin başından kötü şeyler eksik olmamıştı. Üstüne bir de psikopat bir babanın kızı olduğunu öğrenmiştim. Belli ki sapık ruhu peşimi bırakmıyordu. Belki de Max’i o etkilemişti. Hastanede bile onu görmüştüm. Belki Max’in kazasına bile sebep olmuştu. Hayatını mahvetmişti. Hayatına hiç girmesem bunlar olmayacaktı. Max bunları hak etmiyordu. Ben Max’e layık değildim. Belki de beni şuracıkta öldürse hepsinden kurtulurdu. Onun mutlu olması için uğraşırken aslında mutlu olmasına en büyük engel bendim. Şimdi de benim yüzümden katil olmuştu. Sırf peşimdeki kötü ruhlar yüzünden insan öldürmüştü.

“Özür dilerim.” Dedim hıçkırıklarımın arasında. Gözlerimi açtım ve gözlerinin içine baktım. O da bana baktı.

“Özür dilerim. Seni seviyorum.” Dedim. Gözlerimi kapatıp başımı yana çevirdim. Aklıma Nisa’yı ilk kucağıma aldığım an geldi. Beklediğim darbe gelmedi. Max bıçağı bir kenara koymuş yarı yarıya üstüme uzanmış şaşkın şaşkın bana bakıyordu.

“Aşkım”

“Destiny.”

Tekrar ağlamaya başladım. Sonunda beni tanımıştı. Tehlike geçmese bile aşkımızın bu durumda işe yarayacağını anlamam kırgınlığımın geçmesini sağlamıştı. Max’in bakışları yumuşamıştı.

DestinyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin