Yinçü'nün obasına dönmesi, tüm oba halkı tarafından coşku ile karşılandı. İki yüz çadırlık obada üç gün toy verildi. Gök Oğlu, babasının tek emaneti olan halasının ağzından öğrenmişti tüm olan biteni. Çevre obaların bağlı olduğu Ötüken'in selameti için, kendi mutluluğundan vazgeçmişti. Şimdi ise Ötüken'den gelecek kara haberleri bekleyip, bu haberlerle yaşayacaktı babasının obasında.
Gökoğlu, otuz dört bahar önce Ötüken'de doğmuş, yirmi bahar önce babasının kurduğu obaya göçmüştü. Uzun boylu, omzuna inen saçları sol yandan arkaya atılmıştı. Dudağının üstündeki ince bıyığı ve çenesindeki uzun sakalı, sert görünüşüne de eklenince savaş alanında korkulan bir yiğit haline gelmişti. Kara Han ile babasının doğuya ve batıya yaptığı akınları dinleyerek büyümüş, bu iki yiğit tarkan gibi olacağına yemin etmişti.
Yine bir gün babası ve kara han, emirleri altındaki beş bin çeri ile doğu akınına gitmiş, sulak alanlarını genişletmek isteyen çinlilerin baskınına uğramışlardı. Ani baskında çinli yağılar bozguna uğratılsa da baskında çok fazla kayıp verilmişti. Ötüken'den yedi günlük mesafede karşılaşılan bu baskında, üç bin çeriden fazla uçmağa (cennet) varmış, bin kadar çeri de yaralanmıştı. Yaralı çerilerin bir çoğu, yaralarının kurtlanması nedeniyle dönüş yolunda uçmağa varınca, Ötüken'e çok büyük kayıplarla dönülmüştü. Ancak en büyük kayıp, Gökoğlu'nun babası, Alatuğ Tarkan'ın ölümü olmuştu. Sırtına ve göğsüne saplanan iki ok, Alatuğ'u bu diyardan götürmüştü. İri cüssesi, kalın kolları ve bacakları ile yıkıldığı yerden dör çeri güç bela almıştı ulu tarkanı. Kara Han, birlikte büyüdüğü, çocukluktan beri ayrılmadığı yoldaşı ile bu şekilde kopmanın derin üzüntüsünü yaşayarak döndü Ötüken'e.
Kara Han, babası Baytuğ'a olan biteni anlatırken ayakta durmakta güçlük çekiyordu. Singili ile evli olan, kan kardeşi Alatuğ'un bu şekilde onursuzca katledilmesi dayanılacak gibi değildi. Henüz on üç bahar yaşında olan balası Gökoğlu'na ise kötü haberi anası Seyhun verdi. Kalbi, göğsüne sığmayan genç bala haberi alınca kır atına atlayıp bozkıra doğru sürdü. Kahramanlığı, tüm bozkıra nam salmış bir Tarkan'ın balası, obalının içinde üzülmeyi kendine yedirememiş, tüm bozkıra haykırarak, babasının intikamını en acı şekilde alacağına dair yeminler etmişti.
'Göktengri şahidim olsun ki, kendilerini korumak için ördükleri ne o duvar kalacak, ne de çok güvendikleri tanrıları' diye geçirdi içinden.
Halası Yinçü'nün obaya dönmesi üzerine bu düşüncelere boğuldu Gök Oğlu. İçinde yanan intikam duygusu iyice körüklenmiş, babasından sonra ağası bildiği Kara Han'ın da, varis peşine düşüp töreyi çiğnemesi huzursuzluğunu iyiden iyiye arttırmıştı.
Toy bittikten sonra toplanan kengeşte konu Ötüken'de olup bitenlerdi. Çin'den kalabalık bir elçilik heyetinin Ötüken'e doğru yola çıktığı haberleri geliyor, Kara Han'ın evlat peşine düşmesinin ardından peydah olan bu heyetinin amacı merak ediliyordu. Kengeşin konusu obadaki hayvanlar için yeni otlak arazilerin araştırılması, yakın zamanda gelecek olan kışın en hafif şekilde atlatılması varken, şimdi tek gündem bu elçilik heyeti olmuştu.
Kengeş dağıldıktan sonra otağa giren üç bala, babalarına koşarak sarıldılar. Gökhan ve Gökşin çağları ufak olması nedeniyle otağ içinde koşturmaya, kımız çanaklarını yere çalmaya başlayınca ağaları Gökten'in azarlamasıyla utanıp oturdular.
Gökten, Gök Oğlu'nun ilk balasıydı, on iki çağ önce doğmuş, genç balalara yiğitlik ediyordu. Yaşıtlarından uzunca ve irice olması, sürekli çatık kaşları ile şimdiden kağan olacağının işaretlerini veriyordu. Anaları Mengüyü tek hatırlayan da oydu. Gökşin altı çağ önce, Gökhan ise beş çağ önce acuna gelmişti.
Gökhan'ın doğumu çok zor geçmiş, obanın tüm şifacıları çare bulamamış, Ötüken'deki ustaları ise obaya ulaşana kadar Mengü Hatun uçmağa varmıştı.
Bu kötü haber sonrası tüm çevre obalarda yas ilan edilmiş, Ötüken'de, özellikle Mengü Hatun'un babasının obası Kubat boyunda Mengü Hantun'un ölümü derin üzüntüye sebep olmuştu.
Genç balaların kendi çadırlarına gitme vakti gelince, Burla Hatun girdi içeri. Diz kırıp, beye selam durdu. Gökoğlan'dan onayı alınca balaları önüne katıp dışarı çıktı. Ancak Gökten çadırdan ayrılmak istemedi. Belli ki Ötüken'de olanlar onun da kulağına gitmiş, büyük halasının obaya dönmesini içine dert etmişti.
Gök Oğlan, ilerde cesur bir batur olacak balasının gözlerindeki ateşi görünce konuyu değiştirip, talimlerinin nasıl ilerlediğini sordu. Kendinden sonraki oba beyi Gökten olacaktı. Ufaklığından bu yana tahta pusatlarla talim yapıyor, keçi sırtında ok atma talimleri yapıyordu. Artık yaşı ilerleyince demir pusata sahip olmuş, dedesi Oltan Bey kendi obasının en kaliteli demirlerinden bir pusat dövdürmüştü genç batura.
Talimlerindeki başarıları üzerinde konuşulunca, genç balanın bu sefer yüzü gülüyor, babasına layık bir batur olacağı günü iple çekiyordu. Çadıra girerken çatılan kaşları, şimdi gururla kalkmış, yeni güne ulaşmak için çadırına çekilmişti.
Gökoğlan ise, tarkanı Turbay'ı çadırına çağırmış, Ötüken'e çaşıt (casus) gönderilmesini, bu durumun da bir başkasının kulağına gitmemesini söyledi.
Turbay ile anda sayılırlardı. Ufakken bindiği keçiden düşen Gökoğlan'ı almış kimseye farkettirmeden şifacıya götürmüştü. Olayı soran meraklı gözlere kendisinin keçiden düştüğünü söylemiş, genç baturun utanmasını istememişti. Geniş omuzları, yapılı vücuduna rağmen çok iri olmaması cenk meydanında fazla hareketli olmasını sağlıyordu. Cenkte kullandığı çift pusat ile yağmacıların korkulusu haline gelmişti. Kısa kestiği saçlarının da görüşünü etkilememesi yenilmezliğine de önemli bir etkendi.
Altay dağlarında kar hiç olmadığı kadar yoğun yağıyordu. Gezer Han, batıda uyanan gücün farkına varmış, Batut birliğini bir araya toplamıştı. Çağlar önce tamunun karanlık zindanlarına gönderdiği Erlik Han'ın birlileri, Ararat Dağı'nda toplanmış tamudan kaçan beylerine sadakat yeminleri ediyorlardı. Ararat ve çevresinde artık ot bitmiyor, karanlık bulutlar Çin İmparatorluğu'na doğru hareket ediyordu.
>>>>> Yeni Bölümler, Pazartesi ve Perşembe Günleri Sizinle<<<<<
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖK YELELİ KURT
Fiksi SejarahYER BAŞKADIR. YERDE YAŞANANLAR YERCEDİR. GÖK BAŞKADIR, GÖK'TE YAŞANANLAR GÖKÇE'DİR. - BOZKURT DESTANI.