-Okul Gazetesi-
Gizem'in anlatımı ;
Dolunay ve Talha gittikten sonra Uraz "Sana nereyi gezdireyim hırçın premses?" dedi. Ben tam bana böyle dedi diye onu dövecekken o elimi havadayken yakalayıp beni kendi ile duvar arasına hapsetti ve " Böyle hırçın olma hırçın premses " dedi. Ben de ona öpecek kadar yaklaşıp "Madem hırçın premsesim niye hırçın olmayayım?"diye sordum. Daha sonra sırıtarak ayağına tekme attım, inleyerek geri çekildi. "Ayağını denk al." dedim. Güldü. -Abi biri şu çocuğa gülümsemeyi yasaklasın-"Pekii sana bulaşmadan okulu nasıl gezdireceğim hırçın premses? " dedi. Bir şey demedim. Biraz yürüdükten sonra durdu. "Ne oldu?" diye sordum. "Birazdan koş dediğimde koşacaksın"dedi. "KOŞ" dedi. Ben daha ne olduğunu anlayamadan kolumdan çekiştirmeye başladı. Sinirlenip "Ne
oluyor be?"dedim. Uraz " Büyük ihtimalle okulda olan her şeyin okul gazetesinde ya da okulun internet sayfasında paylaşıldığını biliyorsundur."dedi. "Evet de koşmamızla ne alakası var bunun?"diye sordum. Soruma cevap veremeden telefonuna gelen mesaja baktı ve telefonu çevirip bana gösterdi.-beni duvara yasladığı anın fotoğrafıydı bu- "Hassiktir" diye bir tepki verdim. "Sen küfür mü ettin az önce hırçın premses? " dedi. "Eveet" dedim. "Doğru söz konusu sen olunca şaşırmamak gerekiyor. "dedi. Yüzüne yumruk atıp "Bir daha bana hırçın premses deme" dedim. Uraz " Senden korkulur haa!"diyerek dudağındaki kanı silmeye çalıştı. Bir türlü silemediği için "Beceriksiz" dedim. Pişmiş kelle gibi sırıtıp "Benim becerebildiğim konular başka güzelim. " dedi. Telefonuna başka bir mesaj gelince cevap veremedim. Bu fotoğrafı büyük ihtimalle fotomontajlamışlardı. Çünkü fotoğrafta ben Uraz'ı öpüyordum. Sinirle güldüm."Nedir benim şu fotoğraflardan çektiğim" dedim. Her sinirlendiğimde olduğu gibi yine boynumdaki damar belirtmişti. O da bunu fark etmiş olacak ki bana cevap vermedi. Konuyu değiştirmek için "Beni müzik odasına götürür müsün?" dedim. Sakince "Tamam" dedi. Hiç konuşmadan müzik odasına gittik. O biz içeri girer girmez kapıyı kapattı ve "Özür dilerim" dedi. Hiçbir şey söylemeden pianonun başına geçtim. *Madame Macabre- Painted Smile * adlı şarkıyı çalıp kısık sesle söylemeye başladım. Şarkıyı bitirdiğimde "Çok güzeldi." dedi. Bu sefer hırçınlığımı göstermeyerek "Teşekkür ederim. "dedim. Güldü. "Demek ki hırçın premses övgü alınca hırçınlığını göstermiyormuş. " dedi. Ayağına tekme atıp "Bir daha bana hırçın premses deme " dedim. "Sen de iyice alıştın haa, tekme atmaya. Neyse yüzüme çalışma da nereye vuruyorsan vur." dedi. Sırıtarak "Emin misin? " diye sordum. Aklına ne gelmişse artık "Vazgeçtim. Sen hiçbir yere vurma hırçın premses " dedi. Kahkaha attım. "Çok mu korktun yoksa"dedim. O da bana öpecek kadar yaklaşıp "Korkmadım hırçın premses " dedi. Sonra beni sırtına atıp " Atayım mı şimdi seni."dedi. Ben de "Aaaat ben atışını parendeye çevirim." dedim. " Ulan bir soruma normal cevap ver be hırçın premses " dedi. Sırtından atlayıp onu da yere düşürmeyi planlıyordum. Ben tam atlayacakken kendisini yere atıp beni de üstüne çekti. Onu itip üzerinden kalkmaya çalışırken "İki dakika rahat dur."diye fısıldadı. " Lan bırak beni yoksa yapacaklarım benim sorumluluğumda değil. " dedim. "Biraz daha böyle kal, haa yok baştan fotoğraf çeksinler istiyorsan kalk."dedi. "Ooof. Görünmemek için yanına da uzanabilirim sivri zeka."dedim. Bir süre sustuktan sonra kollarını gevşetti. Ben de hemen üzerinden kalktım ve kendimi yanına attım. " Burada kaç saat böyle kalacağız?" diye sordum. Uraz " Sen önden git. Ben senden biraz sonra gelirim böylece fotoğraflarımızı çekmemiş olurlar." dedi. Kavga istemediğim için"Tamam" dedim. "Sana okulu doğru düzgün gezdiremediğim için özür dilerim. " dedi. "BOŞVER"dedim ve çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİ LİSE BELAM
Non-Fiction"Her yeni lisemde bir bela beni bulmak zorunda mı yaa..." dedi Gizem...