DEPO

305 12 9
                                    

18. BÖLÜM: DEPO

Bu nem kokan loş yerde Bahar'ı görmek beklemeyeceğim bir şeydi. Bahar'ı üzerindeki bembeyaz , straplez, ayaklarına kadar uzanan o elbiseyle görmekse asla beklemeyeceğim bir şeydi.  Bu elbiseyi Asel'e alan bendim. Doğum günü için güzelce paketletmiştim.

Şimdiyse en saf haliyle duruyordu Bahar'ın üzerinde. Beni sinirlendirircesine yakışmıştı ona. Geçmişi andırıyordu, bir peri kızını andırıyordu, umutsuzca kanadı kırılmış bir kadını andırıyordu, Asel'i andırıyordu. İhanete uğramıştım , aldatılmıştım ama bu elbisenin Asel'den başka birine yakışmasını kabullenemiyordum.

Kararsızca yüzüme bakıp bir cevap bekleyen Bahar'a ters ters bakıp  başımı beni saran iplere döndürdüm.Kollarımı çekerek ipten kurtulmaya çalıştım ama bu sadece çizikler bırakarak tenimi yakmaya yetti. Aynı şeyi ayaklarım için de denedim. Sinir ve çaresizlik birleşince hırsla arkaya yaslandım. Fazla hızlı yaslandığımdan sandalye arkaya doğru kayarak yere düştü. Sandalyeye bağlı olduğumdan ben de beraberinde düştüm. Başım tahta zemine değerken "ahh" sesi çıkarmamla Bahar koşarak yanıma geldi ve uzun uğraşlar vererek beni yerden kaldırdı. Ben ona şaşkınlıkla bakarken o tozlanan üstümü sirkelemekle meşguldü.

İşi bittikten sonra geri çekilerek eski mesafesini korudu ve "İyi misin?" dedi.

Ben acaba ciddi mi diye alayla yüzüne bakarken o hala telaşlı gözlerini üzerimde gezdiriyordu. Düşmüş olmam umrumda değildi, canım çok da acımamıştı. Fakat onun bu davranışları beni delirtmeye yetiyordu.

" Asel'in elbisesi neden üzerinde?" 

Sorumla birlikte ağzımı dolduran tüm tükürük de firar etmişti dışarıya doğru. İlk olarak bu soruyu seçmemin hiçbir mantığı yoktu. Neden bu depoda bağlı bir şekilde durduğumu, benden ne istediğini, beni buraya kimin getirdiğini de sorabilirdim. Düşünemedim. Diğer binlerce soruyu düşünemediğim gibi.

O ise tüm bu öfkeme  gülümsemekle yetindi. Ben ani duygu değişimiyle ona bakarken

"Çünkü bunu hakeden o değil, benim" diye ekledi.

Ağzım iyice şaşırmanın çocuk kitaplarında gösterilen 'o' halini alırken

"Nasıl yani?" diye sordum.

Biraz yaklaşarak elini yanağıma yerleştirdi. Narin bir dokunuştu bu, huzur veriyordu. Kendimde olamayarak gözlerimi kapattım. Yüzümün her zerreciği kasılmıştı ve dudaklarım düz bir çizgi halini almıştı. Bir kaç saniye öylece durduktan sonra Bahar'ın sıcak nefesini yüzümde hissedince irkilerek gözlerimi açtım. Yüzüme fazla yakın olması beni ettiği kadar onu  rahatsız etmiyor gibi duruyordu. Gözlerimiz birbirine bakarken yüzündeki aynı gülümsemeyle konuşmaya başladı.

" Karıcığının nasıl bir insan olduğunu biliyor musun?"

Tüm kan yüzüme sıçrarken öfkeyle tısladım. 

" Doğru konuş!" Tıslıyordum çünkü iki santimlik bir mesafeden ancak bu kadar sesli konuşabilirdim. Bu tepkimle,  dakikalardır gülümseyen Bahar'ın yüzü öfke ile kaplandı.

" Asel'in seninle neden evlendiğini biliyor musun? Sevdiği için mi? Tabi ki hayır."

Bir an nefesimin kesildiğini hisseder gibi oldum. Kendime gelmek için yerimde hafifçe kıpırdandım fakat hem bağlı olduğumdan hem de Bahar'la aramdaki mesafe bu kadar az olduğundan çok başarılı olamadım. Bunun üzerine hafifçe yutkunarak sordum.

" Ne demek istiyorsun?"

" Ne mi demek istiyorum?  Sadece gerçekleri anlatmak istiyorum. Artık gözlerini açıp yaşadıklarımı görmeni istiyorum." 

Sağa doğru birkaç adım atıp elini duvara doğru uzattı, böylece neredeyse karanlık olan depo  aydınlanmış oldu. Gözlerimi hafifçe kısarak ışığa alıştırdıktan sonra daha önce dikkat etmediğim bir ayrıntıyı farkettim. Bu bir ayrıntıdan çok... küçük bir kız çocuğuydu. Normal bir kız çocuğu da değildi. Bu, bu kabuslarımda bile titrememi sağlayan , benden yardım isteyen küçük kızdı. Hayrete kapılmış halde bir Bahar'a bir kıza bakarken Bahar onun elinden tutup karşıma getirdi.

" Şimdi sadece beni dinle. Hiçbir şey sormadan, sadece beni." deyince sadece yutkunup başımı sallamakla yetindim. Kabul ettim çünkü bana bir şeyler anlatmakta kararlı gibi duruyordu. Aksi ikimiz için de hoş bir durum olmayacaktı. Kıza eliyle bir sandalyeyi işaret etti ve getirince nazikçe oturdu. Sonra da küçük kızı dışarı gönderdi. Kısa bir an için gözlerini kapatıp bir şeyler mırıldandıktan sonra konuşmaya başladı. Bu hareketi onun için de zor bir konuşma olacağını ortaya seriyordu.

KABUS (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin