4.Bölüm

881 834 231
                                    

Bölüm sözü: ♦Bazende balık asar kendini oltaya siz tuttuğunuzu sanırsınız♦

Hani bazen istemediğimiz şeyleri dile getiririz ve anında gerçekleşir ya, şu anda tam da o durumun ortasındaydım. İstemediğim her şey oluyor ve ben buna engel olamıyordum. Ve bu beni gerçekten çileden çıkartıyordu. Bende çoğu insan gibi özgür bir hayat istiyordum, her anını tutsak olarak yaşayan biri olmak fazla acıtıyordu.

Elindeki telefonla karşımda dikilmiş benden cevap bekleyen anneme cevap vermedim. Bunca zamana kadar ona anne demem bile iticiydi bana göre. Anneler, severdi. Olan ve olacak olan her şeye karşı çocuklarını korurdu. Kalkan olurdu anneler, sevgiye muhtaç çocuklarını bolca sevgiyle beslerdi. Peki, benim onlardan neyim eksikti anne? Her günü geç, senede bir defa hissettirseydin sevgini, olmaz mıydı? Ama sen sevmedin. Her an daha da hissizleştirdin bedenimi. Bunu... asla affetmeyeceğim anne!

''Talha, sen dışarı çık.'' Abim tereddüt içinde bir anneme bir bana baktı. Gitmek istemiyordu, biliyordum. Hep böyle olurdu ya zaten. Kırılmamı istemezdi abim. Annemde ona inat kırar, dökerdi kalbimi. Oysa benim kalbim çoktan kırılmıştı anne.

''Bende burada durayım anne.'' İstemiyordu annem, benim ondan güç almamı ve iyi olmamı istemiyordu. Çocukların canı yandığında anneler hissedermiş derlerdi, canım yanıyor... hissediyor musun anne?

''Ben sana dışarı çık diyorum. Hemen!'' abim odadan çıktığında benimle vakit geçirmek yerine mağazalarda gezinen annem hiç çekinmeden geldi yanıma. Zaten çekinse yapmazdı, değil mi?

''Sana diyorum. Sen benim namusuma laf mı getireceksin!'' bağırdığında gözlerine bakarak yutkundum. Daha kaç kez kıracaksın anne? Zaten paramparçayım, görmüyor musun? Bir an yanağımda hissettiğim sızıyla nefesim kesildi. Sen... okşaman gereken yere tokat atmaktan utanmadın m anne? Canım yanarken, kendini düşünmek daha mı iyiydi yoksa? Söylesene!

''Sen nasıl bir evlatsın, ben senin yüzünden her şeyimi kaybettim. Her şeyimi!'' böyle anlarda akmasından nefret ettiğim göz yaşlarım yanağımdan aşağı süzülürken sinirle başımı iki yana doğru sallamaya başladım.

''Asıl sen nasıl bir annesin! Ben senin evladınım, senin. Her şeyi ben yaptım zaten. Babamı ben öldürdüm, hayatını ben mahvettim. Her şeyi ben yaptım!'' boğazım yırtılırcasına bağırdığımda geriye doğru bir adım attı. Canım yanıyordu ve o bunu görmüyordu. Birkaç saniye sessizliğin ardından kapı açıldı ve abim girdi içeriye.

''Papatyam, sakin olur musun önce.'' Olamazdım ki. İçimdeki acı tüm bedenimi delip geçerken kendimi zorlayarak bağırmaya devam ettim.

''Beni sen doğurdun kadın, sen! Bende doğmak istemezdim ama doğdum. Ne yapayım? Gidip intihar mı edeyim, bunu mu istiyorsun. Tükettin beni anlıyor musun, tükettin.'' Sinirden dolayı titreyen ellerim ve ayaklarımı umursamadan odadan çıktım. Kapının arkasından çantamı ve vestiyerdeki montumu alıp demir kapıyı açtığımda abim yanıma gelip kolumdan tuttu.

''Abi, bırakır mısın lütfen.'' Gözlerim ağlamaktan dolayı sızladığında birkaç saniye gözlerimi kapattım. Sakin olmalıydım, sakin.

''Hazal, içeri geçer misin?'' geçemezdim. Bu sinirle biraz daha durursam kafayı yerdim ve bunu en azından şu anlık istemiyordum.

''Abi, bırak. Biraz daha alıp geleceğim. Peşimden gelirsen kaçarım bak.'' Her ne kadar istemese de içeri giren abimin peşinden kapıyı kapatıp apartmandan dışarı attım kendimi. Dışarının yağmurlu havası ciğerlerime dolarken ilerlemeye devam ettim. İçimde bir yerlerde olan ve ruhum tükenmiş, yıkılmıştı. Büyük bir enkazından altında kalmış ölü beden gibiydim. Umutlar tükenmiş, hayaller bitmişti. Derin bir nefes daha alarak gözlerimi kapattım. Dik durmam lazımdı. Yıkılmak, pes etmek bana göre değildi. Gözlerimi aralayıp akan göz yaşlarımı sildim. Her hangi bir yere gidip yüzümü yıkamam gerekiyordu. Su beni biraz daha iyi yapabilirdi. Kızarmış gözlerle dolaşmak pek de iyi bir fikir değildi çünkü. On dakika kadar yürüdükten sonra önüme çıkan ilk alışveriş merkezine girip lavaboya ilerledim. İnsanların yadırgayan bakışlarının üzerimde olması çok sinir bozucuydu. Ama bunu belli etmeye gerek yoktu, değil mi? Lavaboya girdikten sonra aynanın karşısına geçip kendime baktım. Tahminimden daha berbattım. Her an ki gibi.

Sen Yapamazsın (RAFLARDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin