13.Bölüm

580 691 72
                                    

Bölüm sözü: Pahalı parfümleri bir kenara bırakın, insan güven kokmalı!

Yorulur insanlar. Koşmaktan, gülmekten, ağlamaktan... kısaca her şeyden yorulur. Fiziksel yorgunluğun haricinde bir de ruhen yorgunluk vardır ki bu kolay kolay geçmez. İş yapar, yorulursun o geçer ama ruh bir kere yoruldu mu kolay kolay geçmez. İnsan bedeninde kalpten de önemli olan ilk şey ruhtur. İnsanların sahteliklerini, iğrençliklerini kaldıran ruhtur. İşte bu yüzden ruhumuzu yormayalım. Ruhlar... çok yorgun.

Mesajı gördükten yaklaşık yarım saat sonra kapı çaldı. Kapıyı açtığımda abim 32 diş sırıtarak bakıyordu bana. Bende hafif bir tebessüm ettiğimde sımsıkı sardı beni. Bende kollarımı boynuna doladım. Abim gibisi yoktu bu hayatta. O, benim tek değerlimdi. Gözlerim sevinçten dolduğunda başımı iki elinin arasına aldı.

"Tipe bak ya, sen ne kadar güzelleşmişsin böyle! Neredeydin bu zamana kadar? İçeri geçelim de her şeyi baştan sona anlat, hadi." kolumdan sürükleyerek oturma odasına doğru götürürken son anda kapıyı kapatabildim.

Koltuğun üzerine oturduğumuz da anlatmamı bekleyen bir surat ifadesiyle bakıyordu. Bende bekletmeden baştan sona kadar tüm olanları anlattım. Bazı yerlerde şaşırdı, bazı yerlerde ise sinirlenip küfür etti. Ama anlattıklarımı sonuna kadar dinledi. Anlatmamı bitirdikten sonra tam annemle yaşadığımız olayı anlatacaktım ki kolunu omzuma atıp "Yanıma geldin ya bir tanem, kimse alamaz şimdi seni benden. Sen rahat ol." demesiyle çenemi kapalı tuttum. Şuan mutluydu ve onun mutluluğunu bozmaya hakkım yoktu.

Abimle sohbet ederken vaktin nasıl geçtiğini hiç anlamadım. Akşam ezanları okunurken zilin çalmasıyla sohbetimizi bölüp kapıyı açmaya gittim. Kim olacağını tahmin etmeden kapıyı açtığımda karşımda bir kız vardı. Gülen suratım birden kızgın bir boğanın suratına dönüştü.

"Kimi arıyordun?" Dediğimde kızda bakışlarımdan çekinmiş olacak ki elini saçlarına atıp "Ş-şey ben şeye bakmıştım." elimi kapının kenarına yaslayıp kaşlarımı iyice çattığım da abim yanıma geldi "Kim gelmiş Ha-" kapıdaki kızı görünce sustu.

Bakışları ben ve kız arasında gidip gelirken elini ensesine atıp "Gizem, Hoş geldin. Hazal, misafirimizi eve almayacak mısın?" Dediğinde elimi kapının kenarından çekip abime baktım. Ne misafirinden bahsediyordu bu!

"Bu kim abi? Ne misafirinden bahsediyorsun sen!" Abimin suratı şekilden şekile girdi ama bir türlü cevap veremedi. Korktuğum şey olmamasını umarak tekrar sordum "Abi, bu kim?" Gayet sakin bir tonda sormuştum bu defa sorumu. Abim yutkunup kıza baktı

"Bu, bu benim sevgilim" Yüzüm sinirden kıpkırmızı kesilirken yüzüme alaycı bir gülümseme yerleştirdim. "Şaka? Dimi şaka?" Kaşlarını havaya kaldırınca kıza baktım bu sefer. Gözlerini yere sabitlemiş öylece yere bakıyordu. Ben ona bakınca o da bana baktı.

Kabul etmek gerekirse güzel kızdı! Abime bakmadan "Abi sen içeri geçer misin?" Dediğimde "İçeride konuşun bari." diyerek içeri gitti. Elimle içeriye geçmesini işaret ettiğimde çekinerek içeri girdi. "Gel benim odama geçelim." kendimden beklenmeyecek şekilde gayet sakin konuşuyordum. Odama geçtiğimiz de lambayı açıp yatağımın üzerine oturdum. Elimi yatağımın üzerine iki defa vurup "Gel otur." dedim.

Yanıma oturduğunda uzunca bir süre gözlerine baktım. Utangaçtı! "Abimi seviyor musun?" yanakları kızarırken başını aşağı yukarı salladı.

"Gerçekten seviyorsun değil mi? Bir çıkar için değil!" Biraz iğneler gibi konuştuğum da başını yerde kaldırıp bana baktı.

"Hazalcım, ben... Benim şu yaşıma kadar sevdiğim ya da sevgilim olmadı hiç. Ama abin görünce..." iki eliyle yüzünü kapatıp bir süre öyle bekledi.

Sen Yapamazsın (RAFLARDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin