8.Bölüm

675 748 122
                                    

Bölüm Sözü: Gece, sevgilinin endamını olduğundan daha güzel, düşmanını daha kuvvetli, derdini daha büyük, mutlu olanı daha küçük gösterir.

Nefret; her insana çoğu şeyi yaptırabilir. Örneğin, bir hayvanı öldürür, birinin kalbini kırar ya da birinin canından olmasına sebep olabilirsiniz. Ve kimse size dur diyemez. Nefretle dahi olsa insan öldürmek kimisinin pişman olmasına sebep olsa da, kimisi bu yaptığından zevk duymaya başlar. Ona çarpan birine, söylenen yanlış söze ve daha nicelerine dayanamaz ve en kısa çözüm olarak onu öldürmeyi tercih eder. Peki, neden? İnsanları öldürmeye hakkımız olmadığı halde neden hep bir can yakma peşindeyiz? Çünkü biz nankör varlıklarız. Yanımızdaki insanı, önümüzdeki yiyeceği kabul etmeyip her şeyde en iyi olmak isteriz. Ve bunun için can yakmamız gerektiğinde hiç çekinmeden yakarız.

Akşam olmuş, güneş batmış ve onun yerini ay almıştı. Abimin çalışması gerektiğinden bende odamda yatağımda oturmuş telefonumla ilgileniyordum. Aslında baktığım şeyler genel olarak kitaplardı. Onun dışında ilgi duyduğum çok ama çok az şey vardı çünkü. Bildirim sesi geldiğinde mesajları açıp kimden geldiğine baktım. Nisadandı.

''Son yarım saatim kaldı.'' Attığı anlamsız mesaja karşılık hiç beklemeden cevap yazdım.

''Neye yarım saat kaldı?'' ve iki mavi tik.

''Yarım saat sonra İzmir'e gideceğiz.'' Kaşlarımı çattım. Daha birkaç saat önce okulda beraberdik ve bana bununla alakalı hiçbir şey dememişti.

''Neden gidiyorsunuz, bir sıkıntı mı var? Hiç bahsetmedin de!'' babamın vefat etmeden önce abime dediği şeyler geldi aklıma. 'İnsanlar nankör varlıklardır. Ne zaman ne yapacaklarına sadece kendileri için karar verirler. Kara verirken başkalarını düşünmezler.' Babam bilgili ve çalışkan bir adamdı. Her zaman atacağı adımları herkese göre değerlendirirdi. Bencil bir insan değildi ve bende o konuda babama çekmiştim. Yatağımda oturur pozisyona geldiğimde Nisa da cevap yazdı.

''Dayım hastaneye kaldırılmış, bizde yanına gidecekmişiz. Bende yeni öğrendim.'' Mesajı okurken içimde birazcık şüphe olsa da belli etmedim.

''Anladım, geçmiş olsun. İyi yolculuklar size.'' Mesajı gönderdiğimde çok geç olmadan cevap yazdı.

''Sağ ol.'' Ekranı kilitleyip telefonu yastığın altına koydum. İnsanlara karşı genel olarak kin ve şüpheyle doluydum. Gerçeklik oranları çok azdı. Nedense çoğu zaman doğruları söylemek yerine yalanı tercih ediyorlar ve bu beni son derece rahatsız eden bir etken. Dürüst olmak çok zordu ve bu yüzden herkes kolay yolu, yani yalanı tercih ediyordu. Ama sorsan dürüst, son derece güvenilir biri. Kendimizi kandırmayalım. Çünkü dürüst olmak için daha çok yolumuz var.

Aniden boğazıma acı bir tat geldiğinde yutkunmaya çalıştım. Kusacağımı hissedince banyoya koşarak klozetin kapağını açtım. Midemde ne var ne yok hepsini çıkartırken ciğerlerimin de çıkacağını hissettim bir an. Kusmak, berbat ama rahatlatan bir eylemdi. Kapının açılma sesi geldiğinde bakamadım. Yanıma birisi oturduğunda tekrar öğürdüm. Fakat bu sefer boşa öğürmüştüm. Yorgun gözlerimi gelen kişiye çevirdiğimde abim kaşlarını çatmış bir şekilde beni izliyordu. Ah, tabii ki abim gelecekti. Başka kim gelebilirdi ki!

''Ne oldu sana birden, yediğin bir şey mi dokundu acaba?'' yavaşça ayağa kalkıp elimi ve ağzımı güzelce yıkadım. Temiz olduğuma emin olduktan sonra abime doğru döndüm.

''Bilmiyorum ki, aniden oldu abi.'' Elimi havluyla kurulayıp banyodan çıktığımda o da peşimden geliyordu.

''Hazal, eminsin değil mi? Bir şey olmadı yani?'' sesinde şüphe vardı. Ama ben buna kırılamayacak kadar yorgundum. Yatağın içine girip üzerimi örtmeden öylece uzandım.

Sen Yapamazsın (RAFLARDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin