Ormanda yürüyordum. Biran önce abimlerin evine gitmeliyim. Biraz daha ilerledikten sonra karşıma aylak çıktı. Tanrım gerçekten çok korkunçtu. Ama benim gördüğüm varlıklar gibi değil. Bana yaklaşıyordu. Yavaş yavaş ilerliyordu. Bense silahımı yani sopamı hazır şekilde tutmuştum. Ve bir anda kafasını sopayla ezmeğe başladım. İğrençti. Kesinlikle. İlk kez bir aylak öldürüyordum. Aylakla işim bittikten sonra ormandan çıktım. Sonunda yolu bulmuştum.
2 Gün Sonra
Evin yolunu yıllardır gelmediğim için biraz unutmuştum ve birkaç tane de aylak 'öldürmüştüm'. Ama zaten onlar ölüler. Yürüyen ölüler.... Abimgille kaldığım evdeydim ama... ne yazıkki onlardan hiç biri yoktu. Ne Rick, ne Lori ne de Carl. Ben onu en son gördüğüm zaman daha küçücüktü. Şimdi büyümüştür. Evde biraz gezindim. Ama hiç bir kan lekesine raslamadım. Sanırım evden kendileri çekip gitmiş. Ama beni düşünmemişler. Fotoğraflar olan yere baktım. Hiç album falan yoktu. Ama yerden bir fotoğraf buldum. Ben bile ordaydım. Fotoğrafı cebime koyum. Artık kendilerinin evi terk ettiğine emindim. Evin diğer odasına geçtim. Odadakı aynada bir yansıma gördüm. Aman Tanrım... bu oydu. O.... David..
Aynaya yaklaştım. Elimi aynaya uzattım. David nasılsa aynanın içine girmişti. David Clockworks'teki arkadaşımdı. O da benim gibiydi. Farklı....Ben: David, buraya nasıl geldin? Neden aynanın içindesin?
David bana hala bakıyordu. Sonunda konuştu
David: Ben hep seninleyim Elena..... Sen nereye gitsen ben hep seninleyim ve senin yanındayım.
Bir anda David'in aynadakı yansıması yok oldu. Bunu o yapmış olabilirmiydi acaba? Ya da benim hastalığım git gide kötüye mi gidiyordu?
Bu düşünceler aklımdayken evden çıktım. Nereye gideceğimi bilemiyordum ama onları bulmak zorundayım. Sonuçta onlar benim ailem. Beni akıl hastanesine atsalar bile.
5 Gün Sonra
'Öldürdüğüm' aylakların sayısı 20yi geçti. Sanırım böyle giderse abimleri bulmadan ben de 'onlar' gibi olucam. Biraz yürüdükten sonra bir ses duydum. Biri galiba aylakların işini bitiriyordu. Belki de bir yadıma ihtiyacı vardır diye ses gelen tarafa gittim. İçimde bir umut bile abimi bulduğumu söylüyordu. Ama.... yanılmışım. Bir erkekti ve çevresi aylakla doluydu. Ben hemen ona yardım ettim. Aylakların hepsini geberttikten sonra onunla konuşmaya başladım.
Ben: Kimsin? Adın ne?
Mavi gözleriyle beni süzdü. Garip bakışları vardı. Ama korkmamıştı. Konuşmadığı için sinirleniyordum.
"Bana bak, adın ne dedim? Kimsin sen?"dedim
"Önce sen söyle. Önce bayanlar".
Gerçekten sinir oluyordum. Hemen çantamdan ilacımı çıkardım. İlacımı yuttuktan sonra "bir dakika, hap mı kullanıyorsun yoksa?"dedi.
"Hey, bu senin ilgilendirmez, tamam mı?"dedim.
"Benim adım Daryl. Daryl Dixon."dedi. Demek adı Daryl'mış.
"Ben Elena Grimes."
Tanıştıktan sonra güvenli bir yere gittik. Hava kararmak üzreydi. Bu yüzden şimdi dışarı çıkamazdık. Bir ev bulmuştuk. Sohbet ediyorduk."Hava karardıktan sonra çoğalıyorlar."dedi Daryl.
"Biliyorum Daryl. Ailen var mı? Kardeşin falan?"
"Bir abim var. Merle... Beni terk etti. Aylakların içinde.... Beni terk etti...."
Daryl'ın sözleri beynimde yankılandı. Git gide sesler çoğalmaya başladı. Ellerim kulağımda, gözümse kapalıydı. Bir anda tüm sesler kayboldu. Hala gözlerim kapalı şekilde Daryl'ı çağırdım. Ama cevap vermedi. Beni bu halde gördüğü için korktuğunu ve bu yüzden hiç bir şey söylemediğini sanmıştım ama meğerse herşey tamamen başkaymış........
Bu bölümden bu kadar🌑
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yürüyen Ölüler FEAR
Mistério / Suspense(not: hikayede The Walking Dead karakterlerine rastlaya bilirsiniz ama gerçekten farklı birşey. Yeni karakterler var. Zombi türünden, akıl hastaları, hatta yeni bir salgın bile var. Bence aklınız karışıcak. Ama dikkatli olun ki fazla karışmasın.)