veda

48 9 9
                                    

Bunun hemen olacağını düşünmemiştim. Annemin bana biraz zaman tanımasını dilemiştim içten içe. Ama öyle olmadı. Odama çıkıp üstümü değiştirmeye karar verdim. Ne şanslıyım ki veda edebileceğim çok arkadaşım yoktu. Ama sahip olabileceğim en iyi ve tek arkadaşıma veda etmek benim için çok zor olacaktı. Ona alışmıştım. Kaybetmek isteyeceğim son kişi olabilirdi. Bilmediğim yerde en çok ona ihtiyacım olacaktı. Aklımda bir sürü düşünce ile ne giyeceğime karar verdim. Hava sıcak olduğundan bir etek ve onun üstüne de beyaz bir tişört giymeye karar verdim. Böyle çok sade olduğunu düşünerek üstüne birkaç tane kolye taktım. Daha sonra sade bir makyaj yaptım sonunda kendimi dışarı attım. Bunu Rose'a nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum. Telefonumu çıkarıp onu çağırmaya karar verdim.

- whatsapp -

ashleylül : bebeğim selam, Tiffanys'e gelir misin? Ö N E M L İ.

rose: ash, eğer cidden önemli değilse şu an yediğim pizzayla seni döverim.

ashelylül: bekliyorum, şapşal. söz sana pizza alacağım.

rose: işte şimdi uçarak geliyorum.

ashleylül: ama çok heyecan yapma. geçen gece olduğu gibi kendini kaybedip yere düşüp ayağını kırmanı istemiyorum.

rose: doğru fakat beni sen heyecanlandırdın. önemli demiştin ve söylediğin tek şey "vans mı alsam, converse mi?" gibi saçma soruydu. yine de, geldim say.

Bu şapşalı nasıl bırakacağımı bilmiyordum. Rose her zaman en büyük destekçim, isteyebileceğim en iyi arkadaşım olmuştu. Her zaman eğlenceli ve beni güldüren arkadaşımdı. Sanırım şu sıralar en çok ona ihtiyacım olacaktı. Onu bırakmayı asla istemiyordum... İlk ve tek arkadaşımdı.

Rose kafeye girdiğinde elinde en sevdiği şeylerden birisi olan çilekli lolipop vardı. Onu her zaman elinde görebilirdiniz. Rose denildiğinde aklıma gelen ilk 3 şey; pizza, çilekli lolipop ve gülen bir surattı. Yanımdaki sandalyeyi çekip oturduğunda meraklı gözlerle bana bakıyordu. Gözlerim dolmaya başlamıştı bile. Şimdi olayın ciddiyetine varmış olacaktı ki, hemen elindeki lolipopu bırakıp bana kollarını sardı. Daha ne olduğunu bile bilmiyordu ama hemen destek olmaya başlamıştı. İç çekerek konuşmaya başladım. Duygusal olmak bana göre değildi. Yani öyleydi, ama başkalarının yanında duygusal olmayı sevmezdim. En yakın arkadaşım olsa bile. Kendimi güçsüz hissederdim. Öyle olmadığını bilsem de.

"Rose'um, seni çok sevdiğimi biliyorsun değil mi?"

"Neden kötü bir şey olmuş gibi konuşuyorsun? Tabii ki seviyorum." Rose aklına çok kötü bir şey gelmiş gibi, ağlamaya başladı. İki saniye sürmedi bile. Annemin söyleyip söylemediğini düşündüm ama bilseydi zaten beni arar ve ağzıma sıçardı.

"Yoksa sen de Adam'a aşık oldun ve artık onunla daha çok takılacağın için bana veda mı ediyorsun? İnanamı-" daha fazla dayanamadım ve bu ciyaklamasına katlanamayıp ağzını kapattım. "Aptal mısın Rose, ne saçmalıyorsun? Kimseye aşık değilim. Özellikle senin abine." Bunu duyunca rahatlamış olacak ki, nefesini dışarıya verdi.

Şimdi konuşmaya başlamamın zamanıydı. Fakat içimden bir ses etrafıma bakmam gerektiğini söyledi. Sanki izleniyorduk ve birisi bizi dinliyordu. Kafamı sağa çevirdim, kafede herkes kendi halindeydi. Rose'un arkasında olan mutfak kapısına baktığımda gözlerime inanamadım. Adam ellerini cebine koymuş kısık gözlerle bizi izliyordu. "Umarım konuştuklarımızı duymamıştır" diye geçirdim içimden. Rose büyümüş gözlerle arkasına baktığımı görünce o da baktı. Abisini görünce gözlerini devirip ona seslendi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 17, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

FRNDS.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin