| 27 Aralık 2016 - Salı |
İyi hissetmiyorum...
Hastanedeyim ve çıkacak sonucu bekliyorum.
Umarım bir şeyim yoktur.
Bunu istememin tek nedeni okula devam edebilmek.
Hayır inek değilim. Mina'yı görmek için istiyorum.
Lütfen Tanrı'm, bir şeyim olmasın ve bu lanet yerden kurtulayım.
| 3 Eylül 2018 |
Mina endişelenmişti. Ona neler olduğunu iyice öğrenecekti ve korkuyordu.
Hikayenin mutsuz sonla bitmesinden...
| 27 Aralık 2016 - Salı |
Gözüne gelen güneş ışıkları uyanmasına neden olmuştu. Kısık gözlerle etrafa bakıyordu.
Başında bekleyen meleği gördüğünde biri gece gelip onu öldürdü sanmıştı ama ölmemişti. Gördüğü melek Mina'ydı.
- Hey, iyi misin..?
Uzandığı bankta doğruldu.
- J-JungKook. Jeon JungKook.
Gülümseyip kalkmasına yardımcı oldu Mina.
- Okula geç kalacağız. Tüm gece ne yaptın burada?
Sessiz kalmayı seçmişti JungKook. Açıklaması zordu. Açıklayamazdı.
"Seni izlemek için burada bekledim. Ailem de zaten pek takmıyor." mu deseydi?
Mina anlayışla karşıladı ve birlikte okula yürüdüler.
JungKook mutluydu. Mina ise aksine üzgündü.
Haline acımıştı. Kötü gözüküyordu. Yardım etme şansı olsa ederdi fakat onu tanımıyordu bile.
Fazla da takmamıştı açıkçası. Ne de olsa bir daha konuşmayacaklardı.
Yani en azından o öyle sanıyordu.
JungKook için saatler, Mina için dakikalar süren okul yolculuğunu el sallayarak tamamladılar.
Mina unutup gitti, JungKook ise tüm gün düşündü.
Mutluydu.
Eve varıncaya kadar.
- Neredeydin sen?!
Başını eğdi sadece. Kaç yaşına gelmişti ama hala azar yiyordu. Üstelik önemsenmeyen de biriydi.
Bir tokat yedikten sonra odasına geçti. Küçük kardeşi de oradaydı.
- Hyuung~
Boynuna atladı küçük olan. Evde onu tek seven kişi oydu.
Gülümseyerek sarıldı Kook kardeşine. Özlemişti bir günde.
- Hyung'un dinlenmek istiyor. Sonra oyun oynayalım, olur mu?
Baş sallayıp kısaca sarıldıktan sonra odadan ayrıldı.
Yalnız kaldığında uzandı yatağına. Hayatını gözden geçirdi. Bir hiç uğruna yaşıyordu. Amacı yoktu, seveni yoktu, hiçbir şeyi yoktu.
Oksijen israfıydı şu koca dünyada.
Gözlerini yumdu. Uyumak istiyordu uzunca bir süre.
| 19:37 |
Alnında biriken terlerle uyandı. Rahatsız hissediyordu.
Ayaklanmaya çalışmasıyla yere düşmesi bir olmuştu.
Seslice bağırmıştı. Canı yanıyordu.
Yere kusmaya başlamıştı. Fakat kustuğu yedikleri değil, kandı.
Ağlamaya başlamıştı korkudan. Neler olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu.
Kardeşi Jungmin başında belirivermişti. Küçük bir çığlık attı kendi gibi.
- H-hyung! Çilek kusuyorsun!
Gülümseyip kaldırmakta güçlük çektiği kafasını yerle buluşturdu JungKook. Etraf kararmaya başlamıştı.
Gördüğü son şey annesinin ayaklarıydı. Sonrası yoktu.
| 23:12 |
Gözlerini araladı yine. Öldüğünü sanmıştı ama ölmemişti bir kez daha.
Yanında kimse yoktu. Yapayalnızdı.
Neler oluyor hiçbir fikri yoktu ama biliyordu ki durumu hiç de iç açıcı değildi.
Yapabileceği tek şey birilerinin ona bir şeyler anlatmasını beklemek olacaktı.
O sırada bir doktor girmişti içeri. Yanındaki sandalyeye oturdu.
- Nasıl hissediyorsun JungKook?
- Kötü. Ailem nerede?
Bilmiyorum anlamında omuz silkti doktor.
- Seninle bir şey konuşmalıyız. Güçlü birine benziyorsun. Direk söyleyeceğim. Durumun ciddi gibi. Birkaç test yaptık ve sonuçlarını bekliyoruz. Her türlü şey için hazır olmalısın. Anladın mı?
Başını sallamakla yetindi sadece. Hayır, güçlü değildi. Her türlü şeyde yıkılabilirdi.
Korkuyordu. Ölüm bile olabilirdi bu işin sonu. Bunu istemiyordu. Mutluluk neymiş öğrenmeden gitmek istemiyordu bu acımasız dünyadan.
Peki öğrenebilecek miydi?
Bundan sonra bölümleri okunması veya oy alması için yazmamaya karar verdim.
Sevdiyseniz verirsiniz.
İstediğim zaman yazacağım. Bu hikayeyi seviyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm Afraid | JJK
Fanfiction❝Korkuyorum, seni sevdiğimi söylemekten. Hayatını mahvetmekten korkuyorum.❞