Beklenmedik bir olay ardından Hermione'nin başına gelenler...
-------------------------------------------------------------------------------------
Bu hikaye kendi başıma yazdığım bir hikaye olmamakla birlikte benim ilk hikayemdir.
...
''Antremanı izlemeye geliyor musunuz?'' diye sordu Harry, Ron ve Hermione'ye.
''Tabi ki. Kaç gibi?" dedi Hermione.
"Şimdi. Tabi istemiyorsanız..."
"Aklından bile geçirme, Harry. Ama önce Ron'a bir şey göstermem gerek. Biz sana yetişiriz, sen önden git." dedi Hermione Ron'u kolundan tutmuş bir yere sürüklerken.
................................................
"O neydi şimdi? Ne göstermek istiyorsun?" dedi Ron, Hermione'ye şaşkın gözlerle bakarak.
"Ah aslında pek önemli bir şey değil. Sadece Mrs. Weasley'nin benden sana vermemi istediği birkaç eşya var." dedi Hermione elindeki cübbeyi göstererek.
"Sonunda yeni bir resmi cübbem oldu!" diye bağırdı Ron kendini tutamayarak çünkü yıllardır yeni bir resmi cübbenin hayalini kuruyordu.(siz olsanız bağırmaz mıydınız?)
"Ne zamandır almak istiyormuş ama bir türlü fırsatı olmamış ve bazı aksaklıklar olmuş. Aslında çürük vişne renginde olacakmış. Sonradan Percy ona turuncu renginde bir cübbenin saçınla daha uyumlu olabileceğini söylemiş." dedi Hermione istemsizce kahkaha atarak.
"Aman ne komik! Kesin o fikri ilk olarak Fred ve George anneme önermiştir. Zaten onlar hep şaka peşindeler. " dedi Ron hafiften sinirlenerek. Sonra "Herneyse, hadi Harry'i daha fazla bekletmeden onun yanına gidelim. Sanırım kendisi yaklaşan Gryffindor-Ravenclaw maçından dolayı biraz tedirgin. Ayrıca bu yıl Ravenclaw güçlenmiş diye duyumlar aldım. Yine de Harry gibi bir arayıcımız olduğundan onların pek şansı olmayacak" diye devam ettirdi cümlesini.
"Ron, Quidditch'ten anlamadağımı biliyorsun neden inatla bunları bana anlatıyorsun." dedi Hermione sitem edererek. Fakat Ron onu duymuşa benzemiyordu.
"Bu maçta bizim kazandığımızı varsayarsak diğer maç Hufflepuff-Slytherin arasında. O maçı da Slytherin kazanırsa Ravenclaw ile maçı olur. Onu da kazandığını varsayalım. O zaman kupa bizim olabilir. Fakat belki de Slytherinliler gaza gelip daha çok çalışabilirler. Sonuç olarak....."
"YETEEER!" diye bağırdı en son Hermione. Ron ise ona daha yeni şişmiş bir balon balığı gibi-şaşkın, şaşkın- bakıyordu. (sanırım bu bakışı sözlü olarak Hermione'ye söylerseniz o da o şekilde bakmaya başlar.)
"Anlamamış numarası yapma Ron yarım saaattir Quidditch hakkında onuşuyorsun ve ben sana o oyundan anlamadığımı daha ne kadar söylemem gerekiyor."
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
................................................
Quidditch sahasına vardıklarında çoktan antreman başlamıştı ve herkes maç için canla başla çalışıyordu. Ron antremanı daha iyi izlemek için en ön sırayı tercih etmişken; Hermione ise Quidditch'ten fazla anlamadığı fakat bunu Ron'a bir türlü anlatamadığı için arka sıraya oturmuştu ve boynundaki zaman döndürücüsünü eline alıp onunla oynamaya başlamıştı. Birden Ron ve Harry'nin çığlıkları ve kendisini es geçen bludgerı fark etti.
O an ki korkuyla elindeki zaman döndürücüyü düşürmüştü ve zaman döndürücüden tuhaf bulutlar çıkmaya başladı. Ne olduğunu bilmese de Hermione'nin içinde hiç bilmediği bir korku düştü. Birden etrafına bakınma ihtiyacı hisseti. Kafasını kaldırdı ve etrafa bakmaya çalıştı ama etrafta, beyaz dumandan başka bir şey yoktu.
