~19~ "Peki o zaman, ilk olarak nereye bakıyoruz?"

1.1K 41 8
                                    

Flashback

Ortak salona geldiklerinde Çapulcular'ı göremediler ve Hermione o günün dolunay olduğunu fark etti. Hemen "Herhalde erkenden yatmışlardır." dedi.

30 Yıl Önce Hogwarts

Ortak salondan çıkıp yataklarına gittiler. Hermione, "Acaba biri yaralanacak mı?" diye düşünürken uykuya daldı. 

Sabah, ilk olarak Lily uyandı. Hala kafasında tuhaf sorular dönüp duruyordu.  Ardından bu sorularla fazla vakit kaybetmeden Hermione'yi kaldırmak için doğruldu.

"Hadi kalk ama Melody, ya da Hermione mi demeliyim?"

"Of, kadar da çok uyumuşum. Bir saat önceden kalkıp Aritmansı çalışmam gerekiyordu. Hem daha iksir ödevimi yapmadım."

"Sakin ol. Hem iksir ödevi dün verildi. Daha iki günümüz daha var. Hem Aritmansi'ye niye çalışıyorsun ki. SBDler için daha üç ay var. Hem yarın beraber çalışırız, söz."

"Her neyse. Biraz daha çene çalarsak yemek yiyemeyeceğiz. Hadi, üstünü giy de Büyük Salon'a geçelim."

Büyük Salon'a geçip yemeklerini yedikten sonra ilk dersleri olan  için zindana indiler. Zindandan geçip sınıfa girdiklerinde Profesör Slaghorn sıraların önünde herkesin yerine geçmesini bekliyordu.

"Evet, herkes yerine geçtiyse dersimize başlayabiliriz."

Yaklaşık bir saat sonra ders bitti. Sonraki dersleri boştu, o yüzden ortak salona gidip biraz dinlenmeye karar verdiler.

"Ne dersin, şu konuyu onlarla da paylaşalım mı?"

"Bence paylaşsak iyi olabilir. Kim bilir, belki geri gitmenin bir yolunu hep beraber bulabiliriz." dedi Hermione heyecanla.

Ortak salona girdiklerinde, tam da tahmin ettikleri gibi James, Sirius ve Lupin oradaydı fakat yanlarında Peter yoktu. Görünüşe göre onun ek ders alması gerekiyordu.

Hermione ve Lily bir koltuğa, geriye kalanları da başka bir koltuğa yığılmışlardı. 

"Şey, aslında bizim size söylememiz gereken bir şey var." diye başladı Hermione.

Şimdi herkes Hermione ve Lily'e bakıyordu ve söyleyecekleri şeyi dikkatle bekliyordu.

"Öncelikle, bizim bildiğimiz Melody, aslında Melody değil." diye devam etti Lily.

"Nasıl yani?" dedi Remus. Görünüşe göre onun da kafası öbürleri kadar karışmıştı.

"Yani, demek istiyoruz ki, benim adım Hermione."

"Ne yani, şimdi sen bize yalan mı söyledin!?" dedi Sirius yarı sinirli bir biçimde.

"Aslında tam yalan sayılmaz. Ya bakın, durum sandığınız kadar basit değil, aynı şekilde olanlar da olağan bir şey değil."

"Hadi ama, lafı dolandırmayın artık." dedi James sabırsız bir biçimde.

"Tamam, gerisini ben anlatırım Lily." dedi ve Lily'e kasvetli bir bakış attı. "Benim bir zaman döndürücüm vardı. Yaklaşık bir ay önce Quidditch antremanı izlerken bir blugger yüzünden zaman döndürücü kırıldı ve beni de bu zamana hapsetti." diye bitirdi Hermione, olabildiğince basit bir biçimde anlatmaya çalışarak. "Son olarak da, benim adım aslında Hermione." sözünü bitirdiğinde hepsinin ağzı bir karış açık kalmış bir biçimde Hermione'ye bakıyordu. Bir an düşündü ki Lily'nin fotoğrafta gördüğü Ron ve Harry'i açıklamamak en iyisi olacak.

"Tamam o zaman. Herkes Hermione'nin gerçek kimliğini öğrendiğine göre, ne yapacağımıza bir bakalım." dedi Remus sessizliği bozarak.

"Tamam o zaman, Mr. 'Düşünceli' Lupin,ne yapabileceğim hakkında bir planın var mı?" dedi James alaylı bir biçimde.

"Aslında bakarsan, bu olayın geri dönüşü olduğunu sanmıyorum, tabii başka zaman döndürücüsü falan yoksa."

"Peki o zaman, ilk olarak nereye bakıyoruz?"

"İşte o konu hakkında hiçbir fikrim yok." diye tartışmadan kendini sıyırarak.

"Bence bir sizin evi kurcalayabiliriz, ne desin?" dedi James, Sirius'a hitap ederek. "Ne de olsa sizde ne ararsan bulunabileceğini söylemiştin. Görünmezlik pelerininin altına girer, etrafı kurcalarsın." 

"Belki, onun dışında bence Flich'in odasına bakabiliriz. Belki bir yerden incelemek için almıştır ve çekmecesine koymuştur." diye fikir yürüttü Sirius.

"Ayrıca Dervish and Banges'a da bakabiliriz. Birçok sihirli alet var orada." dedi son olarak Lily.

"Tamam ama, bu kadar çabuk karar vermeyin. Ya yoksa, başımızı boşu boşuna belaya sokacağız." dedi Hermione endişeli bir biçimde.

"Arkadaşlar bunun içindir ve ayrıca, biraz risk olmadan, hayat nedir ki?" dedi Sirius Hermione'ye karşılık olarak.

Bunun ardından Hermione, biraz utanarak koltuğa kuruldu. "Neden bu kadar hevesliler ki, gitmesi gereken asıl kişi kendisi, onlar değil ki." diye düşündü. "Ben gidersem eğer, ne olacak. Harry ve Ron acaba başını belaya sokmuş mudur ki?" gibi birçok düşünce geçiyordu kafasından. Ta ki, biri ona seslenene kadar.

"Ben yatakhaneye çıkıyorum, geliyor musun?"

Bu Lily'nin sesiydi. Bütün düşüncelerini bıçak gibi kesen ses...

"Tamam bekle, ben de geliyorum."

Yatakhanelerine çıktığında birden aklına geldi, Crookshanks ne yapıyordu? Onu tamamen unutmuştu. Umuyordu ki başına bir şey gelmemişti. Ayrıca dersler ne olacaktı? Öbürleri onun birden ortadan kayboluşuna ne tepi verecekti? En önemlisi ailesi, onlar okullar kapandığında kızları gelmedi diye üzülmeyecek miydi? 

Kafası bu kadar dağınıkken hiçbir şeye odaklanamıyordu. Herkesi o kadar çok özlüyordu ve aynı şekilde o kadar endişeleniyordu ki, tek yapmak istediği şu anda yeni bir zaman döndürücüsü bulup geri gitmekti. 

Zamanın ne kadar hızlı geçtiğini fark edemeden diğer ders başlamıştı bile. Hermione sınıfa nasıl geldiğini tam hatırlamıyordu çünkü o sırada kendi düşüncelerine hapsolmuştu.

McGonagall; "Evet, çocuklar bugün bir kibriti bir masaya çevirmenizi istiyorum. Kitaplarınızda bu büyünün nasıl yapılacağı yazıyor. Hadi herkes denemeye başlasın." dediğinde daha henüz kendine gelebilmişti. 

Birden aklına bir fikir geldi. Neden bunu daha önce düşünemedim dedirten bir düşünceydi bu.


Yazar Yorumu: Arkadaşlar. Bizden bu kadar. Kitap saçmalamaya başladı. Diğer bölümde final yapıyoruz yani bitiriyoruz. 👏










Çapulcular ve Davetsiz MisafirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin