~3~ 30 YIL ÖNCE

2.7K 116 11
                                    

Flasback

O an ki korkuyla elindeki zaman döndürücüyü düşürmüştü ve zaman döndürücüden tuhaf bulutlar çıkmaya başladı. Ne olduğunu bilmese de Hermione'nin içinde hiç bilmediği bir korku düştü. Birden etrafına bakma ihtiyacı hisseti. Kafasını kaldırdı ve etrafa bakmaya çalıştı ama etrafta, beyaz dumandan başka bir şey yoktu.


30 Yıl Önce

Quidditch sahası, hava güneşli🌞 ve sabah.

Zaman döndürücünün hala yakınında olduğunu fark eden Hermione hemen ona uzandı etrafındaki dumanlar hemen hemen dağılmıştı. Etrafını artık daha iyi görebiliyordu. Dikkatlice etrafını inceledi. Ron ve Harry'nin olmadığını fark etti. Belki şaka yapıyorlardır diye düşündü. 

"Hadi ama, şaka yapıyorsanız bu hiç de komik değil!" dedi Hermione yarı fısıldar bir biçimde. Aslında bağırarak söylemek istemişti ama sesi çıkmamıştı. Nasıl olsa birazdan ortaya çıkarlar diye düşündü. İçine yine o beyaz dumanlar çıkarkenki korku düştü. "Ya gelmezlerse!"

 Etrafına endişeli ve hızlı bir bakış attı ve Ron'un oturduğu yerde kızıl saçlı kendi yaşlarında "Artistlik taslama POTTER!!!" diye bağıran bir kızın oturduğunu gördü. Kızın iki yanında üç erkeğin oturduğunu gördü. Bunlardan en sağda olanı kısa boylu ve hafif şişman biri, onun yanında uzun boylu ve zayıf biri, en solda ise diğeri gibi orta boylu ve zayıf biri oturuyordu.(yazar notu: Burayı anlamanıza gerek yok gerçekten!)

Tribündekiler incelemeyi bırakıp tek tek Quidditch oyuncularını incelemeye başladı. Ta ki gözü aynı Harry gibi dağınık saçlı birine takılana dek. Onu bir süre daha izledikten sonra onun yüzünün de Harry'nin yüzüne benzediğini fark etti. 

Daha sonra bu kişinin Harry'nin babası, yani James Potter olabileceği fikri aklına dank etti. Birden aklına gelen bir fikirle irkindi; zaman döndürücüsü düştüğü anda kendisini 30 yıl geriye mi atmıştı?!

Fakat bu fikri düşündüğü an bir tereddüt etti çünkü daha zaman döndürücüsünün nasıl kullanıldığını bilmezken nasıl bu kadar geriye gidebilmişti. Bu bir şaka olmalı veya bir rüya diye düşünmekten kendini alamadı. "Eğer bu bir rüya ise de hemen uyanmalıyım!" dedi içinden. "Ama eğer değil ise, bu gerçekten bir felaket olacaktır." Aradan biraz zaman geçi ve Hermione sıkılmaya başladı. Böyle karışık olaylara alışık değildi. "Galiba artık Harry'yi anlamaya başlayacağim." dedi yine yarı fısıldayarak. Normalde böyle olaylar hep Harry'nin başına gelirdi ve yavaş yavaş bu anormalliklere alışmaya başladığını düşünüyordu. Bu olayın Hermione'nin başına gelmesi okulda büyük bir ayaklandırma kaldırabilirdi, veya hiç kimse bu olayın farkına varmaz ve  normal "okul" yaşantılarına devam ederlerdi. Şu anda boş boş oturmak yerine bir plan kurmanın en iyisi olacağı kanısına vardı ve etrafını incelemeye yeri döndü.

Bir an  yine tribünlere gözü kaydı ve normalde Ron'un oturduğu yerdeki kızıl saçlı kızı yeniden incelemeye koyuldu. O kızıl saçlı kızın da Harry'nin annesi Lily Evans olabileceği fikri aklına geldi. Ama hala bu fikirleri kendine yediremiyordu ve korku içindeydi. Şu anki durum için en iyi fikrin Dumbledore'un ofisine gitmek olduğunu düşündü ve yola koyuldu.


Yazarlar Yorumu: Biliyorum, ikinci bölüm yok. Bunu o kadar sorun etmezsiniz umarım. 7. bölümden geriye doğru giderek sıralandırdığımız için 2 arada gitti. Yazarlar iki kişi ya, o iki yetmiyor mu?

Çapulcular ve Davetsiz MisafirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin