~7~ "Ben sana demiştim."

2K 99 19
                                    

 Flashback

Bir süre sonra Gryffindor ortak salonuna dönen Çapulcular, Lily ve Hermione'nin keyfi yerine gelmişe benziyordu. Aslına Hermione hiç üzülmemişti hatta Snape'in o durumunu komik bulmuştu fakat kimse onun bu halini görmemişti.

Ron ve Harry'nin Zamanı

Hogwarts, hava parçalı bulutlu⛅ ve akşamüstü.

Harry ve Ron, Hermione'yi aramayı yeni bitirmişlerdi. Bütün Hogwarts'ı aramalarına rağmen Hermione'yi bulamamışlardı. Her yere bakmışlardı fakat ısrarla baktıkları yerlere iki kere bakıyorlardı. Aramaktan o kadar yorulmuşlardı ki artık onun yerin dibinde olduğunu düşünmeye başlamışlardı.

"Kütüphaneyi bir daha deneyelim. Belki biz dışarıdayken kütüphaneye gitmiştir." diye bir öneri sürdü Ron. Fakat Harry tamda Ron'un beklediği gibi "Orada olması imkansız, Ron. Oraya milyonlarca kez baktık." dedi. Zaten Ron da, Hermione'nin orada olmadığını biliyordu sadece bir fikir ortaya sürmek için böyle bir şey söylemişti.

O sırada Harry'nin aklına gelen fikirle birlikte Harry kafasını duvardan duvara vurmak istedi. Onun yaşadığı bu iç savaşı fark eden Ron daha ne olduğunu soramadan Harry "Neden Çapulcu Haritası'na bakmak daha önceden aklımıza gelmedi." dedi. Bunu duyan Ron da kafasını duvara vurmak istedi.

"Eee! Hadi ne bekliyoruz!" diyen Harry'inin sesiyle gerçek dünyaya dönen Ron, Harry'nin arkasından hızlıca koşmaya başladı. Gryffindor ortak salonunun önüne geldiklerinde onları her zamanki gibi Şişman Hanım karşıladı.

"Parola?" dedi Şişman sakin bir sesle . 

"Pelinotu soğanı" diye yarı bağırarak şifreyi söylediler. 

Şişman Hanım bir an irkildi fakat daha sonra "Peki zaten ben kimim ki önüne gelen bana bağırsın. Ben sadece bir portreyim dimi benim duygularım yok ki!" dedi Şişman Hanım duygulu bir sesle. Sanki dokunsan (tabii ki Şişman Hanım portrenin içinde, yani dokunulamaz) ağlayacakmış gibi bir ifade vardı yüzünde.

Onun bu konuşmasını daha fazla dinlememek için Harry veya Ron'dan birinin devreye girmesi gerekiyordu. İki arkadaş bir süre çaresizce bakıştıktan sonra Harry konuşmaya başladı.

"Özür dileriz biz öyle demek istememiştik. Sadece bir arkadaşımızı bulamıyoruz ve onun içerde olabileceğini düşündük. Ah! Bu arada sana da soralım. Ortak salona giren çalı gibi gür ve kahverengi saçlı ve kahverengi saçlı genelde eline bir sürü kitap olan bir kız gördün mü?" dedi Harry fazlasıyla nazik olmaya çalışarak. Bu nazik konuşması işe yaramışa benziyordu çünkü Şişman Hanım sakinleşmişe benziyordu. 

"Sanırsam, Hermione'den bahsediyorsun. Evet onu tanıyorum." diye ekledi Şişman Hanım yüzlerindeki şaşkınlık ifadesini görünce. "Ayrıca hayır, onu bütün gün görmedim. Eğer onun nerede olduğunu öğrenirseniz bana da haber verin." deyip öne savruldu. 

Her zaman olduğu gibi onları Gryffindor ortak salonunun sıcacık ve hoş ortamı karşıladı. Ama onlar bunu şuan için umursuyamazlardı çünkü yapmaları gereken daha önemli bir işleri vardı. Çok hızlı yukarı çıkmış olmalılardı ki Neville arkalarından "Ne bu acele?" diye bağırdı. 

Yukarı çıktıklarında hemen Harry'nin sandığının yanına gittiler. Harry'nin sandığından çok büyük olması haricinde diğer bütün parşömenlere benzeyen bir parşömen çıkarttılar. Asasını üstüne doğrulttu ve "Bütün ciddiyetim üzerine yemin ederim ki hiç hayırlı düşünmüyorum." 

Harry ve Ron harita açılır açılmaz heyecanla üstünde Hermione yazan noktacığı aradılar fakat ne kadar ararlarsa arasalar  o noktacığı bulamamışlar. Fakat sonra Harry bir noktayı gördüğünde ağzından küçük bir çığlık kaçmasına engel olamaz. 

Hemen o naktanın olduğu yere gitmek için kendilerini hazırlarlar.  Görünmezlik Pelerini'ni yanlarına alıp o noktanın bulunduğu yere giderler. Fakat o yere vardıklarında ne Hermione'yi görürler ne de ona ait bir şey. Büyük bir hayal kırıklığına uğrarlar ve oraya rahatsız edici türden bir sessizlik hakim olur. Ron bu durumdan sıkılmış olmalı ki "Hermione gerçekten yerin dibine girmiş olmalı! Ben sana demiştim" der. 

Harry bu şakayı beğenmemiştir. Ron'a "Kız kayıp. Sen hala burda şaka yapma peşinedesin." der Harry öfkeyle. 

"Sadece ortamı yumuşatmak istemiştim. Bu kadar sinirleneceğini bilsem söylemezdim." dedi Ron küskün bir edayla.

"Özür dilerim. Hermione kaybolduğu için sinirlerim biraz bozuk. Sana öyle dememeliydim." dedi Harry, Ron'a özür diler bir bakış atarak. 

"Herneyse! Bu konuyu kapatalım da asıl meseleye dönelim. Anladık ki Hermione okulda değil." "Ama onu haritada gördüm." diye Ron'un sözünü kesti Harry.

"Belki de haritada yanlış göstermiştir veya sen o kadar çok ismin arasında Hermione'nin ismini de gördün zannetmişsindir. İstersen bir kez daha bakalım." dedi Ron.

Ne kadar olacakları bilseler de haritayı gene açtılar ve yine Hermione'nin ismini aramaya başladılar. Ron bir an onun ismini görür gibi oldu fakat o nokta hemen kaybolduğu için bunu Harry'e söylemedi. Birden Ron'un aklına çok zekice bir fikir geldi.

"Bu harita Hogsmade'i göstermiyor değil mi?" diye sordu Ron heyecanla.

"Hayır, göstermiyor. Sadece Hogwarts'ın içini ve bahçesini gösteriyor. Niye sordun ki? Yoksa Hermione'nin Hogsmade'mi olduğunu düşünüyorsun. Ron bu çok mantıksız o geçitlerden haberdar olduğundan bile emin değilim. Hem haberi olsa bile Hermione kuralları çiğneyip oraya gidecek değil ya?"

"Tamam belki de orada olmayabilir fakat bakmaktan da zarar gelmez değil mi?" dedi Ron. Harry'nin tepkisini ölçmek için bir süre ona baktı fakat Harry'nin yüzü ifadesizdi. Sanki bir şey düşünüyormuş gibiydi. 

En sonunda "Peki bir bakmaktan zarar gelmez." dedi ve kambur heykele doğru yola çıktılar. Heykelin yanına geldiklerinde içine girip bir tünele girdiler oradan da Hogsmade'e doğru yola koyuldular. 

Ne yazık ki sonuç tam da Harry'nin beklediği gibiydi: Hermione yoktu. Harry tam okula geri dönmek için tünele girdiğinde Ron "Bari buraya kadar gelmişken  Balyumruk'tan biraz şeker alalım." der. Harry  hiç istemese de kabul eder. Kim bir çikolataya hayır diyebilir ki?

Birkaç şey aldıktan sonra tünel yardımıyla okula döndüler. Okula geldiklerinde saatin çok geç olduğunun farkına vardılar ve Profesör Dumbledore ve Profesör McGonagall ile konuşmayı yarına ertelediler. 

Tam ortak salona girecekken Şişman Hanım onları soru yağmuruna tutar. Harry tam cevap vermeye hazırlanırken, Ron konuşmanın nereye gideceğini anlar ve kısaca "Hayır, onu bulamadık." diye olayı kestirip atar.

Harry ve Ron yatakhanelerine çıkıp kendilerini yataklarına attıklarında günün yorgunluğu üzerlerindedir ve bu yorgunluk hemen uyumaları için diretmektedir. Fakat Hermione'nin kayboluşunun verdiği endişe ve huzursuzluk onların uyumalarını engellemektedir. 

Harry ve Ron daha fazla bu yorgunluğa karşı çıkamazlar ve kendilerini uykunun tatlı kollarına bırakırlar.

Harry'nin aklına tam uyuyacak iken bugün yaşanan olayları Sirius'a yazmak gelir fakat bu konu üzerine fazla düşünemeden uykuya dalar.

Yazarlar Yorumu: Bu bölümün öbür bölümlerden daha uzun olduğunu itiraf ediyoruz. Kfanız karışmış olabilir. Eğer öyle ise bu tamamıyla normaldır çünkü bu bölüm UZUN yani 1000 kelimecik bir şey. Daha fazla uzatmak istemiyorum. Yorum yazarak düşüncelerinizi belirtirseniz seviniriz.😉 MUZİPLİK TAMAMLANDI.


Arkadaşlar, yorumlarnızı ve VOTElarınızı bekliyoruz. Bakın, böyle devam ederse yazmayı bırakırız.(kesinlikle bu yorumda tehdit yok🙄) Emeğe saygı lütfen!! HİÇ, HİÇ OLURMU CANIM??😋 


Çapulcular ve Davetsiz MisafirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin