Başlangıç "KUMAR"

271 31 16
                                    

İyi okumalar...

-1.Bölüm;Kumar-

♤♤♤♤♤♤

Küçük duygular büyük duyguları hedefler ve küçük mutluluklar her zaman büyük hüzünleri doğurur.

Kalem yeniden ağzıma götürüp arkasını dişlerken yazdığım sözün altında yatan anlama odaklandım. Üstüne bir çizgi çektim ve tekrar düşünmeye başladım. İlham meleğim bu gece beni yapayalnız bırakmıştı. Kalemi elimden düşürmezken şimdi ise bir kaç cümle bir arada çok zor birleşiyordu. Üç saatin sonunda aklıma gelen tek cümleler bunlardı.

Gerçekten saat kaçtı?

Cebime koyduğum telefonu hızlıca çıkarıp kontrol ettim.

Saat 23.46...

Yeni bir güne kalan sadece 14 dakika.

Ağacın dalları arasında gözükmediğimi biliyordum. Bir kuş gibi konduğum ağaç dalı özgür olduğumu, sokağın sessizliği ise kendi yalnızlığımı daha kuvvetli hissettiriyordu. Hafif çiseleyen yağmur toprakla karışık beton kokusunu ortaya çıkarmıştı. Huzur bütün uzuvlarımı ele geçiriyordu.

Sayfayı hızlıca çevirdim. Beni bırakıp gittiğini düşündüğüm melek yeniden doğuyor gibiydi.

Bazen en çok sevmek istiyorum, bazen ise en çok sevilmek istiyorum. Sanırım yeryüzü ikisini de bulamayanların acılarıyla dolu...

Yazdıklarımı bir kaç kere okudum. Kafamın dağınık oluşu her yazdığımdan anlaşılıyordu. Belki de bu yüzden ilham meleğim beni bırakıp gitmişti. Söz defterimin arasına kalemi yerleştirip kapattım ve hemen yanımdaki dala düşmeyecek şekilde koydum. Sırtımı ağacın gövdesine yaslayarak cenin pozisyonunu alıp düşüncelerime gömüldüm.

Kötüydü işte...

Gece ya da gündüz değildi kötü olan! Hayvanlar ve eşyalar hatta dünya bile değildi kötü olan. İnsanlardı işte kötü olan... Nefesim kesilse, mutsuzluğu hayatım boyunca yaşasam bile biliyordum bunu! Dünyadaki bütün her şey o kadar masum ve güzeldi ki! Sanki insanlar kendine verilen görevi kötüye kullanıyor ve bütün güzellikleri mahvediyordu.

Saat 20.38; Babamın bana bakarken ki nefretle parlayan gözlerini 3 yıl sonra yeniden görmemi istediğini öğrendiğim zaman dilimi.

Alt etmen gereken bir düşman kalesi var Milas Akçadağ.

Yapabilirdim değil mi? Babamın hayatı boyunca sevmediği kızını en sonunda sevdirebilirdim. Beni sevmeliydi artık. Sevebilmeyi denemeliydi en azından çünkü içimdeki küçük kız çocuğu buna daha fazla dayanamıyordu.

Odamdan bana seslenen Kemal amcayı duymamla defterimi hızlıca içime saklayarak ağaçtan dikkatli bir şekilde odanın penceresinden içeriye doğru hareketlendim. İçeri girdiğimde Kemal amca ile göz göze geldik. Kollarını göğsünün altında birleştirmiş içeri girişimi izliyordu.

Gözlerimiz birleştiğinde hızlıca konuştu.

"Ne yapıyorsun, deli kız?" dediğinde güldüm.

"Sincap gibi ağacın tepesinde oturuyordum, sen napıyorsun Kemal amca?" Yaptığım benzetme hoşuna gitmiş olucak ki o da gülmeye başladı.

"Tövbee, millet deliye biz akıllıya," diye tatlı tatlı kendi kendine söylenince bende güldüm. Bir taraftan üzerimdeki boğazlı kırmızı kazaktaki ve taytımdaki tozları çırpıyordum.

"Milas, babandan bir haber daha var."

BedelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin