Mm: Ufuk Yıkılmaz
...
Arkadaşlarımın hepsi bir yere dağılırken ben, Boran itiyle konuşmaya karar verdim. Artık onu bitirmem gerekiyordu ve onun da bana söyleyecekleri varmış.
Zırvaladıklarını dinleyip, yüzüne tükürdükten sonra yeniden sınıfıma dönecektim.
Zaten onu sevmiyordum. Sevememiştim. Bir şeyleri bitirmeyi denemiştim kalbimde. Bunun için ondan yardım almıştım. Kesinlikle 'onu kullandım' demeyecektim çünkü hiçbir duygu paylaşımı yaşamamıştık. Sadece adı sevgiliydi işte.
Maksat, gerçekten kimi sevdiğim anlaşılmasın.
Gidip bu saçma şeyi bitirecektim. Bu iş çok uzamıştı ve herkesin gözünde 'aldatılmış' moduna girmek istemiyordum.
Sadece kandırılmıştım. Bu üzmüştü.
İlay yanıma gelip, "Kantine gidiyorum, geliyor musun?" diye sorunca ona ve diğerlerine hitaben konuştum.
"Yok, siz gidin. Ben bir Boran'ın yanına gideceğim. Konuşacakları varmış benimle. Gidip dinleyeceğim."
Sabahtan beri uyuyan Ufuk, sıradan kafasını kaldırıp arkasına döndü. Gözlerini kısarak bana baktıktan sonra "Ben de geleceğim, o ite iki çift lafım var." dedi.
Bundan önce WhatsApp'ta tartışmış olmamızı önemsemedim ben de. Kafamı sallayıp gelmesi için onay verdim.
Aramızda küslük diye bir şey olamazdı sonuçta. Bunun ona olan zaafımla bir alakası yoktu. Sadece... Gelsindi işte, yanımda olsundu.
İkimiz kalkıp koridorda yürümeye başladık.
Zaten 'ikimiz' kelimesini ancak böyle konularda kullanabiliyordum. Hayatın en geri zekalı insanı olabilirdim. Beni 'kardeş' olarak gören, düz bir insana aşıktım.
Bahçede şerefsiz Boran'ı görmemle tüm düşüncelerimden sıyrılıp onun yanına adımladım. Arkamdan gelen Ufuğu bile unuttuğum söylenebilirdi.
Ya da söylenemezdi.
"Ooo, eski sevgilim... N'aber hayatım?"
Yüzüne yumruğumu koymamak için zor duruyordum. Bu kadar piç bir insan olabilir miydi?
"Boran! Şerefsizleşme. Ya da dur ya," dedim ve yanındaki tescilli kaşar Dila'ya baktım.
"Sen zaten şerefsizsin. Sevgilinin kaşar olduğu gibi..."
Üzerime doğru bir adım atan Boran'a, durması için bir hamle yapmadım. Tam elini kaldırmış, bana vuracaktı ki, Ufuk gözünün altına bir yumruk attı.
Bu yumrukla sendeleyen Boran'a yardım etmeyecektim. Herkesin koynundan topladığı 'sevgilisi' için bana vurmayı göze alan bir insana ne yapabilirdim ki?
Ben onun her acısında bir arkadaş gibi yanında olmuştum. Bunu en iyi o biliyordu. Bana, saçma bir kızı değişmesi zoruma gitmişti. Gerçek bir sevgili olmasa da, iyi arkadaşlar olabileceğimizi düşünmüştüm.
Benim kimi sevdiğimi biliyordu.
Onunla yalandan sevgili olmadan önce, tek amacımın o'nu unutmak olduğunu biliyordu işte.
Tamam, eğer Dila'yı seviyorsa benden ayrılabilirdi. Herkes bizi ayrıldı bildikten sonra istediğini yapardı.
Bu zor değildi ve o her zamanki gibi beni yüz üstü bırakmayı seçmişti.
Konuşmuyordum. Ben konuşmuyordum ama Ufuk, Boran'ın yakasını tutmuş, tüm okul duyacak şekilde bağırıyordu.
Etrafımızda toplanan insanlar, olayın asıl konusunu öğrenmek için bir oraya bir buraya sorular soruyorlardı.
Sadece bakıyordum. Bir şey yapmayacaktım.
"Ulan it! Bir daha Barış'ın etrafında, yanında, yöresinde... Görmeyeceğim seni! Onun sıçtığı tuvalete bile bir daha girmeyeceksin lan! Kaşar sevgilinle ne bok yiyorsanız yiyin, ama sakın Barış'a yanaşayım deme! Yemin ederim seni pişman ederim. Değil doğduğuna, döl olarak çıktığın güne pişman ederim seni!"
Bu sözleri, beni 'kardeşi' gibi gördüğü için söylüyordu... Acıtıyordu...
"Çocuklar! Ne oluyor burada!"
Arkamızdan gelen sese dönüp bakabildiğimde müdürün geldiğini gördüm. Sinirle bize doğru geliyordu. Koca bahçede sesi öyle bir yankı yapmıştı ki, kız öğrenciler çığlık atmış; erkek öğrenciler koca bir küfür savurmuşlardı.
Ufuk, son kez Boran'a bir yumruk attığında bir şeyi tam anlamıyla sezmiştim.
Bize müdür odası yolları gözükmüştü.
Yine!
###
Ben hep çalışkan bir öğrenci oldum arkadaşlar. Hiç müdür odasına kavgalarım yüzünden gitmedim ldnfjcnşsjf
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖR | Texting •B×B•
Teen FictionBilinmeyen Numara: Körsün! Bilinmeyen Numara: Ve bunun o güzel gözlerinle hiçbir alakası yok! 130319' -Bolca küfür ve argo sözcükler barındırmaktadır.- ©2019, tombikbirbulut