- Aylin! Aylin uyan! Aylin!
+ Neredeyiz biz?
- Ormandayız.
+ Nasıl geldik biz buraya?
- Bilmiyorum, ama birinin getirdiği kesin.
+ Ya ben korkmaya başladım neler oluyor yaa? ... Bak biri bunu bırakmış.
- "Çocuklar üzgünüm bunu yapmak zorundayım onların olmadığınızı anlamak için. Pek hoşunuza gitmediğini biliyorum. İnanın kimin dost kimin düşman olduğunu sadece size olan davranışlarından çıkaramazsınız. Hep birlikte büyük bir oyunun içindeyiz. İsterseniz bu kağıdı bizi kaçıranın el yazısı diye polise verin. Ama inanın bütün oyun bozulur. Eğer kötü bir niyetim olsaydı şu an bunu okuyor olmazdın. Evinize dönün. Kayboluşunuz üzerine sıkı birşeyler uydurun. Zamanı gelince herşeyi anlayacaksınız. Dikkatli olun."
+ "Kolunuzdaki iğne izinden de korkmayın. Sadece sizin iyiliğiniz için."
- Bence bir an önce gidelim burdan.
+ Bence polise gidelim.
- Olmaz.
+ Ya niye olmaz baksana bize iğne yapmışlar! Ya belki zehirlediler?
- Evet Aylin zehirlediler. Öldükten sonra okuyalım diye de not bıraktılar değil mi?
+ Öldürmek istemediklerini biliyoruz. Ama bu yinede kötü bişey yapmadıkları anlamına gelmez!
- Offf, sen ne düşünürsen düşün ben bu adama güveniyorum.
+ Nasıl güvenirsin yaa?
- Bak Aylin, kiminle uğraştığımızı bilmiyoruz. Kimin dost kimin düşman olduğunu bilmiyoruz. Bir an önce buradan gidip sakin kafayla düşünmemiz lazım.
+ Ya Sevgi ablayla Mehmet abi nasıl da merak etmiştir şimdi bizi..
- Evet... Hadi.
♡♡♡♥♥♥♡♡♡♥♥♥♡♡♡