Koluma yediğim darbeyle ve abimin bana sarfettiği sözlerle güne harika bir başlangıç yaptım(!)
"Kalk artık beyinsiz!Kış uykusuna mı yattın?"
Abim normalde benden sadece para istemek için gelirdi. Kendi parası bittiği zaman bana gelir sataşır zorla veya isteyerek o parayı benden alırdı.
"Bak hala kalkmıyor!", deyip bu sefer de saçımı çekti. Ben de saçımın çekilmesiyle aniden dudaklarımdan dökülen küfre engel olamadım. Abim olacak insan gözlerini büyütmüş bana bakarken beklemediğim bir anda suratıma tokadını indirdi. Az önce şaşkınlıkla büyüyen gözleri öfkeye bırakmıştı. Ban attığı tokadın karşılığın vermek için yorganımı tekmeleyip ayağa kalktım.
"Ne var be sabah sabah! Karga daha b*kunu yememiş! Gerizekalı mısın nesin?! Defol odamdan!"
Ben tabiri caizse cırlarken annemin hızlı adımlarını duyduk. Annem kapının önüne gelip kollarını kavuşturdu ve ikimize sanki hayatında gördüğü en iğrenç şeylermişiz gibi bakmaya başladı. Abime tekrar döndüm.
"Defol.Odamdan.Giyineceğim.", dedim az önceki sesimin aksine ciddi bir sesle.
Abim çıktıktan sonra annemin birşey demesine fırsat vermeden kapıyı suratına kapatıp kapıyı kilitledim.
Gerçekten de harikulade bir başlangıç yapmıştım bu güne(!)
Hızla lacivert darpaça pantolonumu üstüne de "Hey!You!" yazan siyah t-shit'ümü giydim. Aynı hızda yüzümü yıkamam, saçlarımı taramam ve göz kalemi çekmem beş dakikamı almıştı. Sol cebime telefonumu sağ cebime de paralarımı sıkıştırdıktan sonra henüz nereye gideceğime karar vermeden evden çıktım. Bu lanet evden çıkmam yeterdi zaten.
Zaten nereye gittiğim ne annemin ne de öteki insan parçacığının umrunda olmazdı. Kendimi bildim bileli annemle böyleydik. Annem neredeyse hiç kahvaltı hazırlamaz, yemek yapmaz, halimizi hatrımızı sormazdı. Ha bi bize sürekli kötü davrandığını da atlamamak lazım. Neden böyle yaptığını bilmiyordum.
Abimle ise küçükken böyle değildik. Biz küçükken abim, anneme neden bizimle hiç ilgilenmediğini sorardı. Ve karşılığı okkalı bir tokat olurdu. Zaten annem sorularımıza ne zaman doğru düzgün cevap vermişti ki? Abim ve ben büyüdükçe aramıza anlayamadığım bir soğukluk, garip, kalın bir duvar girmişti. Benden dört yaş büyük olmasına rağmen ben kendimi ondan daha büyükmüş gibi hissediyordum. Belki de abim parasını annemden aldığı içindi. Çünkü ben annemden almıyordum.Çalışıyordum. Bana annelik dahi yapmayan bir kadının parasını almak gururumu zedeliyordu.
Saate baktım, henüz sekiz buçuğa bile gelmemişti. Embesil yüzünden de uyuyamamıştım zaten... Durağa geçmek için karşıdan karşıya geçeceğim sırada arkamdan bir darbe yedim.
Arkamdan dediğim yanlış anlaşılmasın sakın.
Sırtımın tam ortasına beni bile çığlık attırabilecek bir darbeden bahsediyorum. Hızla arkamı döndüm ve bana gözlerini kısmış iki tane kız çocuğu gördüm. İkisi de esmerdi ve kömür karası gözleriyle bana sanki çok kötü birşey yapmışım gibi bakıyorlardı. Yaşları sekiz -ddokuz civarlarında gözüküyordu ama bilemezdim tabi, minyon tipli de olabilirlerdi. Küçük kızlardan elinde sopa olanını gördüğümde hızla elinde sıkıca tuttuğu sopasını elinden alıp sağ tarafımdaki çocuk parkına attım.
Aman. Küçük çocukları da sevmem zaten.
Sopasız olan kız kulakları tırmalayıcı bir sesle "Bize paranı ver çabuk! Yoksa seni döveriz!", diye bağırdı.
Ağzım hayretle açılırken kahkaha atmakla tokadı basmak arasında kalmıştım.
"Bana bak çocuk! Asıl ben sizi döverim. Tozunuz kalmaz burda. Şimdi kaybol!", dedim. sopayı tutan kız dudaklarını büzüp arkasına bakınca ben de baktığı yere baktım. Tam kızın baktığı yerde ellerini ceplerine sokmuş en fazla otuz yaşında olan bi adam vardı. Küçük kızların önüne çömelip omuzlarını sıktım. Dikkatlerini tekrar bana verdiklerinde iyice onlara yaklaşıp fısıldadım,
"O mu istiyor yapmanızı?", dedim.
Sopasız kız teleşla "Hayır!" diye bağırırken sopayı tutan kızdan küçük bir "evet" duydum. Mesele anlaşılmıştı. Pekala. O zaman yapılacak tek bir şey vardı. Kızların ortasına geçip ikisinin ellerini sıkıca tutup, "Hadi gelin bakalım. Size birsürü çikolata ve dondurma alacağım.", dedim. Hırçın kızın bile gözleri parlarken ellerini daha sıkı tutup arkama son bir kez kontrol amaçlı baktım. Adamın buraya doğru yürüdüğünü gördüğüm an "Koşun kızlar!", deyip karşıda karşıya geçtik ve gitmek üzere olan dolmuşu güç bela yakaladığımızda kızları hızla içine bindirdim. Kızlar oturdukları yerden bana bakarken dolmuşçu amcaya parayı uzatıp yanlarına oturdum. Dolmuş hareket etmeye başlayınca, dolmuşun camından buraya koşan bir adet öfkeli adama baktım.
Ay. Aman. Çok tırstım(!)
Telefonumu çıkarıp işiteceğim küfürlere kendimi hazırlayarak ezbere bildiğim ikinci numarayı tuşladım.
"Ne var be sabah sabah!", diye telefonu açtı.
"Selam patron. Yardımına ihtiyacım var. Nerdesin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bu Kız Bi' Acayip
Teen FictionOldukça karamsar, kendi kendine büyümiş ve kavgacı bir kız. Tam bir pesimist. Ama bakalım yaşayacakları, bu pesimist kızımızı, normal bir kıza dönüştürebilecek mi?