8.Bölüm:Periler

75 12 4
                                    

Multi:Çağıl'ın elbisesi (aynı elbise)

Adamlar-koca yaşlı şişko dünya

🌌 🌌

              Uyandığımda havadaydım ilk başta inanamasam da kendime gelip etrafa bakmaya başladım uçsuz bucaksız bir karanlığın içinde süzülüyordum daha sonra birden etraf aydınlandı ve milyonlarca küre belirdi o kürelerle peri olduğunu düşündüğüm kanatları olup birbirine benzeyen üç peri.

Birden bire normal bir insan boyutuna döndüler ve yan yan sıralandılar. Ortadaki peri konuşmaya başladı "merhaba Tanrıçam sizi görmek bir onurdur" dedi şok olmuştum bana Tanrıçam dedi inanamıyorum hemen konuşmaya başladım " Siz kimsiniz burası neresi ve bana neden Tanrıçam dedin" dedim birden kendi aralarında tartışmaya başladılar ortadaki peri sağdaki periye bağırmaya başladı  "Annabel hani öğrenmişti"  isminin Annabel olduğunu öğrendiğim konuşmaya başladı "Harriet küre ne gösterdiyse ona göre davrandım hem ben zaman vermedim ki benim suçum değil" dedi daha sonra ortadaki peri yani Harriet konuşmaya başladı " Neyse Adel kolye yanında mı?" diye sordu soldaki peri yani Adel konuşmaya başladı "Evet Harriet yanımda ama önce açıklama yapalım baksana Tanrıça şaşkım şaşkın bakıyor onu daha fazla meraklandırmayalım." dedi ve Harriet konuşmaya başladı "Merhaba SİYAH TANRIÇA bizler senin yardımcı perileriniz benim adım Harriet" dedi Annabel de konuşmaya başladı " Merhaba TANRIÇAM BEN Annabel" dedi daha sonra Adel de konuşmaya hoş bir gülümsemeyle başladı "Merhaba TANRIÇAM ben Adel" dedi bende "İnanamıyorum periler gerçekten de varmış" dedim ve ardından devam ettim "Ben de Çağıl zaten biliyorsunuzdur" dedim ve kafalarıyla onayladılar.

 
   Ben ne olduğunu anlayamadan  bir
melodi mırıldanmaya başladılar adeta şiir gibiydi hem söyleyip hem de etrafımda dönüyorlardı melodik kelimeler de şu deniliyordu ;

Renkler dans ederken
İçinden o seçildi.
Hem asildi, hem de asi
Bütün renklerin içinden o gözüktü
Bir anda o parladı.

Herkes sahip olmak istedi
Savaşıldı, can alındı ve kanlar döküldü
Çünkğ iki renk bir araya gelince
Durdurulamaz olurdu.

Savaş bitti, renkler gitti
Çekildiler bir mağaraya
Yüzyıllar geçti yeniden savaş başladı,
Renkler tekrar canlandı.

Bu renk senfonisinin içinde,
Birden bire bir renk parladı.
Gece kadar karanlık,
Gündüz kadar saf.

Sonunda renkler sahibini buldu
SİYAH TANRIÇA doğdu.

Bu hoş melodi bitince Harriet tekrar birşeyler söylemeye başladı;

Kolye daima parlasın
Rengini şaşırmasın
Zorda kaldığın zaman
Seni bize yollasın.

Dedi ve siyah renk çok hoş bir kolye verdi

Kolye çok hoştu bir anahtara benziyordu ama yine de çok güzeldi ben de teşekkür etmek için konuşmaya başladım "Harriet bu kolye çok güzel nasıl teşekkür etsem az" dedim Adel "Bu kolye zaten senindi sadece kayıptı biz sana bulup verdik" dedi daha sonra Annabel birşey hatırlatmak istercesine öksürdü ve konuşmaya başladı "Acaba biraz hızlı mı olsak arkadaşları merak etmiştir" dedi.

Asra'nın ağzından (zaman farkı yoktur)

      Hepimizi bir telaş sarmıştı Çağıl birden bire kayboluverdi onunla daha barışamadığım için vicdan azabı çeksem de barışamadan ona birşey olursa kahrolurdum tam konulmaya başlayacağım an odanın ortasında bir ışık belirdi ve Çağıl belirdi hemen koşup ona sarıldım.

Çağıl'ıdan devam.

        Asra'nın bana sarılmasıyla ilk başta şok olsam da bende ona sarıldım ben ona hiç küs kalamam ki birden konuşmaya başladım "Aslında seni başından beri affetmiştim ama kabullenememiştim seni affettim sen beni affettin mi?" dedim o da"Ben sana hiç küsmek istememiştim ki eskiye dönelim mi " dedi ve elini havaya kaldırıp yumruk yaptı bende aynı şekilde yapıp yumruklarımız tokuşturup " Dönelim" deyip gülümsedim oda bana gülümsedi sonun da mutlu olmuştum.

🌌 🌌

Merhaba 👋 umarım bölümü beğenmişsinizdir en uzun bölümüm hoşçakalın 👋

Siyah TanrıçaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin