Yolun Sonundaki Çiçek Bahçesi
Adımlarımı çaresizce odanın içerisinde atmaya devam ederken koskoca hastaneyi sadece ayak seslerim dolduruyordu.Bir şeyi bir kere hayal ettiğinizde , bir kere umut sizi sardığında hiç bir şey geri dönüşü olmayan bir yola giriyormuş meğer.Umutsuz bir insanı bir şeyi kaybetmekle korkutamazsınız henüz hiç bir şey kazanmadan kaybetmekten neden korksun ki ? Oysa ki umut bir kez bütün bedenini sarmalamış birini korkutmanıza gerek bile kalmaz umut ettiği şeyi kaybetme korkusuyla kendini o kadar çok yer ki en sonunda bu korku gerçekleşir. Evrenin kanunudur bu bir şeyi ne kadar istersek gerçekleşmez ama eğer istemezsek gerçekleşir.Ömer bana bir kere elini uzattı, bir kere beni o umutla harmanladı ve şimdi o eli geri çekti umudun sarmaşıklarını bedenimden hızlıca çekip aldı.Oysa anlaşamayı bozmasını gerektirecek bir şey yapmamıştım.Benden hastaneye girmemi istemişti bende kabul etmemiştim.Hastaneyi girmeyi geç yakınına bile geldiğimde yakınlarını kaybetmiş insanların acıları sanki benim acımmış gibi kalbimin en derinlerine iniyordu.Onların acısını alıp kendi acım yapıyordum.Çığlık sesleri zaten kafamın içinde sürekli dönerken bunlara yenileride ekleniyordu.Ve bu inanın bana çok fazla can yakıcı.Ama bir kere kurtulmak için bin defa acı çekmeye değer miydi? Yolun sonundaki çiçek bahçesi için bunu göze almalı mıyım? Şimdiye kadar bana tek elini uzatan beni fark eden insandı Ömer.Tek çarem,çaremdi.Hayat her zaman şansı ayağımıza getirmez.Bir kere şans ayağıma geldi ve benim onu kaybetmeye niyetim yok.Yolun sonundaki çiçek bahçesi için dikenlerin arasından geçmek zorundayım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAF
ChickLitYıllardır kimse ile konuşamıyorum , kimse beni görmüyor ama ben onları görüyorum.Kimse beni duymuyor ama ben onları duyuyorum.Kimse beni hissetmiyor ama ben onları hissediyorum...