8. Bölüm

36 4 0
                                    

Uyurken ağlamak tuhaf.  Uykulardan ağlayarak uyanmak , her gece yarısı uykularda sarsılmak.

Sessiz sesler duymak mesela.  Şizofrenik mi desem ? Depsesif veya stresif mi desem.

Yaşadıklarını insanların bilmiyor olması huzur dolu.  Hayatım tam bir boktan ibaret. Herkesten ve her şeyden nefret ediyorum. Özellikle kendimden. Mesela saçlarımdan , salakça bir sebep yüzünden sinirlenip kestirdim ve bu hâlini sevmiyorum. Sonra gözlerim , birçok insanın göz rengi gibi ; kahverengi , sıradan. Oysaki renkli gözlere zaafım var. Aslında , sarılmaya ve patatese kocaman kocaman zaaflarım var. Patatesin her türlüsünü yerim. Kızartma , haşlama , böreği , poğaçası vs. çokça seviyoruuum ~~

Neyse şu an yataktan yeni kalktım ve iç sesimin acıkmış olduğunu konuşmalarından şıp diye anladım. Geçen yine zekiyim.  

Mutfağa doğru yöneldim ve pencereyi araladım. Hayatı sevmiyorum yaşamak ve hissetmek yorucu geliyor.Tüm gün uyumak isterdim mesela , derin uykulara dalmak ve asla uyanmamak. Kimse nasıl olduğumu önemsemiyor. Çünkü her zaman değer veren ben oldum.  Hayatıma hep saçma boktan insanları soktum. Yeri geldi mutlu yeri geldi mutsuz oldum yaşadım gördüm hissettim doydum sevindim üzüldüm. Ama artık hissetmiyorum. Hislerim olsaydı acırdım insanlara.

Bunları düşünürken bir şeyler atıştırmıştım , gözüm zarfa takıldı. " Birgün her şey geçecek İsra " Yani neden ben arkadaşım , o bu şu değilde niye geldin beni buldun anlayamadım ki.  Üzerime bir şeyler geçirdim ve dışarı çıktım. Kapıyı açtığımda bir zarf daha hemen etrafıma bakındım ve kimsecikler yok. Kapıyı kapadım ve içeri girdim. Evet aynı dizilerdeki gibi kapıya yaslandım ve yorgun bakışlarımı yatırdım zarfın içerisindeki kağıda.

" Korkma tamam mı ? Ben kötü bir insan değilim. Sadece sana yardımcı olmak istiyorum lütfen buna izin ver. Seni arkadaşlarının arasına yeniden katmak , bu iğrenç hayattan kurtarmak  için burdayım. Kabul edecek olursan eğer mail adresine gir. "

 

Saçma! Hayatımda görmüş olduğum en saçma şey bu. Kim bu ? Kız mı erkek mi ? Beni nerden tanıyor ?  Bana niçin yardım etmek istiyor ?

Kafamda cevaplayamadığım onlarca soru dolanırken durdum ve "mail adresine gir." Hayır hayır elbette girmeyecektim her ne kadar merakımdan çatlasamda bu saçmalığı görmek istemiyordum. Belkide aptal arkadaşlarımdan birinin aptalca bir planıydı bu ?

Sinirlerim resmen yer değiştirmişti

(altüst olmuştu).

Hızlı adımlarla dışarı çıktım ve kulaklığımı taktım.

Şimdi gidip birine ya da birilerine anlatsam olanları , boşver  derler . Basit ya hani boş vermek.

Ya mutsuzsam ben ya da aynı anda hiç mutsuz değilsem ?

Hissetmiyorsam ne yapmalıyım , hissizleştiysem ? Hislerimi mi kaybettim ? Kendi ellerimle başkalarına mı teslim ettim mutluluklarımı ? Ya hiç mutlu olamazsam ?

Bazen ağlayamıyorsun , sanki gözyaşların kalmamış , tükenmiş gibi hissediyosun. Sana bakan herkese tebessüm ediyosun ama içinde fırtınalar kopuyor bazen. Hayat ve hayata dair her şey saçma ve anlamsız geliyo bazen. Kaçıp kurtulmak istiyorsun bazen. Bazenler çoğalıyor bazen.

Sıkılmıştım ve kulaklıklarımı çıkarıp cebime koydum. Etrafımı seyrederken bir kızın bana doğru yaklaşmakta olduğunu gördüm.

" Selam " dedi o güzel gözleriyle beni süzerken yanıma oturdu çok tatlı yüzü pürüzsüz bal rengi gözleri ve aynı renkte beline kadar uzanan saçlarıyla oldukça çekiciydi.

" Selam. " dedim soğuk sesimle.

Sonra tanıştık işte adı Feyza'ymış. Kendisi gibi adıda taptatlı. Üzgün olduğumu görünce yanıma gelmek istemiş ilk başta tam emin olamamış ama kendini tutamamış. Bana komik bir sürü şey anlattı. Çok cana yakın sıcakkanlı bir kızdı. Beraber kağıt helva yedik en sevdiği şeymiş. Birbirimize telefon numaralarımızı vermiştik ve işi çıktığı için yanımdan ayrılmak zorunda kaldığında özür dileyerek gitti ve şuan yalnızım yine . Onun kadar güzel olmayı ister miydim ? Oysa gördüğümde ne kadar imrenerek bakmıştım ? Erkek arkadaşı yokmuş öyle dedi şaşırmıştım doğrusu. Kafamdakileri bi kenara atıp eve gittim.

" Ooo nihayet teşrif edebildiniz İsra Hanım "   dedi annem.

Onu görünce çok mutlu oldum gelmişti ve sımsıkı sarıldık. Kaç gündür ortalarda yoktu ve bu durumdan nefret ediyor hale gelmiştim artık.

" Hadi geç otur bende masayı hazırlayım yemek yiyelim " dedi.

O anda her şeyi unutmuştum ve ailemle olmanın mutluluğunu yaşıyordum.

" Öyle ki her mutsuzluk içinde neşe barındırır. "

Yanağına kocaman bir öpücük kondurdum ve " Bende yardım edeyim valide sultan " deyip gülümsedim.

Gülümsedim. Uzun zamandır ilk defa.

Ne zaman gülümseyip konuşmaya çalışsam , tüm harfler içime oturur.

+10 da yeni bölüm gelir. Keyifli okumalar. :)

HENÜZ ERKENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin